Bölüm 26: Sevdikçe Büyürsün

183 14 4
                                    

"Yıldızlara bak, biz küçüktük
Demez miydin hep sevdikçe büyürsün"

Abimle konuşmayı o kadar özlemiştim ki onunla konuşurken zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım. Gecenin ilerleyen saatlerinde uykunun  bastırmasına rağmen sabaha karşı anca uyuyabilmiştim. Onu çok özlediğimi biliyordum, ama bu kadar derinden hissetmem için saatlerce konuşmamız gerektiğini hiç düşünmemiştim. 

Uzun uzun sohbet etsek de her şeyi konuşabilmiş değildik tabi ki. Onu neyin toparladığını ya neyin bu hale getirdiği hakkında tahminlerim olsa da asıl nedeni hala net olarak bilmiyordum. Fakat zamanı geldiğinde bana anlatabileceğini kabullenmiştim. 

Son günlerde en sık yaptığım şeyi yaptım ve bu konuyu da zamana bıraktım. Zamana bırakmak bana oldukça iyi geliyordu. Bunu fark ettiğimden beri sık sık uygular olmuştum.

Hayatımın çoğunu sabırsız bir insan olarak yaşadığım için bu duruma alışmak pek de kolay olmaz gibi hissediyor olsam da gerçek bu değildi.

Fevri kararlar almamak, üzerine çokça düşündüğüm şeyi zamana bırakmak çok daha konforluydu. Bu sayede aldığım kararlar yüzünden kendimi suçlayamıyordum, ya da işler istediğim gibi gitmediğinde içimi kemiren hırs dürtüsüyle uğraşmama gerek kalmıyordu. Son aylarda mental olarak hiç yorulmuyordum.

Belki de başından beri yapmam gereken buydu. Fakat bunu keşfetmeme kimse olanak tanımamıştı.

Her şeyi zamana bırakmanın kolaylığını Umut'la keşfediyor olmak güzeldi. Farkında olmadan bana birçok şey katıyordu ve ilişkimizi sağlamlaştırıyordu. En önemlisi anlayışlı hali kendimi güvende ve rahat hissetmeme neden oluyordu. 

Onun sadece beni sevdiği için benimle ilgilenmesi, benim hayatımı kolaylaştırmaya çalışması doğru insanı bulmuşum gibi hissettiriyordu. Kendine dair tek beklentisi sevilmekti. Geleceğe yatırım yaptığını düşündüğü bir ilişki içinde değildi. Yeni deneyimleyebildiğim bu ilişki beni bir bakıma eğitiyordu.

İlişki içinde saygıyı onunla öğrenmiştim. Onu sevsem de onun izinsiz dokunuşlarını kabullenmek zorunda olmadığımı öğretmişti bana. Bazı temasların zorunluluktan olduğunu fark etmiştim. Rıza kavramının ilişki içinde bu kadar önemli olduğunu da onun sayesinde öğrenmiştim.

Kendime yaptığım büyük haksızlığı görmemi sağlamıştı. Kendime kabullendirdiğim şeyler artık gün gibi önümdeydi. Pek çok şeye katlanmak zorunda kaldığımı daha net anlamıştım.

Neyse ki doğru insanla, doğru zamanda ilişki yaşamanın kıymetini çok geç olmadan keşfetmiştim. Tüm bunları Umut'un bana kodlaması, ona karşı olan saygımı ilmek ilmek işlemesi içimdeki sevgiyi günden güne büyütüyordu. 

Zorunluluk olmadan sadece özlediği için bana yazması, en yoğun anında bile ilgisini sakınmaması benim de ona karşı aynı şekilde davranmamı sağlıyordu. Bana her şeyi sanki doğalı buymuş gibi öğretiyordu. Bakışları daima anlayışla parlayıp davranışlarını destekliyordu.

Sanırım en çok da bu yüzden onu sevmekten kaçamamıştım. Bakışları o kadar parlaktı ki çoğu zaman konuşmasına gerek bile kalmıyordu. Yanlış insanın kim olduğunu ayrılana kadar anlayamamıştım. Fakat Umut Tuna ile bakışlarım ilk kesiştiğinde doğru insan olduğunu anlamıştım.

İçten bir adamdı ve korkmadan hareket ediyordu. Ani davetlerde bulunabiliyordu. Çünkü dönüşmesi gereken ikinci bir kişiliği yoktu. Onunla her şeyi plansız programsız içimizden geldiği gibi yaşıyorduk.

En alakasız konuyu bile ona bağlayabilme yeteneğime şaşırsam da  içimi aniden saran özlem duygusuyla Umut'a mesaj attım.

Elisa
Ne yapıyorsun?

SIFIRDAN SANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin