Derdim ki: "Bir insanı olduğu kişi için sevmeyiz, bize hissettirdikleri için severiz."
Ben Ali'yi nasıl birisi olduğunu gördükçe sevmeye başladım. Ali iyi birisi, sıcakkanlı, hoş, yakışıklı, hayata dair düşünceleri, geleceğe dair hedefleri var. Biraz kaba, fevri, bazen soğuk, ilgisiz... Ölümden dönmüş, hayatta kalmış biri. Tıpkı benim gibi...
Bugün Elif'e dedim:" Ben bence iyi hayatta kalmışım Elif. Çünkü gerçekten kendimi ölüme çok yakın hissediyordum."
Ali'nin yaşadıkları, bileğindeki yara izi... Bana benzerliği, çok yakın hissettirmişti beni ona. Ancak onun yanında küçücük hissediyorum kendimi. Nezaket yok, incelik yok... Oysaki Recep bana kendime dair var olduğunu bile bilmediğim güzellikleri göstermişti. Hayatı, yaşamayı sevdirmişti bana. Kendimi sevmemi sağlamıştı. Üstelik o zamanlar 98 kiloydum. Yani kendimi sevmek hiç de kolay bir eylem değildi. Ama bana o kadar güzel davranır, o kadar değerli hissettirirdi ki ben nasıl göründüğümü unuturdum onun yanında.
İçim dışım sevgi dolu ama bazen bu sevgiyi nereye koyacağımı bilemiyorum. Dolup taşıyorum.✨Günümüz✨
O zamanlar başlamış içimi kasıp kavuran duygu. "Hazal, sanki dünyadan öylece gelip geçiyorum ve kimse fark etmiyor. Kendimi bir yere koyamıyorum. Dünya küçücük, ben kocamanım sanki. Sığamıyorum."
Dedim sedyeye gözyaşlarım düşerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lacivertin Günlüğü
Random"İnsanlığımızı, ahlakımızı, dünyayı çok uzun zaman önce yok ettik. Hissediyorum. Şimdi sıra anılarımızda ve hayallerimizde. Kafamızın içini süsleyen tüm bildiklerimizde. Her geçen saniye eksiliyorlar. Çok geç olmadan yazmalısın." -Hakan Günday/ Kiny...