6) ACIMASIZ

49 5 2
                                    

"hatanın bedeli bu kadar ağır olduğunu bilemezdim..."

Uyandığım da hala yerdeydim. Etrafta böcek görünce direk kalkıp bağırmaya başladım, kapıya yumruklar atıp yardım istiyordum.

Fakat kimse gelmedi, korkudan ne yapacağımı bile bilmiyordum,
Açlıktan güçsüz düşmüştüm, aşırı soğuktu burası. Bir köşeye oturarak bacaklarımı kendime çekip kollarımı bedenime sarmıştım ve başımı da koluma koymuştum.

Bir saat sonra kapı açıldığında, gelen kişiye baktım.

Allahın belasi Urastı. Hemen ayağa kalkıp üstüne atladım, onu hırpalayıp durdum, ama benim vuruşlarım onda sinek ısırığı gibi geliyordu.

Kollarımı tutup bana " kes şunu" diye bağırdı. Daha çok ağlamaya başladım.
Bir anda Cansunun sesi gelmeye başladı.
Bağırıp duruyordu.

"Emir bırak öldürürüm seni" diye bağırıp duruyordu.

Zaten basım ağrıyordu, bide Cansunun bağırmasıyla daha çok ağrımaya başladı.
O bağırdıkça yüzümü buruşturuyordum.

Uras'ın beni izlediğini görünce, ona sinirle çemkirdim.

"Burdan gitmek istiyorum rahat bırak beni! Ben yapmadım diyorum niye anlamıyorsun."

Bu sefer o suratını buruşturdu.
Ve beni takmadan.

"Şu bağırmana son ver, berbat bir sesin var" dedi.

Bense şaşkınca onu izliyordum.
Benim sesime berbat demişti.
Sinirlenip daha çok bağırdım.

"Uyuz, aptal, muşmula surat, embesil sen kimsin de benim sesime berbat dersin he!!"

Daha çok kulağını tıktı ve bana bağırarak

"Kes şu lanet olası sesini!"

Sinirden tırnaklarımı avuçlarıma batırıyordum.

Emir denen çocuk. " Abi allah rızası için sal şunları ben daha fazla dayanamıyorum" dedi.

Öyleyse daha çok bağırmam gerekti.
Cansuyla göz göze gelince sırıttık ve daha çok bağırmaya başladık.

Uras ve Emir daha fazla dayanamayıp çıktılar ve kapıyı kilitledir.

"Of yaa bağırma da bir işe yaramadı."

Cansu böcek görünce tekrar bağırınca bende bağırmaya başladım.

Yerlere bakarak bağırıp duruyorduk.
Sonra kapı açılınca tekrar içeri Uras ve Emir girdi.

Kollarımızı tutup bizi yukarı kata sürükleyerek çıkarmaya başladılar.

Tam salonun ortasında iki sandalyeye bağladılar.

İtip durduk bağırdık ama kulakları kulaklık takmışlardı. Lanet olsun ölüp gidecektik.

Eve eğer ölmeden dönersem annemle babama iki çift sözüm vardı, ne aramışlardı, ne sormuşlardı üvey evlat mıydım ben?

Ağzımıza bandı yapıştırıp, kulaklıklarını çıkardılar.

Daha sonra Uras bıçak çıkarıp bana doğrulttu.

Benimle kaybolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin