(3)

434 40 65
                                    

(Jimin'den)

☆☆☆

"Hadi ama dünyanın sonu değil" Önümde bir ileri bir geri giden Taehyung'a bakarak bıkkınlıkla konuşmuştum. Jungkook ile konuşacaktı ve her şeyi olduğundan fazla abartıyordu! "Ya beni terslerse?"

"Sende onu terslersin Tae" Dediğim şeyle bi an duraksasa da devam etti. "Ama ben tersleyemem ki. Benim kalbim kırılır" Cidden! Onu bileğinden tutup durdurdum ve bana bakmasını sağladım.

"Aşk bu, ne olacağını bilemeyiz. Ama denemekten zarar gelmez" Gözlerine bakıp yanında olduğumu bilmesini istedim. Bunu anlamış gibi başını salladı ve Jungkook'ların sınıfına doğru birkaç adım attı. Biraz daha ilerledikten sonra arkasını dönüp bana baktı. Dudaklarımı oynatıp "Yapabilirsin" Dedim ve gülümsedim. O da gülümseyip emin adımlarla sınıfa ilerledi.

Teneffüs boyunca ne yapacağımı bilemeden biraz koridorda dolantıktan sonra kendi sınıfıma giden merdivenleri ilerlemeye başladım. Bu okulda Tae dışında pek bir arkadaşım olduğu söylenemezdi. Arkadaşlık demişken aklım bizimkilere gitmişti.

Hyunjin, Changbin, Chan, Seungmin, Minho, Jisung, Jeongin ve Taehyung. Farklı okullarda okusak da hepsi çocukluk arkadaşlarımdı. Birbirimizin her şeyini bilirdik ki birimizin canı sıkıldığında diğer insanlar gibi "Ne oldu?" Diye sormak yerine sadece sarılırdık. Bir şekilde varlığımızı hissettirirdik.

Tabii grupta aşk işleri de az değildi. Hyunjin ve Changbin birbirlerinden hoşlandıklarını birlikte gittiğimiz bir kamp tatilinde söylemişlerdi. O günden beri üç yıllık bir ilişkileri vardı, ki bence çok yılışıklardı. Tabii onların bu ilişkilerinden cesaret alıp Seungmin'e aşkını itiraf eden ama sürekli red yiyen bir de Chan vardı. Onun hali biraz yaş gibiydi gerçi! Minho ve Jisung ise... Onları bende çözemedim! Sürekli grupta birbirlerini dm ye çağırıp kalp atıyorlar ama bir ilişkileri olduğunu sanmıyorum. Çünkü olsa söylerlerdi, biliyorum.

"Hey dikkat et!" Merdivenlere doğru ilerlerken bi anda bedenimin başka bir bedene çarpması ile birkaç adım geriledim. Başımı kaldırıp çarptığım kişiye baktığımda oldukça şaşırmıştım. Üzerinde jilet gibi bir takım elbise bulunan, hafif uzun saçlarını geriye doğru taramış bir adam duruyordu karşımda. Ve oldukça...oldukça yakışıklıydı.

Aslına bakarsanız hayatımda gördüğüm en yakışıklı insan olabilirdi. Onun burada ne işi vardı ki? Şu an bu güzellikle idollük filan yapması gerekirdi. Onun da beni süzen bakışları karşısında yutkundum ama canımın acıması ile istemsizce yüzümü buruşturdum. Boğazım kurumuştu, kalbim de deli gibi çarpıyordu.

"Yürürken önüne baksan iyi edersin" Oldukça erkeksi sesi kalbimi daha da hızlandırırken diyecek bir şey bulamamış ve önüme dönmüştüm. Cidden, kimdi bu adam? Bu takım elbiseyle öğrenci olamazdı, öğretmenler arasında da onu hiç görmemiştim. Gerçi öğretmen olmak için oldukça gençti. Belki alt sınıflardan birilerinin abisi filandır.

Daha fazla bir şey söylemeyip beni incelemeye başladı ve ben bundan deli gibi rahatsız olmuştum. Bakışlarından kurtulmak için yere bakarak yanından geçmek istedim fakat elini omzuma yerleştirip beni durdurdu. "Üst sınıfların hangi katta olduğunu biliyor musun?" Sorusu beni şaşırtmıştı. Üst sınıflardaki herkesi tanırım ve kimin böyle yakışıklı bir tanıdığı olabilir ki? Belki genler bi tek onun yüzüne gülmüştür.

"Üçüncü katta...efendim" Ne diyeceğimi bilemeden durdum fakat o buna gerek kalmadan yanımdan gitmişti bile. Bende arkamı dönüp Taehyung geliyor mu diye baktım ama hala Jungkook'un olduğu sınıftaydı. Sohbetleri güzel gidiyor olmalıydı. Bu beni sevindirirken zaten çok yaklaştığım merdivenleri çıkmaya başladım. Tabii hemen birkaç basamak önümde kim olduğunu hala çözemediğim yakışıklı duruyordu.

bad idea right? ~YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin