-VII- Gerçekler Ve Onların Yalanları

2.6K 297 78
                                    

Düşüncelerimiz, bize bazen çok önemli seçenekler yaratabilmemiz için imkanlar sunar ve onların peşinden gitmemiz için baskı uygular. Peşinden gittiğinizde, kazanacağınıza emin olduğunuz bir oyundur bu.

Ancak bazen o düşünceler, size tüm seçenekleri sildirtir; silmek zorundaymış gibi hissettirir. Belki de en kötüsü budur. Çünkü düşmanınız, zihninizdir. Onu yok edemez yahut öldüremezsiniz. Eti kemiğe bürülü olmayan bu kötülük, size; siz fark etmeden karışır ve içten içe çürütür. Bir kere başladı mı, kurtulmanız imkansızdır. Sadece çürümeyi geciktirebilirsiniz. Boğuluyormuş gibi hissettiğiniz her an, aldığınız her nefeste daha fazla sizle bütünleşir. Kurtulacağınızı düşündüğüniz her saniye fark edersiniz ki, bunu düşündüren şey zaten daha debin çok kötü hissetmiş olmanızdır.

Yorulduğunuzu düşündüğünüz, hatta bu kadar güçlü olmaktan nefret ettiğiniz her dakika hissettiğiniz ıstırap artar. Zihniniz, sizin ecelinizi getirir.

Bu düşmanı nasıl mı yenebiliriz?

Bilmiyorum, bilseydim bunları düşünmezdim sanırım.

Ancak bildiğim tek şey, düşmanıma karşı gardımı düşürmemem gerektiğiydi. Zihnimdeki yabancı ve ben, güzel bir satranç oynuyorduk. Belki de oyunu bitirmemek benim zaferimdir.

Son zamanda yaşadığım herşey bana bunu düşündürüyordu. Belki de savaşın devam etmesi galibiyetimdir.

Pes etmemek, ve yenmemek.

*
Raskal'ın İksir Dükkanı, XXI yy.

Gözlerimi yavaşça araladım. Yeni uyandığım için görüşümde yaşadığım bulanıklık istemsizce beni multu etmişti.

Ölmemiştim, başarmıştım.

Gözlerimi kapatıp, bir iki saniye nefes aldım. Ardından gözlerimi tekrar açarak etrafıma bakındım. Burası iksir dükkanının üst katındaki Raskal'ın odasıydı. Yavaşça doğrulmaya çalıştım canımın acıyacağından korkarak, dirseklerimden destek aldım ama nedense hiçbir şey hissetmemiştim. Hatta, daha iyi hissettiğim bile söylenebilirdi.

"Raskal?" sesimin çatlak çıkmasından dolayı yüzümü buruşturdum ama en azından o dalgalı gelen sesten kat ve kat daha iyiydi. Bir yanıt gelmeyince, yatakta tamamiyle oturur pozisyona gelerek, yatağın dışına doğru bacaklarımı sarkıttım.

Odaya göz gezdirdim. Yatak pencere kenarındaydı ve sol tarafında duvar vardı. Sağ taraftaki duvarın köşesinde bir çalışma masası, onun yanındaysa kitaplık vardı. Eski olduklarını uzaktan bile fark ettiren kitaplar, bir zamanlar benim derslerimdi. Kitapları hatırlamak beni gülümsetirken, yukarıdaki merdivene doğru baktım. Acaba yukarıda iksir mi hazırlıyordu, yoksa aşağıda dükkanda mıydı?

Tembellik etmemek adına ayağa kalktım ve gerindim.

"Kalkma."

Duyduğum sesle olduğum yerde dondum ve etrafıma bakındım. Ben arımızı tamamiyle unutmuştum. Görünürde olmadığını algılayınca sesin zihnimden yankılandığını anladım.

Geri oturdum ancak onla nasıl iletişim bilmiyordum.

"Beni duyuyor musun?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Evet." gelen sesle beraber kafamı salladım. Sanırım normal bir şekilde konuşmam gerekecekti ancak bu sefer insanlar beni deli olarak görecekti. Özellikle Raskal'ın, bundan haberi olmasını istemiyordum.

"Neden oturmamı istedin?" diye sordum kısık bir sesle.

"Raskal'ın öğrenmesini istemiyorsan, iyi gözükmemelisin."

 Büyücü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin