19.Bölüm

1.5K 101 18
                                    

Selamlar!!!
Uzun zaman sonra bu bölümü bitirip yayınlamak mucize gibi bişey benim için😀
Merak edip mesaj atan herkese çok teşekkür ederim💛
Keyifli okumalar efenim..

Seyran'dan anlatım

Feritle konuşmamızın ardından yalı'dan ayrılıp maaile düğünümüzün olacağı mekana, Çırağan sarayına geldik.
Sarayın en üst katında bizim için odalar ayrılmıştı,
gelin ve damat odası, bir oda koridorun bir ucunda diğeri de karşıda, koridorun sonundaydı.

Ferite hâla sinirliydim, durduk yere bana karşı takındığı bu tavır kalbimi kırmıştı..
Herkesten önce ben çıktım üst kata, Ferit Orhan babayla sessizce odasına gitti, bende tek başıma, yavaşça kapının kulpunu indirdim ve odamın kapısını ittim.
Kapıyı açınca yüzüme parlak bir ışık yansıdı, serin bir rüzgar çarptı yüzüme..

Bir adımla odaya girdim, sol tarafımdaki kocaman yatak göründü, beyaz nevresimle örtülü, üzerine de gelinliğim serilmişti.
Tavanda ve yerde sayısız şefaf ve beyaz renkli balonlar vardı, tam karşımda ise, kocaman altın varaklı bir ayna ve makyaj masası duruyordu,
iki yanında da balkona açılan iki geniş pencere var..boğaz manzarasıyla, gemileriyle ruhumu besleyen..

Adım adım odanın ortasına vardım, her adımda yepyeni ayrıntılar giriyordu bakış açıma.
Mesela, sağ tarafımda bej renkte chester koltuk takımı vardı, ortada ise büyük, yuvarlak bir cam sehpa. Üzerinde tatlı, tuzlu atıştırmalıklar, alkollü, alkolsüz içecekler yerleştirilmişti.
Son olarak gözüme çarpan ve beni heyecanlandıran şey dolabın kapağında asılı duran beyaz, saten kimono oldu, merakla baktım uzaktan, sırt kısmında parlak taşlarla ismim işlenmişti, 'Seyran'.
Yerde de tüylü beyaz topuklu terlikler duruyordu..
Hayranlıkla bakakaldım, uzanıp askıyı elime aldım,tek değildi, yanında saten bir gecelikte vardı.
Ben meraklı bakışlarla elimdekini incelerken odanın kapısı dan diye açıldı, başımı eğip kapının yönüne baktım, Gülgün anne elinde koca kutuyla girdi içeri.
İlk etrafı inceledi, sonrasında bakışları beni buldu,
"Ay çok güzel olmuş odanız!" dedi sevinçle.
Etrafında şaşkınlıktan ağzı açık dönerek odayı gezdi,ardından elleri çantalarla dolu Asuman girdi odaya, yüzü bembeyaz olmuştu, hızla elindekinleri bir kenara bırakıp kendini koltuğa attı.
Gülgün anne coşkuyla bana döndü,
"Seyrancım, süprizimi nasıl buldun?" diye sordu elindeki büyük kutuyu yatağın üzerine bırakırken.
Gülümsedim, geceliği geri yerine asıp yanına gittim.
"Her şey çok güzel Gülgün anne, zahmet etmişsiniz.."
dedim tebessümle.
"A a, duymamış olayım..
Hazırlanırken biraz eğleniriz diye düşündüm, kız kıza."
diyip göz kırptı.
Asuman bizden bağımsız, nefes nefese kalmıştı, uzanıp sehpadan su şişesini açıp içti, endişeyle ama çaktırmadan yanına oturdum.
"İyi misin?"
"İyiyim iyiyim Seyran, biraz yoruldum.." dedi sessizce.
Kapı çaldı, eksik olan parçamız, İfakat hanım girdi bu kez odaya, ardında Ali abiyle.
"Ooo, çok güzel olmuş.." dedi odayı incelerken, sonrasında sessizce tekli koltuğa geçip oturdu.
Gülgün anne o sırada kutudan elbisesini çıkarmakla meşguldü, askıya geçirip siyah, dekolteli, parlak taşlarla süslenmiş elbisesini dolabın kapağına astı yavaşça.
"Seyran, sen asıl süprizimi görmedin!!" diyip elinde az önce bıraktığım gecelikli askıyla yanımıza geldi.
Asuman kocaman gülümsemesiyle bakakaldı,
"Oo, Gülgün anne bu çok iyiymiş.." dedi hayretle.
Gülgün anne güldü,
"Araştırdık tabi canım, benim gelinime de kesin çok yakışır..
Hadi Seyran, giy gel."
Gülümsedim, "Peki..."
Utana sıkıla kalktım yerimden, Gülgün annemin elime tutuşturduğu askıyla banyoya girdim, elbisemi çıkartıp giyindim, ateşli göğüs ve dantel dekoltesi olan bir gecelikti, neyse ki üstündeki beyaz saten kimono tüm detayları kapatıyordu.
Tüylü, topuklu terliklerimi de giyip çıktım banyodan, Asumanla Gülgün anne çoktan etrafta pervane olmaya başlamışlardı, hazırlık için mücevherlerini, ayakkabılarını yerleştiriyorlardı.Odaya girince İfakat hanımın bakışlarını üzerimde hissettim,
"Çok güzel olmuş." dedi, bana sahte gelen gülümsemesiyle.
"Teşekkür ederim.." tebessüm ettim.
Kapı çalınca bakışlarımız kapıya döndü,
annem, ablam, Hattuç halam gelmişlerdi.
"Annem!" diye bağırarak koşup anneme sarıldım.
"Seyranımm, kızımmm.." o da sıkıca sarıldı.
Sırayla ablama, Hattuç halama da sarılıp elini öpünce diğerlerinin yanına geçtik, selamlaşma, sohbet faslı üzerine kuaför ve makyöz geldi. Onlar ekipmanlarını hazırlarken bizde koltuklara yerleşmiş sohbet ediyorduk.
Vaktimiz daralıyordu ama ben hâla kararsızdım, ablam ve Asumanla yaptıracağım saç modelini seçmeye çalışıyorduk ki Feritten bir mesaj geldi.
-Sevgilim
-Nasılsın?
Mesajı görünce içimde kelebekler uçuştu, ama çok sürmedi, yerimden kalkıp sessizce balkona çıktım,
sabahki sözleri aklıma gelince gülümsemem soldu.
Daha ilk kavgada, sinirlendiğinde böylesine ağır sözler kolay çıkmamalı bir insanın ağzından..
Bir insanı kırmak, ona olan güvenini zedelemek, o güveni kazanmaktan bin kat kolay..
Peki telafisi?
Elimden çekeceğin var Ferit efendi.
+Gerçekten merak ediyor musun?
Hele de söylediklerinden sonra.
-Ediyorum tabi..her an. Nolur affet Seyran, binlerce kez özür dilerim..
-🌹
Sinirle güldüm, telefonu kapatıp manzaraya karşı derin bir nefes aldım.
Ne sanıyordu?
Durduk yere herkesin huzurunu kaçırmıştı, hemde düğün günümüzde..
Yetmedi başını alıp gitmeye kalktı, ha sonra da beyefendi abisiyle dertleşip hiçbişey olmamış gibi geri geldi, neymiş, şimdi neymiş, özür diliyormuş..
Ben kollarımı göğsümde bağlamış öfkeyle manzaraya dalmışken ablamın sesiyle kendime geldim.
"Seyran, koş içerde senin için bişey var.." dedi tebessümle.
Merakla girdim odaya, herkes sessizdi.
Kapıda Ali abi elinde kırmızı güllerle dolu bir buketle dikiliyordu.
Yalan yok, görüldü atınca ben Feritin gelmesini bekliyordum.
"Seyran hanım, bunlar Ferit beyden size." dedi tebessümle Ali abi.
Utançtan kızarmıştım, yavaş adımlarla yaklaşıp elinden çiçekleri aldım, yavaşça çiçeklerin arasında duran zarfı aldım.
Mutlulukla parlayan gözler bana çevrildi saniyeler içinde, zorlukla yutkundum, Ali abi kapıyı kapatıp gitti.
"Ay çok güzeller.." dedi Gülgün anne neşeli sesiyle, hayranlıkla kollarımda duran çiçek buketini izleyerek.
Koca buketi tek koluma alıp merakla zarfı açıp notu okudum.
"Sen aşk ile kutsanan güzel kadın, ne güzel şey varlığın..
Ne kadar dilesem az, biliyorum ama, bir kez daha özür dilerim.
Nolur kabul et sevgilim, özürümü, aşkımı,çiçeklerimi ..
Kanımı akıt istersen ama nolur beni senden mahrum bırakma..
Aşığınım' Antep fıstığım."

"Antepli"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin