Selamınıhello mıdıtenyo
-
"Sen ne yiyosun, ne içiyosun be. Bir insan nasıl bu kadar ağır olabilir anasını satıyım.." yaklaşık 15 dakikadır Barkını eve sokmaya çalışıyordum. Adam o kadar ağırdı ki kapıdan geçirmek bile beni çok zorlamıştı. Bilinci tamamen kapandığı için bütün ağırlığı üzerimdeydi kapı gibi adamdı. Kan ter içinde kalmıştım, biraz ara verip nefesimi düzene soktuktan sonra kalkıp, belinden sıkıca kavradım ve kendime doğru çektim ve bodrum katının kapısına geldik...
Oturma odasındaki kanepe çok küçük olduğu için onu bodrum katta kaldığım odaya götürmeye karar vermiştim. "Hassiktir ya nasıl indiricem seni aşağı. Of Barkın bok vardı da hastaneye gitmedik..." kendi kendime söylenerek bir yandan da Barkını aşağı indirmeye çalışıyodum. Aslında buna indirmekten çok sürüklemek denebilirdi.
Nihayet odaya gelmiştik. Barkını yatağa yatırmamla beraber bastığım kilim ayağımın altından kaydı ve onun üzerine düştüm. Hala nefes nefeseydim şuan çok yakındık. Herif gözü kapalı bile inanılmaz çekiciydi. Kalp atışlarım hızlandı yüzüne yaklaştım,dudakları çok güzeldi kırmızı ve dolgundu. Dokunmak için elimi yaklaştırdığım sırada birden inledi. Kafamı aşağı indirdiğimde dirseğimin yarasına değdiğini fark ettim hızlıca kucağından kalktım. Adamın yakışıklılığına kapılıp yarasını unutmuştum resmen...
Rahmetli amcam sağolsun her öğün bana dayak yedirdiği için gençliğim boyunca sürekli kendi kendime pansuman yapardım. Bu yüzden tecrübeliydim. Yapamayacağımı bilsem onu kesinlikle hastaneye götürürdüm. Banyoya gidip dolaptan sağlık çantasını aldım ve pansuman yapmak için odaya döndüm.
Üzerindeki siyah sweatshirtini dikkatli bir şekilde çıkardım. Bembeyaz teninin üzerinde bir çok dövmesi vardı. Karın kasları her erkeği kıskandıracak cinstendi. Benim vücudum da fena sayılmazdı, onun kadar belirgin ve şişik olmasa da karın kaslarım vardı. Bu sefer gözlerim kaslı omuzlarına kaydı, Sol kolu tamamen dövmeyle kaplıydı. Göğüsünde ve kasığının iki yanında dövme vardı. Kasığındaki dövmenin sadece yarısını görebiliyordum.
Belki pantolonunu biraz aşağı indirirsem kalan kısmını da görebilirdim hem hala baygındı... Şuan tam bir sapık gibiydim ne düşündüğümün farkına varıp yanaklarıma hafif bir tokat attım. Fazla mı sıcak olmuştu bura sanki. Daha fazla oyalanmayı kesip hızlıca pansumanını yaptım. Yaralı yerini gazlı bez yardımıyla sıkıca sardım. Belinde küçük bir bıçak yarası vardı, açıkçası beni çok uğraştırmamıştı. Ciddi bişey gibi gözükmüyodu. Bu adam nasıl böyle bayılmıştı ki....?
Birkaç saat geçmesine rağmen Barkın hala uyanmamıştı. Telefonumun çalmasıyla üst kata çıktım ve Ekranda Bahri Amca yazısını görünce telefonu açtım. "Alo Bahri Amca bir sorun yok İnşallah, neden aradın ?" umarım beni evden postalamazdı. "Yok bişey oğlum endişelenme. Komşu Aysel aradı şimdi oraya geliyomuş, yemek yapmış sana. Ne kadar gerek yok desem de dinletemedim, haberin olsun diye aradım oğlum..." Aysel niye geliyodu şimdi amk Barkın yüzünden üstüm başım hala kan içindeydi. Bahri Amcayla birkaç dakika daha konuştuktan sonra telefonu kapattım ve hemen üzerimi değiştirmek için bodrum kata indim. Barkın hala aynı pozisyonda yatıyordu. Dolaptan rastgele bir üst ve pantolon alıp hızlıca odada giyindim. Ne de olsa beni şuan görmüyordu...
Aysel Teyze geleli bir saat oluyordu. Kadın tam bir saat boyunca asla susmayıp sürekli mahalle dedikodularını anlatmıştı. Konuştukça muhabbet açılıyordu. Uzun süredir yalnız olduğum için bu sohbet bana çok iyi gelmişti. Bir yandan çay içerken bir yandan da kek yiyorduk. "Teyze ben şey sorcam sana, benim yan komşu kim tanıyo musun sen..? Bahri amca uzak dur falan dedi de ben anlayamadım bişey mi oldu..." dememle.
Aysel teyze çayından bir yudum aldı " Oğlum biz pek konuşmayız Selami hakkında o yüzden Bahri amcan anlatmak istememiştir sana. Yaklaşık 25-30 senedir yan evde tek başına yaşıyor, kimi kimsesi yok. Mahallelinin söylediğinde göre, senelerce hapis yatmış. Yüz kızartıcı bir suçtan dolayı içeri girdiğini söylüyolar. Adam hastaymış sanırım akli dengesi yerinde değilmiş ayrıca sapığın teki diyorlar hapiste ona çok kötü bedeller ödetmişler.
Eee etme bulma dünyası çocuğum, kim bilir neler yaptı da böyle oldu toplasan 2-3 kere görmüşümdür yüzünü. Ama yine de sen onun evinin ordan çok geçme, ne yapacağı belli olmaz . Ben artık kalkayım geç oldu haydi selametle Araf oğlum." "Görüşürüz Aysel Teyzecim yine beklerim güveç için çok teşekkür ederim iyi akşamlar." Dedim ve içeriyi toparladım...
Tepsiye Aysel teyzenin getirdiği güveçten biraz koydum yanına da dünden kalan çorbayı ısıtıp koydum ve bodrum kata indim. Elimdeki tepsiyi komodinin üzerine bıraktım ve Barkının baş ucuna oturdum yastığıma sarılmış yan dönerek uyuyordu. "Barkın uyan hadi yemek getirdim sana." Dememle tapılası mavi gözlerini araladı. "Hayatımda uyduğum en güzel uykuydu." Dedi kısık sesiyle. "Bi zahmet aq saatlerdir ceset gibi yatıyosun. Yatağımı da işgal ettin yemek getirdim sana ye hadi." dedim bu adama karşı ne kadar kibar olmak istesem de benim ağızım her zaman bozuktu.
Benim sevgi dilim bu şekildeydi sanırım ona baktığımda hafifçe sırıttı ve yatakta doğruldu. Kucağına tepsiyi koydum ve bön bön bana bakmaya başladı. "Ne bakıyosun oğlum aval aval yesene yemeğini."
Mavi gözleriyle yavru köpek bakışları attı ve "Kollarımı kaldırıcak halim yok sen yedirsen olmaz mıııı...?" Diyerek mızmızlandı şuan beş yaşında bir çocuktan farkı yoktu, gözüme inanılmaz tatlı gelmişti. Ağızını yüzünü ısıra ısıra yemek istiyordum.
" Sevimsiz sabahtan beri seninle uğraşıyorum zaten, bide yemek mi yedircem Ali Rıza efendi gibi kaldın başıma. Neyse ki harika bi insanım yardım edicem..." dedim ve tepsiyi kendi kucağıma alarak çorbasını içirmeye başladım. İlk yudum boğazını yakmış olacak ki yüzünü ekşitti ve gözleri sulandı. Sonraki lokmaların hepsini üfleyerek yedirdim. Güveçte bittiğinde karnı doymuş gibi gözüküyordu. Pansumanını tekrar yaptım ve işim bittiğinde beni büyük bir ilgiyle izlediğini fark ettim yanaklarım kızarmıştı...
Boğazımı temizleyip "Hastane istemem dedin gitmedik, şimdi söyle bakalım bunu sana kim yaptı." Diye sordum gözlerimin içine baktı.
"Önemli bişey değil birkaç serseri bana söylememeleri gereken birşey söylediler. Emin ol onların durumu benden daha kötü."
"Ona şüphem yok zaten insan devi gibi bişeysin içlerinden geçmişsindir kesin." dememle sırıttı dakikalardır gözlerimin içine içine bakıyordu. Artık gitmesi gerekti yoksa ben kalp krizi geçircektim. Bu kadar Barkın etkisi yeter de artardı.
Ayağa kalkıp" Artık evine gitsen iyi olur pansumanını yaptım yaran da çok ciddi değil, bişey olursa gelirsin evimi biliyosun zaten." Dedim sanki kal dememi istiyo gibiydi. Hayır kurumumuydum ben amına koyayım gitsin evine dinlensin işte adam gibi. Eğer gitmezse tuhaf şeyler olacağı kesindi...
Tam arkamı dönüp odadan çıkacakken, yatağın karşısında duran aynaya 32 diş gülerek baktığını gördüm. Sanki ona baktığımı hissetmiş gibi aynaya bakmayı kesti, hızlıca ayaklandı ve üzerini giyindi sapasağlamdı yürürken aksamıyordu bile.Nasıl öyle bayılmıştı ki rol yapıyo olabilir miydi acaba..
Onu sürükleyerek indirdiğim merdivenden insan gibi yürüyerek çıktı ve kapıda " Çok teşekkür ederim uzun bir süredir uyuyamıyordum, çok iyi geldi." Dedi ulan evime uyumaya gelmişti resmen yarasını umursamadığı aşikardı. " Rica ederim ödeşmiş olduk dikkatli ol." Deyip kafa selamı verdim oda aynı şekilde karşılık verdi ve sağ tarafa doğru yürümeye başladı. Orası komşunun eviydi ilerisi de çıkmaz sokaktı.
Lan niye gidiyodu oraya. Yan komşunun kapısına kadar geldi ve cebinden anahtar çıkartıp kapıyı açtı içeri girmeden önce ona baktığımı gördü. Gözlerimin içine bakarak sesli bir kahkaha patlattı ve içeri girdi. Nasıl yani bunca zamandır benim yan komşum muydu bu herif ?
Daha bu sabah Aysel abla orada kimsesiz yaşlı bir adamın yaşadığını söylemişti. Noluyodu amına koyayım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIĞINAK(GAY)+18
Mystery / ThrillerGenç çocuk yatağında masum bir şekilde uyurken her gece evin altındaki tünelden gelip onu dikizleyip tüm hayatına sahip olacak olan takıntılı adamdan habersizdi...