otuz sekiz

458 65 21
                                    

yunho artık sınıfta oturmaktan sıkılmış ve aynı zamanda az da olsa gerilmişti dövülme riskine karşı, yine de dışına hiçbir şey yansıtmayıp kafasında bir çözüm yolu bulmuştu ve uygulamak için öğretmenler odasının olduğu zemin kata inip kapıdan içeri doğru baktı.

onun bu durumunu anlayacak tek kişi beden eğitimi öğretmeni bay kim'di, içeride onu görmesiyle bir anda gözleri açıldı.

"hocam, hocam bir bakar mısınız!"

bay kim umursamaz tavırları ve sürekli sarhoşmuş gibi bir yüz ifadesine sahip bir öğretmendi, yunho'nun yanına ilerledi elleri cebinde bir şekilde.

"ne oldu?"

"ne zaman okuldan çıkacaksınız hocam?"

"hazırlanıyorum şimdi, çıkacağım. neden?"

"ya hocam, beni arabanıza buyur edebilir misiniz?"

"gel tabii oğlum, nereye gideceksin?"

"ya kapıyı aşıp bir on metre gitsem yeter."

bay kim anlamaz gözlerle ona baktı.

"hocam beni meslek lisesinden on kişi dövmeye gelmişler, çıkamıyorum okuldan şu an da," yunho'nun konuşmasını bölen şey öğretmeninin bir anda kahkaha atmaya başlaması olmuştu. "arabanızda saklanmam için izin verirseniz eğer bugün hayatımı kurtarabilirsiniz."

bay kim ise gülmeye devam ederek kapıya doğru ilerlemeye başladı, yunho ise onun kabul ettiğini anlamış ve arkasından koşmuştu.

"neden döveceklermiş seni?"

"hocam maçta biri mingi'yi düşürmüştü ya, hatırlıyor musunuz?"

"evet, hatırlıyorum."

"işte maç bitince ben onu evire çevire dövdüm hocam, şimdi de arkadaşlarını toplamış."

"oğlum sen manyak mısın? ben onların takım hocasıyla bile konuşmadım bir terslik çıkarır diye."

dışarı çıktıklarında yunho kapüşonunu başına geçirmiş, büyük bir dikkatle hocasının yanından okul içindeki otoparka yürüyordu.

"hocam ben çok seviyorum mingi'yi, ondan. dellendim işte."

"delikanlı adamsın, seviyorum seni."

"eyvallah hocam."

arabanın kilidinin açılmasının ardından yunho arka kapıdan içeri binip kapıyı kapattı ve resmen bir cenin pozisyonuna bürünüp eğildi, arabanın çalışmasıyla içindeki stres dalgası büyürken şu anki vaziyetinin absürtlüğüne kahkaha atmak istiyordu.

araba hareket etmişti, bay kim okul çıkışına doğru sürerken yunho belli olmamaya çalışmaya dikkat ediyordu bir yandan fakat merakına da engel olamıyordu. şu an bay kim'in suratını görse okulun önünde olan bitenlere nasıl bir garipsemeyle baktığını görecekti.

"hiç de uğraşasım yok ya..." diye mırıldandığını duydu öğretmeninin, bunu duymasıyla ise kaşları çatıldı yunho'nun ve yavaşça cama doğru uzattı başını.

"ha siktir." diye mırıldandı.

çünkü okul çıkışına mingi'nin ne ara gelip ne ara bu kavgaya dahil olduğunu anlaması cidden güçlü.

"hocam, durun! durun, ben ineyim." yunho'nun ani çıkışıyla bay kim aniden frene basmıştı. "mingi senin ananı avradını..." diye sessizce mırıldanarak bin bir zorlanma içinde olduğu yerden oturur pozisyona geçip kapıyı açtı.

"çok teşekkürler hocam, görüşürüz!" der demez kapıyı hızlıca kapatıp kavganın içine koşmaya başladı.

cidden on kişi vardı bu grup, hiçbirini azıcık dahi tanımıyordu ve tanıdık olup kavgaya giren kişi sayısı da azdı. görebildiği kadarıyla sadece san, wooyoung ve mingi kavgaya dahil olmuştu. mingi ise kendisini düşüren kişiye odaklanmış, onun yakasını tutmuş şekilde yüzünde büyük bir nefretle yumruk atmaya çalışırken arkasından biri onun belinden tutup geri çekmeye çalışıyordu.

absence, yungi ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin