8

454 48 21
                                    

Yılbaşı sevincini hiçbir zaman anlamamıştı Rin. Yılbaşı bir yana dursun, karlı havalardan da nefret ederdi. Abisinden yadigardı. İsagi ile eskisi kadar kötü değillerdi araları -belki de iletişimleri azaldığındandı-. İnsanların yeni yıl neşesine maruz kalırken doğru yerde olup olmadığından emin olamıyordu. Herkes bir telaş içinde, birbirine ne hediye alacağını düşünüyordu.

Kafeteryada, yuvarlak masanın etrafında oturmuştu herkes. Kimi yılbaşı planlarından bahsediyordu, kimi hediyelerden. Yeni yılları sevmediğini bildiği bir başkasına çevirdi gözlerini. Beklediği gibi; gözleri sıkıntıdan hafif kısık, omuzları düşmüş, her an gitmeye hazır gibi oturuyordu. İsagi Yoichi'nin yeni yıllardan neden nefret ettiğini hiçbir zaman öğrenememişti.

İsagi'nin gözleri onunkilerle buluşacak gibi olduğunda ustaca gözlerini başka yöne çevirdi. Uzaklaşmalarının bir diğer sebebi de Rin'in İsagi'den birnevi kaçıyor oluşuydu. İsagi'nin sağlam kafayla söylemediği şeyler, zihninde usulca bir yol çizse bile Rin inkâr etme konusunda kararlıydı. Ne derse desin, bu onu haklı yapmazdı. Bir açıklamayı hak etmiş ve alamadan terk edilmişti. Zamanında güvenerek söylediği şeylerin, kendisine karşı kullanılmasıyla tehdit edilmişti.

Yılın son günü, diğer günlerinden çok da farklı geçmiyordu. Birazdan kalkıp yurt odasına gidecek, birkaç saat uyuyacaktı. O sırada İsagi gelecek, hazırlanıp odadan ayrılacaktı. Haftalık rutinleri Rin'in kafasında tamamen oturmuştu. İsagi'nin her hafta aynı gün, aynı saatte nereye gittiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Kendisini ilgilendiren bir şey de değildi zaten.

Rutin aynı şekilde devam etti. Rin odaya gitti, daha rahat bir şeyler giyip kendini yatağının sıcaklığına bıraktı. Bilinci yavaşça ellerinden kayıp giderken yalnızca kapının açılışını duydu. Haklıydı, gelen İsagi'ydi.

Rin, yalnızca 2 saat sonra gözlerini tekrar açtı odasına. Uzun süre uyuyabilen bir tip değildi. Kendine gelmek adına kısa bir süre gözlerini ovuşturdu. İsagi henüz gelmemişti ve bu, rutine aykırıydı. Şimdiye kadar gelmiş olması gerekiyordu.

İsagi'ye mesaj atıp atmaması gerektiği konusunda kendi içinde bir savaş verirken telefonuna gelen bildirimle savaş alanı bir anda dizginlenmişti. Bilmiyordu ki; gelen mesajın,  savaşı daha da harlayacağını.

"Yılbaşı partisine gelmeni çok isterim."

Sae yine bir şeyler planlıyordu. Evet, hissediyordu. Yine bu tuzağa düşmeyecekti. Yalnızca odasındaki konfor alanında geçirecekti geceyi. İsagi de dışarı çıkmazdı hem.

Gözleri pencerenin dışarısına kaydı bir anlığına. Kar yağıyordu. Zihnine akın eden anıları durdurmadı.

Çok severdi karda abisiyle oynamayı. Kar topu savaşı yaparlardı hep. Tabii bu savaşlar, kar topuna sinsice karışıp varlığını belli etmeyen taşın, ikisinin de kafasını yarması ile son bulmuştu. Yine de itiraf etmeliydi ki çok komik bir andı. İkisinin de fark etmeden, aynı anda birbirine taşlı kar topu atması sonucu ikisinin de kafasının aynı anda yarılma anında göz göze gelmişlerdi. Ağlarken bir yandan gülüyorlardı da. Söz vermişti o gün Sae. Rin'i bir daha asla incitmeyecekti.

Açılan kapının sesiyle tekrar olduğu ana geri döndü. Kararını vermişti bir anda. Gidecekti. Gidecekti ki yıllardır karşısında öfkesini dizginleyemediği abisiyle yüzleşebilsin.

Birkaç büyük adımda İsagi'nin yanına ulaştı. O geceden sonra ilk defa böyle korkusuzca gözlerinin içine bakıyordu eski sevgilisinin. Sözler, dudağından dökülürken tereddüt etmedi. "Yılbaşı partisine benimle gelmek ister misin?"

°°°

1 senedir bölüm atmıyorum 😉
komik değildi evet
yazacak motivasyonu kendimde bulamıyordum hiç
şu bölümü atıp devamının da bir şekilde geleceğine inanarak hepinize iyi günler diliyorum

better than me, rinsagiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin