10.Bölüm

1.5K 65 4
                                    

Ben aşk nedir bilmem.
Eski kafalıyım.
Bir seni bilirim.
Bir de adın geçince sıkışan kalbimi.
-Atilla İlhan 💐

Seyran'dan anlatım

Feritle göz göze dans ediyorduk, şarkının sözlerine gülümseyen Ferit sessizliği bozdu..
"O gün ki gördüm seni, yaktın ah yaktın beni.." diye fısıldadı alınlarımızı birleştirirken. Dediğine sırıttım, "Çok mu?" diye sordum bende onun gibi fısıldayarak.
Ferit çoktan gözlerini kapatmış anın tadını çıkartıyordu,
"Hemde nasıl.." dedi mayhoş sesiyle. Bir kaç saniye sonra gözlerini aralayıp uzaklaştı, bakışları gözlerimde, "Bana her baktığında..her gözlerinde kayboluşumda yine ve yine yakıyorsun..ama acıdan çok derman oldun." diye fısıldadı.
Omzuna sarılan parmaklarımla ensesini okşadım,
"İçime umut gibi doğdun, dayanağım..yoldaşım, sırdaşımsın Ferit.." dedim aşkla bakan gözlerini seyrederken. Yavaşça eğilip yanaklarımızı birbirine yasladı, onu bu kadar yakından hissetmek garip bir şekilde huzur veriyordu. Usulca bir buse kondurdum yanağına, tuttuğu nefesi verince bedeni ferahladı, dans müziği kesilince usulca uzaklaştık birbirimizden, alkış tufanı kopmuştu ama biz birbirimizden biraz geç farkettik..
Sahneden Feritle el ele ailelerimizin oturduğu masaya geçtik, bize ayrılan yan yana iki sandalyeye yerleştik, oturalı iki dakika oldu, Ferit rahat duramayıp kulağıma eğildi, "Bindallı da yakışmış.." dedi yarım ağız sırıtarak. Dediğine kıkırdadım, "Hay allahım ya.." dedim sahte sinirle, biz birbirimizle uğraşırken orkestra oyun havaları çalmaya başlamıştı, sahne çok geçmeden dolup taştı.
Kınayı yakalı bir saat olmuştu ve pist hiç boşalmamıştı,
yemek, çerez servisi de çoktan yapıldı, en son annem de dayanamayıp kalktı oynamak için, ablam zaten neredeyse hiç oturmamıştı. İkisi bir yanıma gelip zorla kaldırdılar, bindallıyla hareket etmek zor olsa da kıramadım..
"Hadi Seyran ya kınanda oturmaya mı geldin?!" diye sitem etti ablam beni çekiştirirken. Gülümseyerek ayak uydurdum onlara ve kalabalığın arasına karıştım. Feritte gülümseyerek beni izliyordu masadan, beş, on dakika sonra Ferit ve Abidin abi de katıldı. Ablamla karşılıklı oynarken kendimi birden Ferittin kolları arasında buldum,
ablamın fotoğrafçıyı çağırması üzerine iki kardeş, iki bacanak kına gecemizde çok güzel anılar biriktirdik.

Saat gece on ikiye geliyordu, kına sonunda bitmiş misafirler de gitmişti, gece boyunca oynamaktan ayakkabılar ayağımı acıtmıştı, yorgundum ama çok tatlı bir yorgunluktu.. Erkekler çoktan köşede bir masaya toplanmış sohbet eşliğinde içki yudumluyorlardı, annemle, Gülgün hanımda İstanbuldan gelen misafirleri uğurluyordu. Dakikalardır ölü balık gibi yayıldığım sandalyeden kalktım, ablam ve Asumanla aynı masadaydık ama onlar kafalarını uzun süredir
telefondan kaldırmıyordu. Oflayıp ayağa kalktım,
"Ben odaya geçip üzerimi değiştiricem, haberiniz olsun." dedim ve elime masadan telefonumu aldım. Ablamın önüne dikilip omzunu dürttüm, "Abla odanın anahtarını verir misin?", yüzüme yorgun gözleriyle baktı, "Tabi ablacım." diyip çantasından çıkardığı anahtarı bana uzattı. Hızla odaya ilerleyip kapıyı açtım ve içeri girdim, bindallıyı çıkarıp zümrüt yeşili elbisemi giydim tekrar, bütün gece canımı acıtan topuklu ayakkabıların yerine de beyaz babetlerimi giyip çıktım odadan. Masaların olduğu alana ilerlerken annemle Gülgün hanımın da beylerin masasına geçtiğini gördüm, herkes bir masada toplanmıştı. Ferit uzaktan beni farkedince yerinden kalktı ve hızlı adımlarla yanıma geldi, uzanıp elimi tuttu, "Çok yorgun görünüyorsun.." dedi sessizce yüzümü inceleyerek. Gözlerimi ovdum, "Fazlasıyla yorgunum, ayakta duracak gücüm kalmadı."dedim mızmızlanarak ve gözlerimi yumup koluna sarıldım. Güldü, "Ah benim güzelim.." diye fısıldadı, saçlarımı sevip öpücükler kondurdu. Duyduğum şeyle yüzümde güller açtı, başımı kaldırıp yüzüne baktım, "Güzelin miyim gerçekten?" dedim çocuksu ifademle. Yüz ifademi farkedince kıkırdadı, yüzümü ellerinin arasına alıp devam etti, "Güzelimsin tabi, birtanemsin sen benim Seyran.." diyip yanağımı öptü.
Biz herkesten uzakta, el ele, göz göze cilveleşirken ablamla Abidin abi kolkola belirdi Feritin arkasında. Ablam fırsatını bulmuşken kaçırır mı hiç?!
"Oh oh çifte kumrular, Âllah muhabbetinizi arttırsın!" diye seslendi bize doğru yaklaşırken. İstifimizi bozmadan Feritle bakışlarımızı onlara çevirdik, ikisi de tebessümle bizi izliyorlardı. "Hayırdır, ablacım." dedim bıkkınlıkla. Abidin abi nefes verip cevapladı "Saat geç oldu baldız, evli evine, köylü köyüne artık." dedi tebessümle. Feritte gülümseyerek karşılık verdi, "Ayağına sağlık abim, herşey için sağol." diyip sarıldılar. "Ne demek, Âllah ayırmasın.." dedi bana bakarak. "Âmin eniştelerin gülü!" diyip enişteme sarıldım, sonrada ablama.
"Yarın haberleşiriz.." dedi ablam kolumu sıvazlayıp.
Tam ben konuşacakken Ferit söze daldı, "Nişanlım ve ben yarın çok meşgulüz baldız hanım, yok öyle haberleşme falan." dedi telaşla. Ablam şaşkın ifadesiyle Ferite bakıyordu, ellerimi sıkıca tutup, "Nikah günü almaya gidicez yarın, öncesinde de halletmemiz gereken evraklar var.." diye tamamladı Ferit sözünü.
İşte şimdi gerçek heyecan sardı tüm bedenimi!
Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı,ama tabi, görüntü var ses yok!
"Ayy hadi hayırlısı!!" diye bağırdı ablam ve sevinçle sarıldı.
"Amam aman size kolay gelsin, biz oralarda çok çektik.."
diye isyan etti sessizce Abidin abi ve gömleğinin yakasını silkti. Ferit olayı bilmiyordu tabi, meraklı bakışları yüzümüzde dolaşırken merakını gidermek için konuştum, "Ablamlar nikah tarihi almaya gittiklerinde sağolsun Abidin abi sabırsızlığıyla belediyenin altını üstüne getirmiş, yetmezmiş gibi nüfus işlerinde sorun çıkmıştı son an..." dedim ve kahkahayı patlattım, o günki yüz ifadesi gözlerimde canlandı.
Ablam dediğime güldü ve Abidin abinin koluna girdi, "Yaa, kocam diye demiyorum kendisi 46 raporludur!!" diyip kahkahayla saçını savurdu. Abidin abi de güldü, "Ya Sunaa.." diye sitem etti. Ablam devam etti, "Ya Abidinnn, hahahah Ferit bak, biz yaklaşık iki ay önce nikah tarihi almaya belediyeye gittik, tüm evraklarımız tamamlayıp. Ama benim talihime nüfusta Abidin 40 yaşında, 46 raporlu bir bey olarak görünüyordu!" bu tatlı anı hepimizi güldürmüştü. "E haliyle de bu adam evliliğe uygun değildir raporu verdiler elimize." Abidin abi gülümseyerek ekledi, "Yav işte ad,soyad hatta kimlik numarası bile aynıydı ya, neyse ki iki güne halledip gün vermişlerdi. İstanbul doğumlu olduğum için buradaki belediye de evraklar eksik dediler, e geriye de gülerek hatırlanacak komik ama bir o kadar da korkunç bir anı kaldı fena mı?" dedi ablama bakarak.

"Antepli"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin