"Kelimeler ağzınızdan çıkıncaya kadar sizin esirinizdir, ağzınızdan çıktıktan sonra, sizler onların esirisiniz." 🍂
Feritten anlatım
Yemek, tatlı ve konuşma faslı nihayet bitmişti, misafirlerde çoktan gitmişlerdi. Masada kına konusu açılınca annem ve Esme hanım çoktan kahvelerini alıp konuşmak için salona geçmişlerdi. Dedem de izin isteyerek kaldığımız konağa geçmişti, babamla Kazım bey de sessiz sedasız kaybolmuşlardı. Saat onbire geliyordu, sıcak ve nemli bir yaz akşamıydı, kimsecikler yoktu ve biz on dakikadır Seyranla sessizce bahçedeki koltuklar da oturuyorduk, Seyran çift kişilik koltukta bende yanında ki tekli koltukta. Elleriyle oynarken, bakışları da onlara eşlik ediyordu, bende sessizce onu izliyordum, elbisesini, saçlarının uzunluğunu incelerken gözlerim boynunda ki kolyeye takıldı. Hediye ettiğim kolye..takması beni mutlu etmişti, bu mutluluk yüzüme de yansımıştı..."Güzel günlerde kullan, çok yakışmış.." dediğimi duyunca gözleri çabucak buldu beni, dediğimi anlayınca elleri kolyeye gitti, yarım ağız gülümsedi, "Teşekkür ederim.." dedi.
Bir kaç saniye sonra yerinde huzursuzca kıpırdandı,
"Ya Ferit, ayıp olmazsa ben bi odama çıkıp üzerimi değiştirip gelsem? Sıcakta bu elbiseyle rahat edemedim.."
dediğine güldüm, "Ne ayıbı, sen geç kurtul üzerindekinden." diyip ellerim ceketin yakalarına gitti, "Bende daha fazla tahammül edemiyorum.."
ayağa kalkarken kıkırdayıp "Hemen geliyorum.." dedi ve merdivenlere yöneldi. Bende tepkisine kıkırdayarak kravatımı hızlıca çıkartıp ceketin yanına attım, kol düğmelerimi de çıkartıp cebime koydum ve gömleğin kollarını sıvadım. Hafif esen serinlikle rahatça yasladım sırtımı koltuğa, ışığın yansımasıyla parlayan yüzüğüme takıldı bakışlarım..gözlerimin önüne tutup izledim, gülümseyerek.Seyran'dan anlatım
Sonunda nişan bitmişti ve galiba babamın başı göğe ermişti..
Herkes birden ortalıktan kaybolmuştu, biz Feritle bahçede başbaşa kaldık. Daha fazla taşıyamadığım elbisemle girdim odaya, nişanlı bir kız olarak! Bakışlarım parmağıma kayınca yüzüğüme bakıp ofladım, fazla oyalanmadan hızlıca hazırlanmaya başladım, ilk olarak elbisemi çıkartıp askıya astım, üzerime beyaz tişört altıma da siyah bol paça eşofman giydim. Son olarak banyoda aynanın karşısına geçip makyajımı sildim, yüzümü yıkadım, saçlarımı da tarayıp ev terliklerimi giyerek çıktım odadan.
Merdivenlerden inerken Ferit elindeki yüzükle ilgileniyordu, gözlerimi kaçırıp yanından geçerek koltuğa bıraktığı ceketin yanına oturdum. Bakışları anında beni buldu, "Noldu, içine pek sinmedi sanki? Yoksa daha ilk günden ağır mı geldi?" diye sordum imayla. Buna karşılık güldü, "Yok, zevkini inceliyorum.." diye cevap verdi. "Sen seçtin ya, seçerken ki duygularını anlamaya çalışıyorum, yüzüğümüze bakarak." dediklerinden pek bişey anlamamıştım, sorar gözlerle bakarken devam etti..
"Herneyse ya..nişanlıyız artık, Seyran hanım hazır kimsecikler yokken biraz dertleşsek mi?." diyip kollarını dizlerinin üzerine koydu, "Bi önceki konuşmamız çok iyi gelmişti de.." bende onun gibi kollarımı dizlerime yerleştirip öne doğru eğildim.Bakalım bu defa konuşmamız nereye varacaktı!
"Olur, konuşalım, sor bakalı ne soracaksan.." dedim işini kolaylaştırmak için. Sözlerimin ardından, gözlerime sabitlediği gözlerini kaçırdı, bu yaptığına şaşırdım..
"Seyran, mutlu musun?" dedi kısa bir sessizliğin ardından.
Kısık gözlerle bakıyordu yüzüme, "Evet." dedim net bir ses tonuyla.
"Neden mutlu olmayayım ki?" diye de ekledim.
"Gerçekten, mutlu olmanı istiyorum."
Hmm, yaptıklarıyla dedikleri neden uyuşmuyordu peki?
"Mutlu olmam umrunda mı ki?" dedim sinirle.
Bakışları tuhaftı, "Elbette Seyran, sonuçta evleneceğiz.."
Sinirli yüz hatlarımda küçük, alaylı bir gülümseme belirdi.
"Tanımadığın bir insanın mutluluğu, huzuru bu kadar umrunda olsaydı tanıştığın günün ertesi nişanlanmayı kabul etmezdin." duyduklarıyla gözleri karardı.
"Seyran o ne demek..bak eğer sen okul konusunu dert ediyorsan..ben dediklerimin arkasındayım. Elimden geleni fazlasıyla yapıcam, hayallerine kavuşacaksın söz veriyorum." sözleri bir taraftan mutlu ederken, diğer taraftan canımı acıtmıştı.
"Anlamıyorsun..anlamıyorsun!" dedim dişlerimi sıkarak. Kendimi geriye doğru atıp koltuğa yasladım sırtımı, gözlerim çoktan dolmuştu..
"Seyran anlatsana o zaman." kısa bir sessizliğin ardından gözlerine baktım.
"Olur, anlatırım. Ama sen önce benim hayallerimin sadece okul okuyup kariyer sahibi olmaktan ibaret olmadığını bi anla!." dedim sinirle. Kaşları çatıldı, daha yeni dank etmişti muhtemelen..
"Ya senin için iki gündür tanıdığın kızla evlenmek ne kadar kolay ya! Hiç umrunda değil di mi, karşında ki insanın duyguları, hayalleri, istekleri senin hiç umrumda değil! Sen sadece bir kurban seçtin ve evliliği kabullendin, bu evlilik senin için bir imzadan ibaret..hepsi bu kadar di mi?"
Gözyaşlarımın taşmasına engel olmak için kafamı yan tarafa çevirip elimin tersiyle sildim. Sert çıkan sesiyle,
"Başta benim için de kolay değildi, Seyran. Ama kabullenmek zorunda kaldım, bu yolu seçmek zorundaydım. Haklısın, yaptığım şey bencillik gibi görünüyor, ama Seyran yemin ederim değil. Karşı gelemeyeceğim bir kararı sadece kendi isteğimmiş gibi yansıttım herkese, başka türlü kabul etmezdim."
duyduklarımla yüzüne çevirdim bakışlarımı, zorlukla yutkundu.
"Seyran.." dedi kısık sesiyle, beklemediğim anda elimi ellerinin arasına aldı, "İzin ver tüm kırgınlıklarımızı paylaşalım, sonrasında eğer istemezsen..ben bu işi kökten çözeceğim." içimden ona güvenmek geçmese de sesimi çıkartmadım, elleri elimde gözlerimiz konuşurken bizi açılan kapı böldü. Elimi hızla çekip ıslak yanaklarımı silip arkama yaslandım, Feritte ayağa kalkıp üzerini düzeltiyormuş gibi yaptı. Çalışma odasından babamla Orhan bey gülerek çıktılar, allah bilir neyin alışverişini yapmışlardı, iğrenerek izledim bu hallerini. Bizi fark edince yanımıza yaklaştılar, bende saygıdan ayağa kalkıp kafamı önüme eğdim. "Ee çifte kumrular ne ediyiniz, anlaşabildiniz mi?" diye sordu babam, ne bu cüret?. "Biz gayet iyiyiz, Kazım bey. Maşallah sizinde yüzünüzde güller açıyor." dedi alayla gülümseyerek Ferit.Orhan bey anında cevapladı, "Düğününüz hakkında konuştuk biraz o yüzden mutluyuz Feritcim, nikahınızı burda kıyarız diye düşündük. Bir kaç gün sonra, Seyran kızımız da İstanbulda ki evine yerleşip, alışınca anlı şanlı düğünümüzü yaparız dedik."
Duyduklarımla nefesim daraldı, vücudum sarsılmaya başlamıştı ve ben kendimi ölümüne sıkıyordum.
"Kazım bey bu fikire sıcak bakıyor, ama tabi dedenin de rızasını almak lazım,uygun görürse kısa sürede hazırlığımızı yapıp kıyarız nikahınızı."
Evlenen biziz, yok canım zahmet edip sormayın bize zaten..
Daha fazla kendimi tutamayacağımı anladığımda, salondan çıkan annemle Gülgün hanım hızır gibi yetiştiler.
"Beyler de buradaymış... Orhan saat geç oldu bizde gitsek mi artık? Esme hanım da epey bi yoruldu." Orhan başıyla onaylayıp, "Evet bize artık müsaade, size de tüm gün zahmet verdik. Tekrar herşey için çok teşekkür ederiz Esme hanım, Kazım bey."
diyip tokalaştılar. Biraz olsun sakinleşmiştim, Ferit endişeyle bana kaçamak bakışlar atıyordu.
Onlar vedalaşırken Ferit dan diye söze atladı, "Kazım bey, eğer sizin için de uygunsa ben yarın Seyranı başbaşa bir akşam yemeğine davet etmek istiyorum." duyduklarımla şaşkınlıkla baktım yüzüne. Dediğine herkes tebessüm etmişti, babam için uygundu büyük ihtimalle ki, "Heee et tabi davet et damat, sen onu nişanlına sor hele gönlü varmı yav.." diye cevapladı. Ne diyecektim sanki ailelerimizin önünde, bilerek onların önünde sormuştu..kabul etmeyeceğimi çok iyi biliyordu çünkü, hafifçe bakışlarımı üzerlerinde gezdirdim ve Ferite bakıp konuştum. "Olur."
Ferit cevabıma gülümseyip, "Tamam o zaman, ben akşam sekiz gibi alırım seni.." başımı sallayarak onayladım.
"İyi geceler.." dileyip çıktılar.
Derin bi nefes verdim kapıyı kapatıp, arkamı döndüğümde babam bana gülümseyerek bakıyordu, adım adım yanıma yaklaştı.
"Aferin benim güzel kızıma, aferin." diyip saçımı sevdi.
"Yarın sana benden izin ha! Çık çarşıdan üstüne güzel entariler al, hangisini beğenirsen haaa, güzelce hazırlan, süslen emi güzel kızım." duyduklarımla midem bulandı.
Göstermelik bir tebessüm yerleştirdim dudaklarıma, "Tamam baba." son kez sırtıma hafifçe vurup odasına gitti. Annem koşup sarıldı,ayrılıp "Allah tamamına erdirsin Seyranım." diyip öptü yanaklarımdan.
Buruk bir gülümsemeyle, "Sizin başınız göğe ersin, yeter bana zaten.." diyip hızlı adımlarla çıktım odama.
Kapıyı kapatıp sırtımı yasladım, biriktirdiğim bütün gözyaşlarımı saldım, saatlerce hüngür hüngür ağladım..
Yatağın üzerine uzanıp saatlerce hıçkırıklarımı bastırarak ağladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Antepli"
Фэнтези#yalicapkini #afrasaracoglu #mertramazandemir #seyfer #Antepli #dizi #tv #hikaye