15 Kasım 2019 (İstanbul'daki İlk Güz)

1 1 0
                                    

Dedem öldükten iki hafta kadar sonrasıydı. Abimin yanına gittim. Sorunlarımız vardı. İşler zordu. Ama hiçbir şey düşünmeden iyi vakit geçirmeye baktık. İyi geldik birbirimize.
Abim ilk defa beni şık bir kadın olarak gördü. "Kadın olmuşsun." dedi. Metrodaydık. Hayatımda ilk defa o zaman metroya binmiştim.
"Büyüdüm dedim."
"Daha erken." Dedi. Gülümsedim.
Karşıdan karşıya geçerken parmaklarımdan tutu hep. Evden çıkmadan önce her seferinde bir bardak su içirdi. Omuzlarım acıdığı için o taşıdı çantamı hep sokaklarda. Güzel olan her yerde fotoğrafımı çekti. Beni üniversitesine götürdü. Yıldız Teknik Davutpaşa kampüsü... Öğlen arası bir tepsi yemek alıp, benimle paylaştı. Bol bol sıkıştırdı yanaklarımı. Öptü, ısırdı.
Çok ağladım son gecemizde. Gitmeye gönlüm yoktu. Sonra yanına gittim. "Hadi mandalina koy da yiyek." Dedi. Tom ve Jerry açtık her zamanki gibi.
Ertesi sabah otogara götürdü beni. Otobüs ayrılana kadar bekledi. Üstelik derse gecikiyordu. Gitmedi.
Ama ben gittim. Ne zaman abimden ayrılsam, böyle ağır gelir.

18.44

Ağabeyimi aradım beklerken. Biraz kestirmiş, yeni uyanmış. İdmandan çıktığımı söyledim. "Ne çalıştın bugün?" diye sordu.
"İtiş."
"Aa ben de."
Biraz konuştuk sonra spor üzerine.
"Ağabey..."
"He!"
"İki hafta sonra benim okulum kapanıyor. Geleyim mi yanına?"
Tatile çıkmayı düşünüyormuş ağabeyim bayramda. Kesin olmadığını, haber vereceğini söyledi.
"Tatile çıkmazsam da ben gelebilirim çünkü sonrasında benim bir yıl kadar falan iznim olmayacak."
O da olurdu. Ağabeyimi görsem yeterdi. Gözüm İstanbul'da değildi. Ağabeyimi özlemiştim.
Kısa bir sessizlik oldu konuşmanın sonunda. Belki de ilk defa ağabeyim telefonu önce kapatan kişi olmadı.
Vedalaşıp kapattım.

Ali bir akşam ağlayıp ağlamadığımı sormuştu. "Ben ağlayamıyorum ya." dedim.
"Sen erkeksiin!" demişti. Gülmüştük.
"Aa ama sadece ağabeyimden ayrılırken ağlarım. O zamanlar çok ağlıyorum."
"Ağabeyimle vedalaşırken ben de ağlarım ya." dedi Ali.
Zaman geçti, kahve soğudu... Ben artık sadece ağabeyimden ayrılırken ağlamıyorum. Ağabeyim görse bir adam uğruna bu kadar ağladığımı, çok üzülürdü her halde. Aptal olduğumu söylerdi.
Ben ağabeyinin fotoğrafını telefonunun arkasında taşıyan, ağabeyime benzeyen bir adam uğruna ağlıyorum.

Kendimden eksiltmeye değer mi?

Sanmıyorum.

Lacivertin GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin