Konser çıkışı dördüncü katın koridorunda şarkı mırıldanarak yürüyorum. Yılsonu konserimiz verdik. Üzerimden kalkan koca yükün geride bıraktığı hafiflikle gülümsüyorum.
"Tebrik ederim." diyor arkadan bir ses. Şaşıyorum. Dönüp bakınca Eren'i görüyorum. "Teşekkür ederim."
Bunca zamandır arkamda yürümüş olduğu gerçeğiyle bir tık utanıp gülümsüyorum.
Bara gidiyoruz ardından hep birlikte. Tozutmaya yemin verdiğimiz bir gece.
Sarhoşum, sarhoşuz. Herkes yalpalıyor. Herkes birbirine sarılıyor. Gülüşüyoruz. Eğleniyoruz. "Eren'e yazsam mı?" diye soruyorum Gizem'e.
"Yaz kız!"
Eren önce gelemeyeceğini söylüyor. Arından fikir değiştirip geliyor. Gecenin çoğunu hatırlamıyorum. Yanımda oturuyor. Yüksek sesli müziğin ve alkolün de etkisinden birbirimizin kulağına yaklaşmadan konuşamıyoruz. Parmakuçlarımı teninden ayırmıyorum mümkün olduğunca. Bacağında, omzunda... Ufak dokunuşlarımın izlerini bırakıyorum.
Gecenin sonlarına doğru masa eksiliyor. Biz de yan masadaki arkadaşlarımızın yanına geçiyoruz. Birileri çakmağımı çalıyor. Çakmaksızız. Bir sigara bitmeden sigaranın kendi ateşiyle diğerini yakıyoruz. Onun dudaklarında bir sigara, benim dudaklarımda bir parlament...
Dışarı beni yolcu etmeye geliyor sonra. Duvar kenarında oturuyoruz. Boynuna doğru koyuyorum başımı. Boynunu öpüyorum. Yanağını...
"Ama daha birbirimizi tanımıyoruz ki?" diyor eli yavaşça elime dolanırken.
"Tanışırız." diye fısıldıyorum boynuna yeni bir öpücük kondururken.
Öpmediği için küsüyorum sonra kendimce.
"Öpmemi mi istiyorsun?" diye soruyor.
"Evet." diyorum hiç düşünmeden.
Bir eliyle boynumu tutup "Gel." diyor. Küçücük bir buse konduruyor daha önce hiç öpülmemiş dudaklarıma.
"Bu kadar mı?"
"Bu kadar yeter." diyor.
"Eve vardın mı?" diye mesaj atıyor sonra. Konuşmaya başlıyoruz.
10 Haziran 2024
Herkes balkona çıkıyor. Gizemlerin evindeyiz. "Gel biz de çıkalım." diyorum
önce. Balkondaki kedi içeri girmesin diye bizi balkona almıyorlar. Oturuyoruz koltukta. Eren her zamanki gibi mesafe bırakıyor aramızda. Kolundan tutup yanıma çekiyorum.
"İnsanlar var." Diyor.
"Olsun, bir şey yapmıyorum ki."
Kolunu omzuma dolayıp göğsüne yaslanıyorum. Çok hızlı nefes alıp veriyor.
Bir süre sonra çıkıyoruz evden. Bana gidiyoruz. "Hiçbir şey yapmıyorsun. Her şeyi ben yapıyorum." diye kızıyorum Eren'e. Ne kadar sarhoştuk bilmiyorum ancak hangimizin bicepsi daha büyük diye karşılaştırıp gülecek kadar aptaldık.
Eve geçtik sonra.
"Benimle mi uyumak istersin salonda mı?" diye soruyorum.
"Fark etmez " diyor Eren.
"Tamam o zaman sen yat, ben geliyorum."
Lavaboya uğrayıp yanına geçiyorum. Yorganın üzerine yatmış.
"Hadi kalk oradan." deyip yorganı kaldırıyorum. İkimiz de yatağa giriyoruz. Sarılıyoruz.
Boynundayım yine. Öpüyorum. Bu defa kaçmıyor Eren. Beklemediğim bir şekilde öpüyor. Sanki bunu bekliyormuş gibi... Dudaklarımı esir alıyor. Dilini ağzımın içinde hissediyorum. Üstüme çıkıyor. Boynumu öperek göğsüme doğru iniyor. Sonra tekrar dudaklarım...
"Eren ben böyle biri değildim." diye fısıldıyorum ciddiye almasını beklemeyerek. ancak sordu Eren.
"Nasıl?"
Cevap vermeden biraz daha öpüşüyoruz.
"Nasıl biri değildin?" diye ısrar ediyor.
O ara ne konuşuldu hatırlamıyorum. Çok kötü hisettim. Bir sigara alıp balkona çıktım. Yanıma oturdu Eren.
"Hani hiçkimseyle bir şey yaşamadım dedim ya... Ama biri vardı. Arkadaşımdı. Ben çok aşıktım. Günün birinde 'Bilge konuşmak istemiyorum.' dedi."
Sigaralarımızın bitmesine yakın daha iyi hissediyordum.
"Hadi uyuyalım." dedim. İçeri girdik.
Sarıldık yine. Eren'in eli sırtımda geziniyordu.
"Ben gerçekten güzel bi kız mıyım?"
"Nasıl yani soru mu bu? Ciddi misin? Tabii ki çok güzelsin."
Eren çok şeye şaşırdı benim hakkımda.
Benim iyi birisi olduğumu düşündüğü için beni kırmaktan korkmuş.
"Ben de aynısını düşündüm biliyor musun? Kızlara, 'Bugün Erenle konuşmayı bırakacağım.' demiştim hatta. İyi birisi olduğunu fark ettiğim için duygularımla oynamaktan korktum."
O an başka neler konuştuk hatırlamıyorum. Eren beni tekrar öpmeye başladı. Elleri belimde geziniyordu. Önce bir elini enseme koydu, arından diğerini...
"Ama senden çok iyi arkadaş olur biliyor musun? Çok iyi bir insansın." dedi durup. Üstümde duruyordu.
"Senden de." dedim.
"O zaman bundan sonra arkadaşız?"
"Arkadaşız."
Eren yatağın başlığına yaslandı.
"Ama bugünden sonra! Bu gece istediğimiz gibi."
"Tamam," dedi. "Bu gece istediğimiz gibi..."
Tekrar öpmeye başladı duraklarımı. Diliyle içime giriyor, dudaklarımı ısırıyor bunların hiçbirini incitmeyerek nazikçe yapıyordu.
"Üstünü çıkarmak ister misin?"
"Olur."
Ben onun tişörtünü sıyırdım önce.
"Sen de çıkart." dedi.
"Ben mi çıkaracağım sen çıkar?"
Önce askılımı çıkardı. Kucağındaydım. Ellerini sırtıma götürdü.
"Bu nasıl açılıyor ya?"
"Nasıl yani bilmiyor musun?" dedim inanmadığımı belirterek.
"Yok nereden bileyim." dedi. Erkekler...
Sütyeni çıkarıp bir kenara attı.
"Harbi çok büyük lan." dedi. Güldüm. Beğenmesi hoşuma gitmişti. Hiçbir zaman barışık olmadığım göğüslerim bir adamı hoş ediyordu karşımda.
Beni geri yatırıp üstüme çıktı. Dudaklarımı, boynumu öptü. Arından göğüslerime indi. Bir yandan hafifçe sıkıp diğer yandan sırayla öptü. Hafifçe dişledi acıtmadan. Ufak bir inleme kaçtı dudaklarım arasından.
"Bir şey söyleyeceğim." dedi. "Ben ilk olduğuna inanamıyorum."
"Olmadı."
"Ali'yle de hiç olmadı?"
"Olmadı, Ali arkadaşımdı."
"İstersen kanıtlayabilirim."
"Nasılmış o?"
"Beni barda öptüğün akşam kızlara 'Ben bugün ilk öpücüğümü aldım.' diye mesaj atmıştım." dedim gülerek.
Eren de güldü.
"Noldu hoşuna mı gitti?"
"Evet..." dedi Eren bir yandan hâlâ beni öperken.
Birkaç kere kaçmaya çalıştım. Ayağa kalktım gülerek.
"Yarın sınavımız vaaar."
Eren de kalktı. Beni kendine çekti. Öpmeye devam etti.
"Eren..."
"Hım?"
"Gündoğumuna bak."
Gökyüzü çok güzeldi. Biz yarı çıplaktık.
"Annem bana bir gün 'Gökyüzü delisisin.' demişti. Çok mutlu olmuştum çünkü annemin bunu bilebileceğini bilmiyordum."
Birkaç saniye daha göğe baktıktan sonra beni tekrar yatağa çekti. Gittikçe şiddetlenen bir sevişmenin ortasındaydık. Üstte oldukça Eren'in sertliğini daha çok hissediyordum. Hâlâ giyiniktik. Beni hızlıca altına aldı. Elleriyle ellerimi sabitledi. Hareket etmeye başladı.
Tedirgin oldum.
"Ben korkardım güçlü adamlardan." dedim. Eren her şeyi anlar bir şekilde baktı gözlerime. Bir daha ellerimi sıkıştırmadı. İstediğini yapmaya devam etti. Ellerim özgür olduğu müddetçe tedirgin değildim.
"İstemediğin hiçbir şey olmayacak." dedi.
Beni yatırdı. Üstüme çıktı. Sert ve hızlıydı. Ancak ben onun kadar haz hissedemiyordum. Yine de memnundum kolları arasında olmaktan. Sonra üstüne çekti beni tekrardan. Bu defa ben kucağında devam ettim. Onu tatmin etmek istedim. Boşalınca yanına geçtim. Kolunu attı omzuma. Kalktım yavaşça. Yorulmuştum. Bitsin istiyordum.
Duşa girdim sabahın beşinde. Gidip bir kahve koydum kendime. Eren uyumuştu. Bir şarkı açtım.
"Kalben-Sadece"
Ağlamak istedim bi tık. Ağlayamadım. Kahve soğudu. Ben uyuyakaldım.
Yedi buçuk gibi uyanıp Eren'i kaldırmaya gittim. Gözleri kıpkırmızıydı. Beraber çıktık evden. Kahvaltı ısmarladı sonra bana. Sigara aldı. Ardından onu okula bıraktım. Ben de neredeyse ertesi güne kadar uyudum.
Uyanık olduğum her an konuştuk yine Erenle. Sık sık nasıl olduğumu sordu. Akşam olduğunda bana dinlettiği şarkının ismini sordum ona. Zozan... Onu dinleyerek uyudum.
Uyandığım ilk an sabahki hislerimi geride bırakmaya başlamıştım. Eren çok kibardı. İncitmedi. İstemediğim bir şey yapmadı. Çok güzel şeyler söyledi bana.
"Ne yaşadınız bilmiyorum ama bu kadar güçlü güzel bir kızsın kimse için kendini yıpratma." dedi Eren.
Aslında bana ne kadar değerli olduğumu gösterdi.
Pişman olmadım. Kendimden bile. Ben gerçektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lacivertin Günlüğü
Nezařaditelné"İnsanlığımızı, ahlakımızı, dünyayı çok uzun zaman önce yok ettik. Hissediyorum. Şimdi sıra anılarımızda ve hayallerimizde. Kafamızın içini süsleyen tüm bildiklerimizde. Her geçen saniye eksiliyorlar. Çok geç olmadan yazmalısın." -Hakan Günday/ Kiny...