-II- Mara

2.9K 306 82
                                    

Verus Krallığı, Seth Kalesi yakınları XVI yy.

Hızlı adımlarım sayesinde kaleye çabucak varmıştım. Sis tabakası, burda az da olsa opaklığını kaybetmeye başlamıştı ancak hava soğukluğunu hala koruyordu.

Kale tam anlamıyla simsiyahtı ve bazı yerleri yıkılmıştı. Akademiden hatırladığım kadarıyla, savaş sonrası bir düke hediye edilen toprağa dahil bir kaleydi ve o kadar şaşalı olmamasının sebebi buydu.

Ama kale, kaleydi sonuçta. Bu yüzden içimden geçen, şeytanı yendikten sonra burada yaşama, fikrini bir türlü atamıyordum.

Kafamı iki yana sallarken bir yandan da, artık kötü işler yok, diye içimden geçirmeri eksik etmedim ve yürümeye devam ettim.

Etrafı incelerken, kaleye uzanan merdivenler gözüme takıldı. O kadar pisti ki, ölü olduğunu gördüğüm iki farenin sebebini buna bağlayabilirdim. Yüzümü buruşturup, kalenin etrafına göz attım. İki, üç adet ağaç vardı ancak çoğu dalları parçalanmış, yaprakları dökülmüş olduğu için ortama ferahlıktan çok kasvet katıyorlardı.

Zil sesi duyduğumda korkuyla kafamı kaleye doğru çevirip, kemerimdeki kılıcı çıkardım.

Titrek nefesler alırken sesin; demir, sağ tarafından sarkan dikenli sarmaşıklı kapıya takılmış olan zilin; esen rüzgarlarla sallandığından dolayı çıktığını anladım.

Kılıcı yavaşça kınına sokarak, altı basamaklı merdiveni çıkıp, kapıya geldim.

Kapının üstüne işlenmiş eski döneme ait bir kaç sembol vardı. Bu semboller öylesine işlenmezdi. Anlam çıkarılsın, ders alınsın diye çizilirdi ve büyülüydüler. Bu yüzden gözlerimi tek tek anlayabildiklerim üzerince gezdirdim.

Küçük, tek kanatlı ejderha sembolü ki anlamı ihaneti ifade ederdi, ters asılan adam - anlamı suçsuz infaz-, oduna bağlanan acı içerisinde yüze sahip bir kadın ve bu da büyücülerin buraya girmesinin mühür ile yasak olduğunu işaret ederdi.

Yani burası kullanıldığında büyücüler girilmesini diye mühürlenmişti.

O zaman şeytan nasıl girmişti?

Kaşlarımı çatarak elimi çenemin altına koydum. Eğer dışarıdan girmesi yasak bir varlık içerdeyse; bu da demek oluyor ki şeytana içeriden kapı açan, çağıran biri vardı. Bu ihanet sembolünü açıklıyordu; ama ya suçsuz kişiyi infaz etmek?

Şeytanı çağırdı diye öldürülen kişi yanlış kişi miydi?

Korkuyla birkaç adım geri attım.

Eğer yanlış kişi öldürülmüşse ve hala mühür devam ediyorsa şeytan içeride sıkışıp kalmış olmalıydı ve kendini burda tutan şey, onu çağıran kişiyse - ki o hala burda- bu da demek oluyordu ki-

"Onu çağıran, yani gerçek ihanet eden kişi hala yaşıyor ve şu an içeride lanetli bir hapiste!" aynı zamanda şeytan da içeriden çıkamıyor olmalıydı.

Derin bir nefes aldıktan sonra geri dönünce Simon'u acılı bir şekilde öldürmeyi aklıma not ettim.

Kapıda ki sembollere bakma isteğim devam etse de korkum daha ağır basıyordu. Çünkü semboller sadece geçmişi değil aynı zamanda geleceği de ifade ederdi ve kesin bu lanet yerde benim kaderim hakkında da bir sembol vardı.

İkili kapıyı ittirerek, içeri adım atacağım sırada yaşadığım elektrik dalgalanması ile geri savrularak düştüm.

"Lucia, sen salaksın. Büyücülere mühürlü!" Bu tarz büyülü yerlere ancak kale sahibinin onayı olarak bir büyücü girebilirdi.

 Büyücü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin