-XVII- Şeytanlar Ve Savaş Sesleri

1.4K 472 102
                                    

"Bu koridor kirli kalmış." derin bir nefes alarak gözlerimi yumdum.

İki haftadır, tam olarak iki haftadır kalenin ilk katını temizlemeye çalışıyorduk. Daha doğrusu ben çalışıyordum ve Esme sadece sızlanıyordu.

"Düzgünce temizlemezsen, işimiz erken bitmez ve sana büyü gücün hakkında yardımcı olamam."

Kaşlarımı çatarak gözlerimi açtım ve tutuğum el süpürgesini yere bırakarak Esme'ye doğru döndüm.

"Hah, burayı temizlemek senin bir gününü bile almaz! Büyü yapabilirsin sonuçta, değil mi?"

Kollarını kovuşturarak o her zamanki bilmiş tavırlarına döndü. "Elbette yapabilirim ama yapmak istemiyorum." dedi ve bana yaklaşıp kafamın etrafında bir tur döndükten sonra sol omzuma oturdu. "Sen neden yapmıyorsun peki?"

Derin bir nefes alarak ağzımın içini şişirdim ve sol omzumda oturan Esme'ye var gücümle üfledim. Esme, sinek vızıltısı tonunda çığlık atarak yuvarlandı ve omzumdan düştü. O havada dengesini korumaya çalışırken yardım etmek için elimi uzatmadım, aksine komik geldiği için gülmeye başlamıştım.

Büyü yapamadığımı bildiği için beni sürekli bu noktadan vuruyor ya da kinaye yapıyordu. Çoktan haketmişti.

"PİSLİK CADI! KANATLARIM ACIDI! AYRICA GİT DİŞLERİNİ FIRÇALA!" ben gülmeye devam ederken söylediği şeylere kulak asmadım. Düşüş şekli çok komikti ve aklıma geldikçe kahkaha atıyordum.

"Saygısız! Gülüyor bir de!" karınımı tutarak gülmeye devam ettiğimde, o sonunda dengede durabilmişti. Ardından sağ elini havaya kaldırdı. Eli parıldadığında bana büyü yapacağını anlayarak teslim olmuşçasına ben de iki elimi havaya kaldırdım.

"Tamam tamam, gülmüyorum." gülümsememi kesmeye çalıştım, "Gerçekten bak, gülmüyorum."

Parmaklarını şıklattığında gözlerimi kapadım. Ancak bir şey hissedememiştim.

"Çok geç."

Sesiyle beraber tek gözümü açıp ona baktım. Gülümsüyordu. Ancak hissedebildiğim herhangi bir sorun yoktu. İki gözümü de açtığımda kafamı eğer kendime baktım.

Ellerim, bacaklarım ve en önemlisi kıyafetlerim yerindeydi.

Bir şey yapmamış mıydı?

"Arkana bak." kafamı kaldırıp ona yalvarırcasına baktım ve aklıma gelen şeyin gerçek olmaması için dua etmeye başladım. Derin bir nefes alarak gözlerimi yumdum ve arkamda kalan temizlediğim koridora baktım.

Daha doğrusu, tekrardan daha fazla kirlenmiş olan koridora.

"ESME SENİ ÖLDÜRECEĞİM!"

*

"Ben yıkanacağım, Esme. Bir şey lazım olursa söyle lütfen."

Mırıldanarak şarkı söylemeye devam eden Esme, yüzüme bakmadan kafasını sallayarak onaylayınca gülümseyip, iksir odasından ayrıldım. Kaleye geleli neredeyse iki ay olmuştu ve biz alt katı çoktan temizlemiştik. Eşyalar hala eski ve çoğu kırık olsa da, burası çok daha yaşanılabilir ferah bir yerdi. Ölü farelerden arınmış, kanlı kumaşlardan kurtulmuş ve de ceset gibi kokan bu kaleyi ⁽¹⁾Raakbu'ya çevirmiştik! Üstelik, bir zamanlar burada soylu insanların yaşamış olmasının çok fazla avantajları vardı.

Altın küvetler, sıcak suyu akıtabilecek mekanizmalı su kaynakları, ki büyüsüz çalışıyor olması beni çok fazla şaşırtıyordu, ısıtıcılı fayanslar, dönem kitapları, gümüş musluklar...

 Büyücü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin