Beklenmedik 🐉

49 7 3
                                    

*
Hyunjin ve jeongin tavernada oturmuş bira içiyorlardı. Chan çoktan teslimattan dönmüş, teslimatta başına gelen olayları anlatıyordu.

"Sözünü kesiyorum chan ama...minhonun gemisi neden hala dönmedi?" Dedi hyunjin merakla

"Bilmiyorum. Ben geldiğimde onlar çoktan dönmüştür diye düşünüyordum."

"Başlarına bir şey mi geldi acaba?" Dedi jeongin.

"Saçmalamayın. Minho denizlerin üstadıdır. Onlara bir şey olmaz."

"Belki biraz yalnız kalmak için yolu uzatmışlardır,hm?" Hyunjin kıkırdadı

Masadaki herkes hyunjinin sözlerine kıkırdamıştı.

"Ah anlatılacak o kadar şey var ki, gelmeleri için sabırsızlanıyorum. Jisunga kalabileceği bir ev bile buldum. Biraz eski ama tadilat ile harika olacaktır."

"Ne de iyi bir arkadaşsın. Jisung bunu duyunca çok sevincektir." Chan birasından bir yudum aldı.

*

İlk antrenman üzerinden birkaç gün geçmişti. Jisung sıkıca çalışıyor, kendini geliştiriyordu.

Artık sopayla değil, normal kılıçla alıştırma yapmaya başladılar.

Minho elindeki haritaya baktı ve sonra cebindeki pusulayı çıkarttı, belki 24 saat sonra hedeflerine ulaşmış olacaklardı.

Jisung Yavaş adımlarla dümenin bulunduğu yere gitti.

Minho gergin görünüyordu. Eliyle dümeni sıkıca tutuyor, ufuk çizgisine bakıyordu.

"Minho?"

Minho irkildi.

"Jisung korkuttun beni."

"Pardon, İyi görünmüyorsun. Betin benzin atmış."

"İyiyim jis.  Endişelenme. Olabilecek ihtimalleri düşünüyorum sadece."

"Çok fazla düşünme, bu senlik değil minho." Jisung minhonun koluna vurdu.

Minho kendini gülümsemeye zorladı.

"Biliyorum. Ama bu sefer sadece kendimi değil, sizi de tehlikeye sokuyorum."

"Minho biz Denizlerde yolculuk ettiğimiz her dakika zaten tehlike altındayız ve bunu bilerek buradayız"

Minho başını salladı.

"Yinede, bilmiyorum. Belki de sana zarar gelmesinden korkuyorum. Kafam çok karışık."

"Benim için endişelenme. Ben iyi olacağım. O taşı alıp eve geri döneceğiz."

Jisung biraz tereddüt etsede oğlanın yanağını öptü. Aylardır traşsız olmasına rağmen cildi neredeyse bir bebeğinki kadar pürüzsüzdü.

"Şimdi rahatla ve eski minho olmaya devam et."

Jisungun öpücüğü bir büyü gibi minhonun üzerindeki korkuyu alıp denizlerin dibine gömmüştü.

Minho bu sefer içtenlikle gülümsedi ve oğlanın kolunu tuttu. Dudaklarına yaklaşarak küçük bir buse kondurdu.

"Peki."

Birden dümenin üzerine bir taş düştü. İkisi de neye uğradıklarını şaşırdılar. Açık denizde bir anda başlarına taş nasıl düşebilirdi?

"Bu da neyin nesi?"

Minho yukarıya baktı. Açık gök yüzü ve birkaç martı dışında hiç bir şey yoktu.

"Kuşlar düşürmüş olmalı."

Minho eğildi ve taşı aldı.

Sıradan bir taşa benziyordu. Pek bir özelliği yoktu. Yosun tutmuş beyaz bir taştı.

Minho şaşırmış duruyordu

Jisung taşı elinden aldı

"Bu da farklı özel bir taş falan değil di mi?"

"Sanmıyorum, sıradan bir taşa benziyor."

Minho taşı eline aldı ve denize fırlatmak için yukarı kaldırdı

"Hayır dur! Taşı saklamak istiyorum. bilirsin, anı olarak..."

Minho çok üzerinde durmadı. Taşı jisungun eline koydu.

"Peki. Nasıl istersen"

Jisung taşı cebine koydu.

İkisi de ufuğu izlemeye başladılar, ama bu sefer serçe parmakları birbirlerine kenetlenmiş halde duruyordu.

Akşam olunca gemidekilerin eski neşesi yoktu. Herkesin üzerinde saatler sonra yaklaşacakları hedefin gerginliği vardı. Tehlikenin bulunduğu bölgeye girmişlerdi.

Minho bu zaman içinde en çok bu saatlerde alkole ihtiyacı olduğuna karar vererek odasına girdi. Viski şişesini açarak bardağı doldurdu.

Aniden altında hissettiği sallantıyla afalladı. Viski şişesi devrildi ve yere dökülmeye başladı. Minho hızla dışarı koştu.

Dışarıda yağmur yağıyor ve şimşek çakıyordu. Geminin önünde herkesin kılıçlarını birine doğrulttuğunu gördü. Belinde asılı olan kılıca elini atarken dona kaldı.

Görmeyi beklediği son kişiyi gördü.

"Kardeşim?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 08, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

livre mystère/ minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin