Keyifli okumalar :)
~Prensesler ağlamaz~
* * *
'Ama hiç bir canavar 12 yıl önceki simsiyah gözlü canavardan korkunç değildi'...
Δ
1 saat sonra...
Sırıl-sıklam olmuş bir şekilde kapının önündeydim.Artık 12 yıldır bu evde kalıyordum.Ama ben hayla alışamamıştım...Bu ev benim evim deyildi.Ben burada misafirdim.Tıpkı 12 yıl misafir olduğum gibi...Evet! Evet! Evet!Burası benim evim değildi.Hızlıca kapıyı açıp eve girdim.Ev karanlıktı.Korktuğum için hemen işıkları açıp odama gitdim.Ani bir karardı,evet ama burası benim evim değildi.Hiç bir zamanda olmamıştı.O yüzden koşarak dolapdan valizimi aldım.İçine 3-4 parça kiyafet koydum.1-2 tane eşya koyduktan sonra evet hazırdım.Eski evime gidiyordum...Çocukluğumun öldüyü eve doğru gidiyordum...
* * *
"Anne ya söylesene nerde!"Artık bıkmıştım.2 saattir ki annemden evin anahtarı nerde diye soruyordum.Ama bu inatçı kadın bana bir türlü anahtarın yerini söylemiyordu.
"Güzel kızım,tatlı kızım.Nerden geliyor sana bu aptalca fikirler aklına ama lütfen aklından o fikri çıkartırmısın hayatıımm!"Klassik annem.Yine beni nazik konuşarak fikrimden saptırmaya çalışıyordu ama bu sefer kararımı kesin olarak vermiştim.
"Anne veriyor musun yoksa vermiyor musun?"Artık çıldırıyordum.
"Kızım olm-"
"Beni geçtim babamı birazcık seviyorsan o anahtarın yerini söyle"Evet,artik sabrımın sonuna gelmiştim.Bir süre telefondan ses gelmedi.Sonra annem iç çekti.
"Buzdolabının üzerindeki dolapta..."
"Teşekkür ederim...Seni seviyorum anne"Deyip telefonu kapattım.Hızlıca kelebekli anahtarlığı alıp baktım.Evet o eve gitmeye hazırdım...
30 dakika sonra...
Eveet! Eski apartmanın tam önünde durmuş bizim eskiden oturduğumuz daireye bakıyordum.Bizim oturduğumuz dairenin camları pislenmiş,balkonumuzdaki çiçekler solmuştu.O acı dolu çığlıklardan sonra hangi çiçek solmazdıki...Kafamı unutmak amaçlı iki yana salladım.Apartmanın kapısını yavaşça açarak içeri geçtim.Merdivenlerden 3-cü kata adımlamaya başladım.Bir ara kendime durdurmak istesemde başarmalıydım.Korkmamalıydım...Gerçeklerle yüzleşmekten korkmamalıydım...Çünkü ben babamın küçük prensesiydim ve prensesler ağlamazdılar.
Sanki yavaş bir film çekimindeydim...Sanki kapıyı açtığımda yatağımın altındaki canavar karşıma çıkıp beni korkutacak gibi hiss ediyordum...Ama hiç bir canavar 12 yıl önceki simsiyah gözlü canavardan korkunç değildi...O canavar babamı elimden almıştı...Yalnız babamı değil çoçukluğumu da almıştı...Ben bir gecede büyüyen bir kız çocuğuydum...
Yavaşca anahtarla kapıyı açtım.İçerinin tüyler ürperdici,tuhaf aurası yüzüme vurmuştu.Elimi kapının yanındaki tuşa basıp işığı açtım.Bir anlık film şeridi gibi gözümün önünden geçti yaşananlar...İç çekip valizimi eve koydum.Kapıyı kapatıp koridordan çıkıp odama geçtim.Her yer tozlu ve örümcek ağlarıyla kaplıydı.Valizimi odaya yerleştirdim.Bu evin bir güzel temizlenmeye ihtiyacı vardı.
Direkt küçük çocuk yatağımın üstündeki örtüyü topladım.Kendimi sırtüstü yatağa attım.Sabah evi nasıl temizleyeceğim düşünürken kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Gözümü açtığmda hava hayla karanlıktı.Kalkıp mutfağa doğru gitmeye başladım. Birden kulağıma küçük bir kız çocuğunun ağlamak sesi geldi.Salona baktığımda gözümden usulca bir yaş düştü...Ben ağlıyordum...Babamın iri gövdesine sarılmış ağlıyordum...ağlıyordum.
"Ba-baba! Uyan! Ben çok acıktım.Annem nerde!" Evet,ağlayan küçük Umaydı.Birden kırmızılaşmış gözlerle bana bakmaya başladı.
"Abla,babam neden kalkmıyor?" İşte hayatımda duyduğum en ağır cümleydi bu.Sahi babam neden kalkmıyordu...Neden kıpırdamıyordu.
"Bilmiyorum ablam...Gerçekten bilmiyorum.Ama sanırım o b-birdaha gelmeyecek"Dedim yere diz çöküp hüngür-hüngür ağlayarak.
"Abla ağlama bende korkuyorum!"dedi Küçüklüyüm bana sarılarak.
"Tamam ablam ağlamıyorum."Dedim bende ona sıkı sıkı sarılarak.
"Bize söz vermişti,bizi bırakmayacağına söz vermişti."Çocuk konuşmaya başlamıştı.
"Evet söz vermişti."Diye ekledim bende Küçüklüğüme.
"Hepsi senin yüzünden oldu!"Diye bağırdı kız.
"Sen saklanmasaydın o dolapta babamı öldürmeyecektiler!"Çocuk bana çığlık-çığlığa bağırmaya başlamıştı.
"Hayır benim hiç bir suçum yok!"Diye bende bağırmaya başlamıştım.Sonra çocuk gitmeye başlamıştı.
"Hayır nereye gidiyorsun!"Kız arkasına bakmadan koşa koşa gitmişti.
"Hayır sende beni bırakma!"Diye hüngür-hüngür ağlamaya başladım Küçüklüğümün arkasından.
"Hayıırr!"
_________________________________________________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAH BENİM SOYADIM
Teen FictionKüçük,narin,özgür bir kelebektim ben.Hayatımın en güzel baharlarında hayatın bana vurduğu kalleş gardı üstelemişdim...Uçmayı çok severdim.Rahatça özgürce küçük bir kelebek olup uçmak isterdim.Hayatın tüm acımasızlığını,silsilesini unutup dünya üzer...