3. Bölüm ~ Hatanın Cezası

84 23 47
                                    

Evvet güzel okurlarım 3. Bölüme hoş geldiniz. Bu sefer uzatmadan direk başlayacağım. Oy vermeyi veyorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorum.
İyi okumalar.💜

___________________________________

... Yemekhaneye çoktan varmıştık. Yemeklerimizi yedik ve kılıç dövüşü için bahçeye çıktık. Prensesler ve prensler karşılıklı duruyorduk. O sırada dışarıya 35 yaşlarında olduğunu düşündüğüm bir adam girdi.

" Evet Prens ve Prenseslerimiz hiç uzatmadan kendimi tanıtmayı. Ben Carl Onyai. Dövüş öğretmeninizim.
Evet kendinizi tanıtmanıza gerek yok zaten hepinizi tanıyorum.
Çok fazla uzatmadan dersimize başlayalım. Gönüllü iki kişi istiyorum."

Prenslerden Rhys ve Eldon bir adım öne çıktı. Prenseslerden ise Ben ve Amy öne çıktık. Bay Carl konuşmaya başladı.

" Evet görünüşe göre ikiden fazla gönüllümüz var o zamn şöyle yapalım. Eldon ve Amy , Rhys ve İlya olsun. Sizi şöyle ortaya alalım. Gösterin mağrifetlerinizi. Baakalım kimler kazanacak. Iyi olan kazansın."

Biz yerlerimizi almıştık. İşte gücümü gösterme zamanı. Bay Carl hepimize birer kılıç verdi. Kılıçlar düşündüğüm gibi keskin değillerdi. Keşke keskin olsaydı da şu Rhys'a gününü gösterseydiniz. Her neyse biz yerlerimizi aldık. Ve Bay Carl'ın komutunu beklemeye başladık. O sırada Bay Carl konuşmaya başladı.

"Evet. Yerlerinizi aldığınıza göre başla diyince baslayacaksınız. Hepinizin hazır olduğunü görüyorum. O zaman daha fazla uzatmadan başlatalım. BAŞLA."

Ben gardımı aldım ve Rhys'ın hamle yapmasını bekledim. Tam o anda bir hamle yaptı. Tabi ki de bu hamlesine kolay bir şeklide karşılık verdim. Bu sefer bir sonraki hamleyi ben yaptım. O da benim gibi çok rahat karşılık verdi...

İkimiz de yorulmaya başlamıştık. Rhys bir hamle daha yaptı ve bu hamlesi bana çok güzel bir avantaj kazandırdı. O vücuduna ilk yarasını ben bırakacaktım. Tam da istediğim gibi oldu. Bir sonraki hamleyi ben yaptım ve tam karın boşluğuna vurdum. Bu hamleyle karnını tutarak kılıcını elinden bıraktı ve yere dizlerinin üzerine düştü. Zafer benimdi. Çok mutlu olmuştum. O sırada sordum. "Yenilgiyi kabul ediyor musun Prens Rhys?"
rens kısmına vurgu yaparak.

"EVETTT" dedi ve yere yığılıp kıvranmaya. Bu kadar canını yakacağını bilsem daha derine saplardım. Ama iş işten geçti. Benim yüzümde güller açıyordu. Onu yemiştim ama düşündüğümden daha da güçlüymüş. O anda Bay Carl " Prenses İlya kazandı." dedi ve sonra "Prenses Amy kazandı" dedi. Bizi tek tek tebrik ettikten sonra Rhys'ın yanına gitti. Rhys hala yerdeydi ve kavranması devam ediyordu. Merak adip hemen yanına gittim. Bayağı kan kaybetmişti. Bay Carl konuşmaya başladı " Prenses İlya, Prens Rhys' ı alıp revire götürün." dedi. Yüksek bir ses tonuyla. Hemen Rhys'ı yerden kaldırdım, koluna girdim ve revire doğru yürümeye başladık. Rhys hala acı içinde kıvranıyor hem de bunu nasıl yaptığımı anlamaya çalışıyordu.

Konuşmaya başladı "Benden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum. Neredeyse canımı alıyordun." dedi.
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıyordum. Ve kendimi toparlayıp konuşmaya başladım. "Özür dilerim ama abartmıyorum musun? Sadece karın boşluğuna geldi (karın boşluğuna kısmına vurgu yaparak.) Geçer birşey olmaz." dedim.

Bu sözlerimden sonra afallamıştı...
En sonunda revire geldik. O muayene edilirken ben de kapıda onu bekliyordum. Bay Carl 1 hafta boyunca onu yalnız bırakmamam konusunda baskı yaptı ve bırakırsam çok büyük bir ceza alacağımı söyledi. Sırf ceza almamak için Rhys'a 1 hafta katlanmak zorundaydım. Onu beklerken gözlerimin yavaş yavaş kapandığını hissediyordum.

KRALIYET OKULU🖤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin