13. Bölüm

17 6 1
                                    

Herkese selam. Evet ben, ve yine burdayım. Son zamanlarda takipçi sayımda bir artış oldu sanki. Herkesin muhakkak zor zamanlar geçirdiği bir süreç vardır. Hayatım boyunca kazanamadığım bu zorluk sınavında bir nebzede olsa bana iyi geliyorsunuz. Hepinize destekleriniz için teşekkür ederim. Yukarıya bıraktığım şarkı dertlerimizi hafife alan ve acımızı anlamamak için direnenlere gelsin diyorum.

~ Mor ve ötesi - Bir Derdim Var

İyi okumalar ve iyi dinlemeler💙

Gözlerim yatağın içinde huzursuzca açıldığında ellerim saçlarım gitti. Darmadağın ve karışmışlardı. Bir duş almam gerektiğini düşündüm ve banyoya girdim. Üzerimdeki pijamaları çıkarıp temiz bir yere bıraktım. Küvetin içine su doldurdum ve içine banyo dolabında bulduğum gül suyundan döktüm. Ayaklarımı batırdım önce suya, suyun sıcaklığına alışmak için. Sonra kendimi tamamen suyun içine bıraktım. Suyun sıcaklığının beni mayıştırmasına izin vermeden sabunladım kendimi. İşlemi birkaç kez daha tekrar ettim ve istemeyerek de olsa sudan çıktım. Bol suyla kendimi duruladıktan sonra kullanılmamış olmasını umduğum bornozu üzerime geçirdim. Saçlarımı kurutup taradıktan sonra içeri geçtim ve dün ki kıyafetlerimi geri giydim.

Hiçbir zaman dağınık bir insan olmamışımdır, ne kendi evimde ne de bir başkasının evinde. Yatağı düzelttikten sonra şöyle bir göz attım içeriye. Herşey yerli yerindeydi. İçim rahat bir şekilde odadan çıktım ve aşağı indim. Ayaz ve Yağız hâlen salondaki koltuklarda uyuyorlardı. Melodi'de ortalıkta görünmediğine göre uyuyor olmalıydı. Gerçekten birşeyler ile ilgilenmem gerekiyordu aksi takdirde kendimi düşünce okyanusuna bırakacağımı biliyordum. O sırada karnımdan aç olduğunu belirten bir guruldama geldi. Ve bu ses aklıma müthiş bir fikir getirdi.
Hamur işi yapmak!
Belki hamurla uğraşırken biraz olsun kafam dağılırdı. Hemen mutfağa geçtim ve yapmayı ezbere bildiğim nadir şeylerden biri olan pişiyi yapmaya karar verdim. Dolaplardan gerekli malzemeleri çıkartmaya çalıştım.

Bu gerçekten zordu çünkü burası kendi evim değildi, neyin nerde olduğunu bilmiyordum. Ayrıca onlara sürpriz yapmak istediğim için sessiz davranmam gerekiyordu. Ecel terleri dökmüşte olsam hamur kıvamına gelmişti. Şimdi işlemin en sesli kısmına geçiyorduk ve uyanacaklarına adım gibi emindim. Tavayı ocağın üzerine aldım ve içine biraz yağ ekledim. Yağ cızırdamaya başlayınca hamurdan parçalar kopardım ve şeklini düzelttikten sonra yağın içine attım. Önlü arkalı çevirip kızarttıktan sonra büyük bir servis tabağına aldım teker teker. Her yer çok güzel kokuyordu. Hamur bitmeye yakın içeriden uykulu bir ses yükseldi.

"Melodi, sabah sabah pişi kokutmuşsun her yeri. Kokusuna uyandım yemin ederim!"

Üst katın merdivenlerinden ses gelmeye başlamıştı ve yeni uyanmış bir Melodi Aksu'nun sesi geldi.

"Ne bağırıyon çocuğum! Dingonun ahırı mı burası?"

Yağız'dan şaşkınlık nidası yükseldi.

"Anaaamm! Melodi sen burdasın. Ee o zaman mutfakta ki kim?"

"Nereden bileyim Yağız, müneccim miyim ben?"

"Hih! Ya hırsızsa?"

Sinirli bir erkek sesi araya karıştı.

"Yağız, beyninden zorun mu var kardeşim? Hırsız gidip bize pişi mi yapacak?"

Sırıtmaktan çene kaslarım ağrımıştı ama gülmeden edemiyordum. Daha fazla içimde tutamadım ve büyük bir kahkaha patlattım.

"Olum, sizin yüzünüzden öleceğim bir gün. Olan o olacak."

FELAKETİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin