-XXX- Çocuklar Ve Onların Cehennemleri

1.3K 180 83
                                    

"Lucia, bu da neyin nesiydi?" Esme, sorumu görmezden gelerek bana doğru ilerledi. Derin bir nefes aldım.

"Bu cevaplayamayacağım bir soru, Esme. En azından şimdilik." dedim ve ben de gülümseyerek ona doğru ilerdim. "Çocuklar daha fazla ürkmeden işimizi halledip buradan çıksak iyi olacak."

Gözleri kısık bir şekilde beni süzen Esme, fikrimi mantıklı bulmuş olacak ki kafasını salladı. Fakat yine de içine sinmeyen şeyler olduğunun farkındaydım.

"Ben, çok korkuyorum." Theo'nun fısıltılı sesi yeterince kısık değildi, bu yüzden Dante'ye söylediğini hepimiz duymuştuk.

Bakışlarımı ona çevirdiğimde duyduğumuz anladı ve Dante'nin bacağına sırnaştı. Yavaşça, onu ürkütmeden yaklaştım fakat Dante'nin bacağını tutan elinin titrediğini gördüm. Duraksayarak etrafıma baktım. Neden zihnim ruh sınırında olduğu gibi durmak zorundaydı? Burası elbette çocukları korkuturdu!

Regina, duyuyorsan gücünden biraz bahşet.

İki elimi havaya kaldırıp, avcumu açtım ve gözlerimi kapattım. "Mutatio." En azından onlar için bir şeyler yapabilmeliydim.

Gözlerimi yavaşça açarken etraf değişiyordu. Hava aydınlanıyor, gökyüzü tatlı bir pembeliğe boyanıyordu. Bastığımız yer bir sisten çok, su birikintisine dönüştü ve su, masmavi bir şekilde parlamaya başladı. Uçsuz bucaksız bir suyun ortasındaydık şimdi, ve Güneş batmak üzereydi.

"Vay canına." dedi Monica.

Ona gülerek baktım ve derin bir nefes aldım. Teşekkürler, Regina.

"Bunu nasıl yaptığını da mı sormayacağız?" dedi Esme yanıma yaklaşıp, kısık bir sesle. Kafamı iki yana sallayarak, bulunduğumuz huzurlu bu yere baktım. Kuşlar cıvıldıyordu fakat hiç kuş yoktu. Su akıntısını duyuyorduk ama akan bir su da yoktu. Gözlerimi kapatıp, etrafımda döndüm.

Burnumdan bir sıcaklık geldiğini fark ettiğimde yavaşça durdum ve kimsenin fark etmeyeceğini düşünerek koluma sildim. Kanıyor?

Derin bir nefes alıp kafamı kaldırdım, o sırada bana bakan Nikov ile göz göze geldik. Kaşlarını çatmıştı. Gülümseyerek göz kırptım. Esme'ye döndüğümde onun da çocuklara gülümseyerek baktığını gördüm.

Monica ve Theo, etrafta koşuşturup birbirlerine su atıyorlardı. Gülüşme sesleri kulakları doldururken dayanamayıp ben de kıkırdadım.

"Burada çok fazla duramayız, bir an önce anıya bakıp çıkalım." konuşan Dante, yanımıza yaklaşırken onun da çocuklara baktığını gördüm ve o sırada gözlerim, elini tuttuğu Nikov'a kaydı.

O da arkadaşlarını izliyor ve buruk bir şekilde gülümsüyordu. Büyük bir adam gibi yanımızda durması beni üzdüğü için ona doğru adımlayıp, önünde eğildim. "Sen onlara katılmayacak mısın?"

Beni yeni fark etmiş gibi birkaç saniye öylece yüzüme baktı ve gülümsemesi silindi, sonrasında arkadaşlarına bakıp kafasını iki yana salladı.

Belli ki bana hala güvenmiyordu ya da burayı sevmemişti ama ben, onun arkadaşlarıyla eğlenmesini istiyordum. Derin bir nefes alıp nazikçe elimi uzattım. Bakışlarını elime çevirip, yüzüme baktı. Onay istediğimi göstererek kafamı eğdim. Kafasını kaldırıp, Dante'ye baktı. Sonrasında Dante'den onay almış olacak ki elime yavaşça uzandı ve küçük parmaklarının sıcaklığını avcumda hissettim. Gözlerimi yumdum.

Bu küçük çocuklara gerçek cenneti göstermek istiyordum, en azından birkaç dakikalığına. "Gözlerinizi yumun, hepiniz." dedim yumuşak bir sesle ve devam ettim, "Videam ergo somnia tua vera sunt." cümlem bittikten sonra kulaklarımı rüzgar sesi kapladı. Birkaç saniye sonra geçen bu uğultu, yerini gülüşme seslerine bırakmıştı. Gözlerim yavaşça aralanırken etrafıma bakındım ve tam o an, gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

 Büyücü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin