Gunlerden pazarım karpuz yer azarım baslıyoruzzDün gece yaşanan olay sonrası eve gittiğim gibi koltukta sızmıştım. Hala salonda ki küçük kanepede yatıyordum ve her yerim tutuluyordu. Artık daha fazla bel ağırısı çekmemek için evin başka bir odasında kalmaya karar verdim. Evin büyük olması beni çok güvensiz hissettiriyordu. Çocukluktan beri bir takım problemlerim olduğu için uyku hapları ve sakinleştirici ilaçlar alıyordum. Amcamın evinden bir hışımla çıktığım için ilaçlarımı orada unutmuştum.
Yeni ilaç almayı aklımın bir köşesine not ettim. Hayatım boyunca konfor alanımdan çıkmadığım için geniş alanlarda sanki biri beni izliyormuş gibi geliyordu. Özellikle de buraya taşındığımdan beri...
-
Bugün dükkanı açmamaya karar verdim. Bahri amca gitmeden önce zaten dükkanı kapatacağı için her gün gitmeme gerek olmadığını söylemişti. Ben de evi detaylı şekilde dolaşmaya başladım.
Ev 3 katlıydı ve bir bodrum katı vardı, en üst
kattan başlayarak evi gezmeye başladım. Evin çoğu odası boştu. Bahri Amcanın anlattığına göre, karısı öldükten sonra depresyona girmiş, yemeden içmeden kesilmiş. Çocukları da onun bu haline katlanamayıp başka bir şehre taşınmışlar. Bahri amca bu durum için kendisini suçluyordu. Bir bildiği vardır diye düşünüp yorumsuz kalmıştım...Evin alt yapısı oldukça eski olduğu için üst katların borularına sıcak su ulaşmıyordu. O sebeple buz gibiydi. Hassas bir bağışıklığım olduğu için çok çabuk hasta oluyordum. Üst katı es geçtim. Bir de onca derdin arasında hasta olamazdım. O yüzden aşağı kata doğru adımladım. Bodrum kata indiğimde küflü ve eski bir yer düşünürken, beklediğimin aksine beni güzel bir manzara karşıladı.
Kapıyı açtığım gibi duvarda kocaman geniş bir boy aynası duruyordu, hemen karşısında da çift kişilik yatak vardı. İçerisi çok eski gözükmesine rağmen gayet güzel dizayn edilmişti. Sağ tarafında büyük bir çalışma masası ve yanında gardrop duruyordu, yerler halıyla kaplıydı. Bazı mobilyaların üzeri çarşafla kapatılmış olmasına rağmen inanılmaz tozluydu, hazır evdeyken temizlik yapmanın iyi olacağını düşündüm. İçerisi eve nazaran çok şıktı ve antika olduğunu düşündüğüm birkaç vazo, tablo ve değişik bir dekorasyon vardı. Oda genel olarak kırmızı ve siyah renkleriyle donatılmıştı...
Sanırım Bahri Amca burayı kullanmıyordu. Karısı ölmeden önce ikisinin odası olabileceği düşüncesi aklıma geldi. Gerçekten de güzel bir odaydı. Özellikle o ayna dikkatimi çekmişti, sanki bir ayna gibi değildi de, daha fazla kurcalamayı bırakıp temizliğe giriştim.
Birkaç saat sonra odayı toparladım. Göründüğünden daha kirliydi ve beni epey uğraştırmıştı. Yorgunluktan ebem iflahım sikilmişti, duş almak için odanın içinde bulunan banyoya girdim ve uzun bir duş aldım. Yenilenmiştim adeta, kıyafetlerim üst katta çantamda olduğu için hemen kenarda duran havluyu altıma sardım ve banyodan çıktım...
Temizliğin verdiği yorgunlukla kendimi yatağa bıraktım. Nevresimleri değiştirip yenilerini takmıştım yatak çok rahattı. Odayı incelerken gözüm karşıdaki aynaya takıldı ve kendimi izlemeye başladım.
Nasıl bu hale gelmiştim ki ben..? Doğduğum günden beri herşey bomboktu. Şimdi de bir yabancının evinde, kim bilir karısıyla kaç sikiş döndürmüş olduğu yatakta ceset gibi yatıyordum...
Anne ve babamla olan anılarımı düşünmeye başladım. Babamı çok özlemiştim, özellikle de o yemyeşil gözlerini. Gördüğüm en yakışıklı adam olabilirdi, annem yakışıklılığımı ondan aldığımı söylerdi. Babam ise benim yakışıklıdan ziyade erkek güzeli olduğumu, resmen annemin erkek versiyonu olduğumu savunurdu. Annem melek gibi bir kadındı benim de onun gibi siyah düz saçlarım ve bembeyaz bir tenim vardı. Annemle beni yan yana gören herkes özellikle gözlerimizin aynı olduğunu, gözlerimizin kedi gözünü andırdığını söylerdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIĞINAK(GAY)+18
Mystery / ThrillerGenç çocuk yatağında masum bir şekilde uyurken her gece evin altındaki tünelden gelip onu dikizleyip tüm hayatına sahip olacak olan takıntılı adamdan habersizdi...