5

138 12 21
                                    

"Minho gelirken soju alın."

"Tamam başka bir şey lazım olursa yine ararsın Chan."

"Ben aşağı inicem bir şeyler istediler sizin isteğiniz var mı?"

"BANA JELİBON"

"Bana da bira alın lütfen hâlâ reşit değilmişim gibi muzlu süt alıyorsunuz sizi boğasım geliyor"

Jeongin'in lafına güldüm.Cidden reşit olduğuna alışamıyordum o hâlâ bir bebek gibiydi.Herkesin isteğini aldıktan sonra Hyunjin'e baktım ama kafası aşağı eğik bir şekilde elleriyle oynuyordu.Morali bozuk gibiydi ama sorgulamadan markete gittim.

Hyunjin çilekli çikolata çok severdi.Ona 2 tane çilekli çikolata aldım ve Han'a da jelibon alıp arabaya geçtim.
10 dakika süren yolculukta Hyunjin hiç konuşmamıştı.

***

"Chan hyung neden gözlerinden 4 tane var!"

"4 tane mi var!"

Herkes sarhoş olmuştu.Ben ne kadar içersem içeyim sarhoş olmam zordu.Ama diğerleri çok çabuk olurdu.Onları sarhoşken hiç çekemiyordum o kadar saçmalıyorlar ki...

Masadan kalkıp bahçeye doğru çıktım.İçerisi çok gürültülüydü ve biraz kafa dinlemem lazımdı.

Havuzun önünde kaçıncı bardağım olduğunu bilmeden biramı yudumluyordum.Omzumda bir el hissedene kadar.

"Ne yapıyorsun tek başına?"

Hyunjin.

"Çok bağırıyorlar,kafam şişti."

"Evet."

"Sen nasılsın? Biraz kötü gördüm seni."

"Kafam çok karışık Minho."

Minho mu? Şaşırmıştım ve gerilmiştim.Hyunjin bana ne zaman Minho diye seslense işin içinden rahatsız edici olaylar çıkıyordu.Ona döndüm ve anlatmasını bekledim.

"Ben sanırım..." Hyunjin iç çekerek konuştu.
"Sana karşı bazı hislerim var Minho,ama netleştiremiyorum.Bu aşk mı,çok sevgi mi,yakın arkadaşlık mı kesiştiremiyorum.Seni görünce kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor.Ben sanırım,sana aşığım."

Duyduğum cümleyle kalbim durdu gibi hissettim.Beni anlatıyordu.Aynı şey bendede vardı biliyordum.Ama aşk olduğuna çok imkan vermiyordum.Konuşacakken sözümü kesti.

"Seni asla zorlamıyorum.Sadece bilmeni istiyorum daha fazla içimde tutarsam belki de hoşlanmayacağın şeyler yapıcam."

"Ne gibi?"

"Seni öpmek istiyorum Minho."

Havuzun başında, içerden bağırışma sesleri gelirken Hyunjin bana bu cümleyi kurdu.İşte o an ben dünyayla bağlantımı kopardım.Elimde ki bardak duyduğum cümleyle yere düştü ve ben...

Hyunjin'i öptüm.

Evet belki de yapmamam gereken bir şeydi,ama yaptım.

Onu belinden tutup kendime çektim ve duvara doğru ilerledim.Dudaklarımızı birleştirdiğim an karşılık verdi ve ellerini boynuma doladı.

Deli gibi öpüyordum onu.Doyamıyordum dudaklarına.Onu duvarla arama sıkıştırdığımda dudaklarından ayrıldım ve bir süre ona baktım.Bana izin vermesi gerekiyordu.Burunlarımız sürterken onu bekledim.Bir süre sonra beni kravatımdan tutup kendi dudaklarıyla birleştirdi
İşte o an onu daha da hızlı öptüm.O kadar çok seviyordum ki...

Dudaklarımız uyum içinde dans ederken ayrılmamıza sebep olan şey Changbin'in içeri girmesiydi.

"Ya Hyunjin! Nerdesin sen,ellerim yok yardım et!"

Sarhoş olduğu için ağlayarak içeri girmişti ve halisülasyon görüyor olmalıydı.

Dudaklarımızı ayırdığımızda Changbin'in cümlesiyle hafifçe güldük.Daha sonra Hyunjin onun yanına gitti.Bende duvara yaslanıp gevşemiş kravatımı düzelttim ve ne yaptığımın farkına vardım.

Evet belkide çok pişman olacaktım ama umrumda bile değildi sadece onu istiyordum.

***

Herkes sarhoş olduğu için Felix'in evinde kalmıştı.Genelde erken kalkardım fakat dün gece çok geç yatmıştım.Sabah uyandığımdaysa içeriden sohbet sesleri geliyordu.

Gözümü buruşturarak merdivenden iniyordum.Karşımdaki salonda hepsi mahvolmuş şekilde başını tutuyordu.Dün o kadar içtilerki bu kadar ağır hissetmeleri normaldi.

Merdivenden inerken Hyunjin de,çıkıyordu.Onu görünce duraksadım ve ona baktım.Oda bana aynı şekilde baktı.Gece boyu onu düşünmüştüm,aklımdan bir türlü çıkaramamıştım ve kafam çok karışıktı.Sadece zamana ihtiyacım olduğunu düşünerek bir şey demeden aşağı indim.

Koltuğa oturdum ve telefonu elime aldım.Telefona değil Hyunjin'e bakıcaktım ama o orda yoktu.

Acıkmıştım ve mutfağa geçtim.Onların bir şey yapacağı yoktu.Bende hepimiz için çorba yaptım.Herkes çorba içerken Hyunjin yoktu.Han'a ona bakmasını söyledim.Oda yukarı çıktıktan 10 dakika sonra gelmişti.

Hyunjin Han'ın arkasında,yüzü aşağı bakar şekilde yanıma oturdu.

"Niye bu kadar geç kaldınız?"

Chan her zamanki gibi sorguya çekmişti.

"Hiç bir şey yok." Han Chan'ın eline vurup onu durdurdu.

Bir şey vardı.

Hyunjin'in suratı aşağı doğru baksada fark edebiliyordum kötü olduğunu.Gözleri kızarmıştı.Umarım ona pas vermedim diye kendini üzmemiştir.

Çok sık yeni bölüm atamıyorum derslerden dolayı ama fici sevmeniz beni çok mutlu ediyor ilk ficim olduğu için acemiliklerim vardır tabii ama kusura bakmayin sizi seviyoeumm

opia//hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin