-XXVII- Canavar Olanlar Ve Zorlananlar

1.3K 162 79
                                    

Hayat yaşayan herkes için zordu. Bu yüzden belki de biri için ölmek kolayken, yaşamak daha zorluydu çünkü kim kendisi için yaşardı ki hayatın ilk anlarında?

Doğduğunuzda bu yaşamı sağlayan üç faktör vardır; anne, babanız ve tanrı.

Anne ve babanız için doğarsınız, ilk önce onlar için yaşarsınız bu yüzden ihtiyaçlarınızı karşılarlar ve size bakarlar. Tanrı ise bu yüzden sizi bir yetişkin olarak yaratmaz çünkü yaşam, anlamını zamanla insana kazandırır. Büyürken, yaşam sizin için anlamlar kazanır, kişiliğiniz renklere ve isimlere bölünür. Hepsinden birer parça aldıktan sonra tekrar toplanır, siz oluşursunuz.

Bazıları vardır ki, onların parçaları hiç toplanmaz. Dağnık kalır ve bu karmaşanın içinde boğulurlar. Kimisi için bu karmaşa bir girdap, bataklık olur kimisi içinse sonsuz bir uçurum. Kurtarılmayı beklerken kaybolurlar fakat fark etmezler yok olduklarını. Zaman geçer, işleyiş devam eder ve tam o an anlarlar bu düzeni değiştiremeyeceklerini ve elden gelenin sadece uymak olduğunu. Çünkü onlar gibi, kurtarılmaları için düzenin değişmesi gerektiğini düşünen düzinelerce yaşam vardır ancak düzen kimsenin hayatı için değişmez. Düzen bir sürü değildir, çoğunluğa uymaz. Düzen bir kaidedir ve istisnalar, ne kadar çok olursa olsun bunu değiştiremez.

Bunu fark ederler ancak çok geçtir çoğu için, o karmaşada toplamaya çalışırlar birkaç parça kendilerini. Ellerine aldıkça parçalar, sığmaz, taşar renkler, sesler ve isimler. Tam tutacağını düşünürken bir anda yere dağılır parçalar ve insanlar tanışır umutsuzlukla.

Aynı, şu an tanıştığım gibi, umutsuzlukla tanışır insanlar.

Neden bir çoğu için çok geçtir, biliyor musunuz?

Çünkü onlar, bu umutsuzlukta tek başına boğulurlar; fakat ben tek olmayacağım.

*

Gözlerimi yavaşça aralarken, herşeyin daha farklı olduğunu biliyordum. İçimde biriken yükler hafiflememi sağlayan kanatlara dönüşmüş, vicdanım, dökülen kanlarla yok olmuştu.

"Lucia, ah, Tanrım sonunda!"

Esme'nin sesini duyduğumda gözlerim ona kaydı. Heyecanla yerinde uçuşuyor, bana beklentiyle bakıyordu. Onu es geçerek yanındaki Tarah'a baktım. Esme'nin heyecanı aksine o rahatlamış duruyordu fakat gözlerimin aradığı şey bu değildi.

"Lucia."

Dante, evet. Aradığım sendin.

Gözlerim ona kayarken derin bir nefes aldım. Sağ köşede, yatağın ucunda duruyordu. Sanki ona bakmamı beklermişçesine, sabırsız bir çocuk gibi bekliyordu ve ona baktığımda, o da benim gibi derin bir nefes aldı.

Yataktan yavaşça doğrulmaya çalıştığımda bacaklarım sızladı. İstemsizce inlerken gözlerim otomatik olarak oraya kaydı. Fakat Dante, bunu yapacağımı biliyormuş gibi daha öncesinde bacaklarımı dumanlarıyla kaplamıştı ve görüşüme engel olmuştu.

"Kaldırır mısın?" dedim çatlak bir sesle.

"Hazır olduğunda kaldıracağım." cevabıyla beraber ona baktım. Zaten hazırım.

"Kaldır, hazırım." dedim emin bir sesle.

Kardeşimden kalan son şeye bakmak istiyordum ve canımı acıtması, beni hiç kötü hissettirmiyordu.

Dante, birkaç saniye daha bana bakmasından sonra emin olmuş olacak ki, gözlerini bacaklarıma çevirerek avucunu açtı. Bacaklarımdan dağılıp ona giden dumanları takip ederken derin bir nefes aldım.

 Büyücü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin