ig: @/deneyselhisler
YIKIM ÇOCUKLARI
♪ RED, If I Break
14. SESSİZ VEDALAR
🌘
Seni seviyorum.
Kazan Çağı'nda, alabileceğim en güzel hediyenin günün sonunu getirmemi sağlayacak kadar yiyecek ya da kafamı sokabileceğim ufak bir çatı bulmak olduğunu sanıyordum.
Onunla tanışana kadar.
On yıllık kıyamet sonrası dünyasında, kısacık bir zaman önce hayatına girmiş ve bana Kazan'ın bahşettiklerinden çok daha değerli şeyler vermişti. Yuva gibi. Şefkat gibi. Yoldaşlık. Güven. Bağ... Sevgi gibi.
Yaptığı o büyük itiraftan sonra, Tut elimi, diyip beni kendine çekmesi ve aramızdaki belirsiz ilişkiye noktayı koyması ise her şeyin sonu olmuştu. Ya da başlangıcı. Çıkıp gidelim buradan.
Tutmuştum.
O eli aslında çok daha öncesinde tutmuştum ve bundan sonra ancak o bıraktığı sürece bırakırdım.
Dediğini yaptı. Bizi kargaşanın olduğu koridorlardan çok daha uzak bir noktaya götürerek, Köprü Altı Ocakları'na sızdıkları arka çıkışa soktu. Her yeri toz duman götürüyordu, dışarıda yoğun bir kum fırtınası vardı. Bu süreç boyunca çığlıklar kulaklarımdan asla silinmemişti ancak bunun bana artık hiçbir şey hissettirmediğini fark etmiştim.
Yaşayan bir robottan ibarettim.
Bir eliyle silahını, diğer eliyle belimi tutarken beni dikenli çitlerin dibindeki kuytu bir noktaya sakladı ve, "Burada bekle." diye fısıldadı.
Sözünü dinlemeden olduğum yerde doğrulmam bir saniyemi bile almamıştı. "Nereye gidiyorsun?"
Sesime yansıyan korkuyu hissedip hissetmemesi umurumda değildi. Elimi bir kez tuttuysa bir daha bırakamayacağının ve gittiği her yere beni de sürükleyeceğinin bilincinde olması gerekirdi. Ölüme bile.
"Athena," diye homurdandı inadıma bağışıklı hâle gelmiş gibi sakin bir sesle. "Uslu dur."
"Hayır?" Karşı çıkarak onu bir kez daha kendi yanıma çekiştirmeye çalıştığımda bu hamleme ilk birkaç saniye şaşkın şaşkın bakmış, çok geçmeden hoşuna gitmiş gibi gülerek başını öteki tarafa çevirmişti. "Seni o kargaşaya tek başına yollamam."
"Çapulcuların arasına seninle birlikte girersem o çöplüğü cehenneme çevirmeden dışarı çıkmam." Kahvelikleri yeniden üzerime çevrildiğinde, kolumdaki çiziklere ve halsizlikten renginin attığına emin olduğum suratıma baktı. "Üstelik yıllar sonra kendime bu denli çileden çıkabilecek güzel sebepler bulduysam."
"Neymiş o sebepler?" Bahanesini dinlemek için kollarımı göğsümde kavuşturdum.
Vücudumda gezinen bakışları sorumla birlikte benimkilere çevrildiğinde, "Sensin," diye fısıldadı cevabı sanki gözlerimde saklıymış gibi. Aramızdaki mesafeyi hızlı bir şekilde kapattı ve kemikli ellerini kollarıma yerleştirdi. "Bunu sana onlar mı yaptı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEMİKTEN MEZARLAR
Science Fiction☙ Athena Maral, henüz küçük yaşlardayken dünyayı kasıp kavuran ve 'Kazan Salgını' adı verilen kıyametten kaçan bir avuç insandan yalnızca biridir. Hükûmetin ve halkın ısrarla virüs dediği, oysa daha farklı şeylerin de denilebileceği bu koca tiyatrod...