3-✮

52 8 1
                                    

Han jisung-Böyle işte sonra geldi daldı.

Olanların hepsini Chan hyung a anlatmıştım, şimdi ise suratıma mal mal bakıyodu. Niye herkes NPC gibi davranıyor bu sıralar. Sonra birden konuşmaya başladı.

C. Bang chan-O kız... Ne tür bi mesaj atmışki minho ya?

Bunu bende merak ediyorum işte.

Han jisung-Bilmiyorum ama hiçte iyi niyetli bir mesaj değil onu biliyorum.

Kafasını salladı Chan hyung. Düşünüyorum da... Acaba o kız şuan nerede, yani illaki okulda bi yerdedir ama nerede?

Han jisung-Şuan kız nerede biliyomusun Chan hyung?

Chan hyung dalmış olduğu yerden başını kaldırıp bana baktı, bence bu bişeyler biliyordu yada öğrenmişti. Kafasını sağ sola salladı.

C. Bang chan-Benim gitmem gerek.

Aniden ayağı kalkıp çıktı revirden, çok tuhaf davranıyordu yada karakteride böyle olabilir pek tanıdığım biri değil sonuçta. Onun kapıyı kapamasıyla yatağa uzandım, tavanı seyrediyorsun.

Acaba bu dertler ne zaman son bulucak, tabikide öldüğüm zaman. Ama nasıl ölebilir ki insan aniden. Çatıdan mı atlasam, yoksa kendimi mi assam, yada ilaç içip zehirlesem mi kendimi... Gereksiz düşünceler tam da gereksiz bir insana laik.

Zil çalmıştı koridorlar seslerle yankılanıyordu daha 3. Derse girmemiştik 2. Tennefüstü. Birden kapı açıldı odağımı oraya verdim, kapıdan giren kişi ile ödüm bokuma karıştı desem yeridir. Minho girmişti içeriye kapıyı arkasından kapamıştı. Bana döndü birşey desem mi diye tereddüt ettim ve hayır hayatımı riske atamam o yüzden susma hakkımı kullanıyorum. Yanıma gelmeye başladı yine dövmezdi dimi? Chan hyung un oturduğu sandalyeye oturdu. Bi beni süzdü eserini gururla bakan sanatçılar gibi.

Lee minho-İyi vurmuşum ama kabul et.

Ne?! Mal mı lan bu ölebilirdim belki ben canım narin belki ve gelmiş bana beni nasıl dövdüğü yle övünüyo, aptal piç.

Han jisung-Sen nasıl bi pisliksin?!

Yüzündeki gurur, sırıtış herşey gitti onların yerine soğuk ölümcül bir yüz ifadesi aldı. Şuan cidden korkuyordum. Ellerini çeneme yerleştirdi.

Lee minho-O çeneni bir gün ellerimle kopartıcam.

Çenemi itip elini çekti. Elini bu sefer cebine götürdü jilet gibi birşey çıkarttı, bu sefer iş cidden ileriye gidiyordu kesin o kız çok büyük birşey dedi yoksa minho bu kadar ciddileşmez. Ayağa kalkıp bana doğru uzandı, elindeki jileti yüzümde gezdirmeye başladı arada çizikler atıyordu şuan çok korkuyordum, gözlerim dolmuştu, kalp atışalarım hızlandı, ellerim titremeye başlamıştı.

Lee minho-çıkışta beni bul yoksa ben seni bulursam...

Jileti gözüme doğru getirdi.

Lee minho-Bu güzel gözlerini eline veririm.

Gözyaşlarım almaya başlamıştı. Çok kötü birşey olmuştu ve benle alakası bile olmadan zarargörücektim. Jileti cebine atıp kapıya yöneldi, yan yan bana bakıp.

Lee minho-Bi alt sokağın sonunda olucam.

Kapıdan geçip gitti. Sonunda düzgünce nefes alıp ağlayabildim, kendimi geriye atıp uzandım yüzümü ellerimle kapattım ne halt yemiş olabilirim ki?!

.

Son dersti ve birazdan zil çalıcaktı, minho'nun yanına gidicektim. Acaba napıcaktı bana, sorular mı sorucaktı yada dövücekmiydi herşeyi yabilirdi.

Ve zil çaldı şuan hava hem mevsimden hemde saatten dolayı karanlıktı, hiç güvenli değildi etraf. Çantamı toparladım ilk okulda etrafa bakındım... Yok çoktan gitmişti off bide ona gitmesi var.

O sokağa gelmiştim ama kimse yoktu trollemişti beni aklınca. Tabi arkadan iki çift elle ara sokağa çekilmeseydim bunu hala düşünüyor olabilirdim, birden kafama bir darbe aldım sonra gerisi geldi asla bitmiyordu biten tek şey bendim ben.

Lee minho-Arkamdan annesiz piç demek fahişe demek kolay ha Han jisun?!

Ben bunları aklımın ucundan bile geçirmemiştim ama her tarafıma aldığım çok sert darbeler kendimi ne sözlü ne de fiziksel alamda savunmamı sağlıyordu. Ama artık hissizleşmeye başlamıştım bile, etraf karanlıktı gözükmüyordu hiçbirşey.
Sadece kahkaha sesleri, kafamda söylenip duruyordu kahkahalar ...

Çok yorgunum yazmakta zorlanıhorun
Buda biraz kısa oldu ama iyi daha neler neler yapcam ben

Gözünde yağmuru gördüm  / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin