otuz dört

511 68 42
                                    

mingi - yunho

mingi:
oturuyo musunuz
iletildi, 20.40
görüldü, 20.44

yunho:
evet bebeğim

mingi:
nerdesiniz

yunho:
pubdayız

mingi:
bi de iciyosun yani

yunho:
evet içmemi yasaklayan bi şey yok
bi bira içiyom

mingi:
kiz miymis kuzeni

yunho:
evet

mingi:
kac yasindaymis

yunho:
19

mingi:
yaslar da yakin

yunho:
sikicem seni de ama
ne diyon mingi

mingi:
bi sey demiyorum

yunho:
sen napıyosun

mingi:
yemek yedim annemle

yunho:
iyi
selam söyle anama
çevrimdışı

mingi:
soylerim
kacta cikicaksin
yunho
iletildi, 20.47

mingi:
2 cevapsız sesli arama

mingi:
kac gibi dagilirsiniz
ordan

mingi:
yazıyor...

yunho:
BİLMİYORUM

mingi:
kalktiktan sonra da mi gelemezsin

yunho:
heves bırakmadın bugün gelmeye
normalde planım oydu
ama gelesim yok
gelmicem

mingi:
gelsen olmqz mi

yunho:
bakarız mingi
yazma artık
çevrimdışı

mingi:
hemen cevrimdisi oluyosun sen de
aloo

yunho:
ya
aq
çünkü
insanlar içinde
oturuyorum
ve asalak mallar gibi
telefona bakıp duruyorum iki saniyede bir yazdığın için

mingi:
mersk ediyprum cunku swni

yunho:
çevrimdışı

-

"aynen işte, ben de öyle hatırlıyorum wooyoung. sen düşmüştün havuza, ben değil."

"harbiden ben mi düştüm ya?"

"evet."

san, wooyoung'un kuzeninden wooyoung'un altı yaşında havuza nasıl düştüğü hikayesini dinlerken büyük bir keyifle kahkaha atmıştı. o ara yunho derin bir nefes alıp telefonunu kapatıp ceketinin cebine attı.

"beyler, benim kalkmam lazım."

"bu kadar erken mi ya?" diye sordu büyük bir mutsuzlukla wooyoung. san ile araları düzelmişti, kuzeni de buradaydı ve eğleniyordu belli ki. buluşmanın başladığı zamandan beri asla sessizlik oluşmayan eğlenceli bir masaydı sonuçta.

"bir şey mi oldu?"

san'ın sorusuna karşılık yunho başını sağa sola salladı, moralinin bozuk olduğunu belli etmemekte çok iyiydi neyse ki.

absence, yungi ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin