☆
"Şaka yapıyorsun!" Kollarımı Yoongi'ye dolarken "Hayır gayet ciddiyim" Dedi. Gülerek daha sıkı sarıldım, ayrılırken yanağına bir öpücük bırakmayı ihmal etmemiştim.
Önümüzdeki rengarenk oyuncakların yer aldığı manzaraya bakmaya başladım, Yoongi beni lunaparka getirmişti. Lunapark dünya üzerinde en sevdiğim yer olabilirdi.
Sürekli bizim grubu buraya getirmeye çalışırdım, tabii zorla gelseler de her seferinde aşırı eğlenirdik. "Burayı çok sevdiğimi nereden biliyordun?" Sorduğum soruyla manzaraya bakmayı bırakıp bana döndü. "İnstagram hesabınız diyorum beyefendi"
Doğru ya hesabımda lunaparkta çekildiğim çok fazla resim vardı. Başımı anladığımı belirtircesine sallayınca Yoongi elimi kavradı. "Ee gidelim mi artık?"
"İlk varan kazanır!" Elimi ondan kurtarıp son hızla bulunduğumuz tepeden aşağı, lunaparka doğru koşmaya başladım. Yoongi de arkamdan koşuyor, bir yandan da itiraz ediyordu. "Hey, bu haksızlık! Sen önce başladın"
Onu umursamayıp kahkalar eşliğinde lunaparkın girişine geldim. Durmadan kalabalığın arasından geçerek hız treninin olduğu kısma doğru ilerledim. Nefes nefese hız trenine binmek isteyenlerin oluşturduğu uzun kuyrukta sıraya geçtim.
Ellerimi dizlerime dayayıp nefeslenirken Yoongi de sonunda yanıma gelebilmişti. Ellerini belimin iki yanına yerleştirdi ve o da derin nefesler almaya başladı. "Ben kazandım" Diye konuştuğumda yine itiraz etmeye hazırlandı ama onu durduran şey çalan telefonum olmuştu.
Kot pantolonumun cebinden telefonumu çıkarttım, Jeongin arıyordu. Kaşlarım çatılırken sıradan biraz uzaklaştım. Lunaparkta çok fazla ses olduğu için uzaklaşmıştım ama Yoongi'nin beni izlediğine emindim.
Aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm. "Alo" Birkaç saniye yanıt gelmedi, ardından Jeongin'in sinirle bağıran sesini duydum. "Nerdesin sen?!"
"Jeongin?" Jeongin normal hayatında çok sakin biriydi, sesini yükselttiğini nadir anlarda duymuştum. Tuhaf olan, hiçbir sebep yokken bir anda böyle olmasıydı. "Neredesin Jimin?!"
"Yoongi ile birlikteyim, bir sorun mu var?" Arkadan birkaç hışırtı duyuldu sonra tekrar sinirli sesi kulaklarıma ulaştı. "Nerede o piç? Geberteceğim onu nerede söyle çabuk!"
İşte şimdi korkmaya başlıyorum. Yoongi ile derdi neydi tam olarak? Neler oluyordu? "Jeongin ne-" Sözümü bitirmeme izin vermeden yine bağırmaya başlamıştı. "Jimin neredesiniz!"
"Ah cidden...Lunaparka gelmiştik. Neler olduğunu söyler misin artık?" Cevap vermeden aramayı yüzüme kapatmıştı. Jeongin'in sesini ilk defa bu kadar korkutucu duymuştum, endişelenmemin en büyük nedeni buydu.
Korku dolu bir yüz ifadesi ile Yoongi'nin yanına vardım. Ona belli etmek istemiyordum ama beni görür görmez bir şey olduğunu anlamıştı. Yüzümü ondan saklamaya çalıştım, Yoongi ise bunu fark etmiş ve çenemden tutup beni kendine bakmaya zorlamıştı.
"Ne oldu?" Son derece endişeli çıkan sesi beni de kötü hissettirmişti. Hiçbir şey olmadı diyeceğim sırada Yoongi devam etti. "Anlat güzelim" O an direnmekten vazgeçip ağlamaklı çıkan sesimle anlatmaya başladım.
"Arayan Jeongin'di. Ve anlamadığım bir şekilde çok sinirliydi"
"Kavga filan mı etmiştiniz?"
Başımı iki yana salladım ve devam ettim. "Senin hakkında hoş olmayan birkaç şey söyledi sonra da nerede olduğumuzu sorup kapattı" Yoongi kaşlarını çattı, bir anda suratı ciddileşmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad idea right? ~Yoonmin
Hayran Kurgubu gece görüşürüz kötü bir fikir değil mi? bu gece görüşürüz siktir et, sorun değil ~öğretmenine aşık olmak ne kadar doğru olurdu ki? ☆☆☆ Yoonmin _____♡