3 gün sonra
Hyunjin o günden sonra benimle hiç konuşmamıştı.Her gece onu düşünüp üzülmüştüm.Çok mu kabaydı yaptığım şey? Yoksa olması gereken bu muydu? Kafam çok karışıktı.
Dans pratiklerinde,etkinliklerde görüşüyorduk,ama suratıma bile bakmıyordu.
Bugün ödül törenimiz vardı.Gerçekten heyecanlıydım çünkü büyük bir ödüldü.
Bugün fırsat bulup Hyunjin'le konuşmayı hedeflemiştim.
Üstüme düz bir takım giyip buluşacağımız yere gittim.
***
Arabamı servislerin arkasına park edip bizimkilerin yanına gittim.Hyunjin'in kafası hafif aşağı eğik,elleriyle oynuyordu.Fotoğraf çekimi için onun yanına geçtim.O ise kafasını kaldırıp beni görünce şaşırdı ama belli etmedi.Fotoğrafları çektirdikten sonra ödül alacağımız binaya girdik.
Bize ayrılan masaya oturduk ve törenin başlamasını bekledik.
***
Tören başlayalı biraz olmuştu ve bizi açıklamalarına daha vardı.
Hyunjin'le bilerek yanyana otursamda konuşma fırsatı bulamıyordum.Masadan kalkıp lavaboya gideceğini söyledi.Bende fırsat bu fırsat,arkasından gittim.
İçeri girdiğimde yalnız olduğumuzdan emin olup konuştum.
"Neden suratıma bakmıyorsun?"
"Minho şuan bu konuyu konuşmak istemiyorum çıkar mısın?"
"Şuan konuşmassak bir daha benimle konuşacağından emin değilim.Kaç gündür umursamıyorsun."
"İlk umursamayan sendin."
Ona daha çok yaklaşıp duvara çarpmasına neden oldum.
"Sadece zamana ihtiyacım vardı."
İtici bir gülümsemeyle konuştu.
"Zaman mı? Sana ilk aşık olduğumu söylediğimde saniyesinde dudağıma yapıştın ama?"
"Neden böyle davranıyorsun? Benimde sana aşık olduğumu anlaman için illaha dile mi getirmem lazım?"
"Artık sana aşık değilim."
Duyduğum cümleyle kalakaldım.
"Ne? Yalnızca 3 gün oldu Hyunjin."
"Evet 3 gün.Ayrıca sana aşık değildim.Hatırlıyorsan hislerimi netleştiremiyorum demiştim ve sana aşık olduğumu sanmıştım,fakat artık netleştirdim.Aşk değildi.Sadece yıllardır arkadaş olmanın verdiği sevgi."
İşte o an yalpalayarak geri adımlar attım.Son 1 haftadır bende hislerimi netleştiremediğimi düşünüyordum ama o günden sonra Hyunjin'e deli gibi aşık olduğumun farkına varmıştım.Onunda benden hoşlandığını bilmek mükemmel bir histi ama şu andan itibaren hiçbir şey yapamazdım.
Konuşmadan dışarı çıktım ve bir kaç dakika derin nefesler alarak öylece durdum.Duyabileceğim en kötü şeylerdendi.
Törenden sonra herkesten önce ilk ben çıktım.O kadar kötü hissediyordum ki.Eve gidip duş aldım ve kendimi yatağa fırlattım.Bana rahat yoktu,çünkü Hyunjin'i asla kafamdan çıkaramayacağımı adım gibi biliyordum.
1 gün sonra
Her ne kadar istemesemde herkes bir anda bende toplanmaya karar vermişti.Ben onlardan kaçtıkça onlar bana geliyordu.
Evimin bahçesinde havuz vardı.Eminim sırf havuz için gelmişlerdi.Onlar eğlenip havuzla işlerini bitirirken ben yeni giriyordum,çünkü onlarla girsem rahat olmazdım.Hepsi salonda oyun oynarken ben tek başıma havuza girmiştim.18.00 civarı gibi girip 19.30 gibi çıkmayı düşünüyordum ama öyle olmadı.Havuza girdikten yarım saat sonra bahçenin kapısı açıldı.
Karşımda Hyunjin'i bulmayı beklemiyordum.
Dağınık saçları,çizgili lacivert pijamalarıyla çok güzel görünüyordu.
"Chan hyung sana bakmamı söyledi.Çok uzun süredir havuzdaymışsın da."
Hyunjin havuzun önündeki şezlonglardan birine otururken bende onun oturduğu yerin tarafına gelip kollarımı havuzun kenarına dayadım.
"Yarım saat oldu.Chan'ın çağırdığından emin misin?"
Hafif gülümseyerek ona baktım.Sanki yanıma gelmek için Chan'ı bahane etmiş gibiydi.
"Evet o çağırdı ne sanıyorsun?"
"Öyle olsun bakalım.Çıkmama yardım eder misin?"
"Kendin çıkamıyor musun?"
"Hadi lütfen"
Tam elimden tutup beni çekicekken ben onu çektim.Hem havuzda kalmak hemde onun yanında olmak istiyordum.
"Ne yapıyorsun!"
Kahkaha atıp ona su fırlattım.
"Ya pislik misin nesin oof"
"Su çok güzel değil mi?"
"Git başımdan."
Dediklerimi umursamayıp beni itiyordu.Ben gülerken onun suratı tam tersiydi ama eğleniyor olmalıydı.
"Sen gitmessen ben giderim Minho!"
Havuzdan çıkmak için yol aldığında onu belinden tutup kendime çektim.
Aramızda sadece bir nefeslik fark kalmıştı.Onun verdiği sıcak nefes ve bu yakınlık beni durdurmadı.
Şaşırmış bir şekilde bana bakarken ben onun dudağına yapışmıştım.
Dudaklarını çok seviyordum,onu çok seviyordum.
Ellerim belinde onu öperken karşılık vermeyeceğini sansamda onu öptükten sonra karşılık verdi ve ellerini omzuma çıkardı.
Bir kaç saniye sonra onu kucağıma alıp dudaklarımızı ayırdım.Alınlarımız değerken ben gözlerimi onun gözlerine kilitlemiştim.O ise bir anda dudaklarımızı birleştirdi ve ellerini boynuma doladı.Anında vücudumda hissettiğim titremeyle o kucağımdayken havuzdan çıkıp onu mermere oturttum.
Ellerimi mermere dayamış onu tamamen kendime kapatmışken dudaklarımızı ayırdım.Dışarı çıktığımız için üşüdüğünü hissetmiştim.
Dudaklarımızı ayırdıktan sonra sessizliği bozan ben oldum.
"Bir şey merak ediyorum."
Anlatmamı beklercesine bana baktı.Bende arkasındaki şezlongda olan havluyu alıp omuzlarına örterken konuştum.
"Benimle ilgili sevdiğin tek şey dudaklarım mı?"
Anlamadığını belli eden surat ifadesini takındığında devam ettim.
"Sadece onları kendine yakın tutuyorsun da."