5-✮

44 9 3
                                    

Hastahane ye girdik babam kolumdan çekiştire çekiştire danışmaya götürdü. Kadın bize baktı.

Kadın-Evet niçin gelmiştiniz?

Babam bana bakıp

Lee jinsan-İsmini söyle çocuğun.

Of çektim

Lee minho-Han jisung, Han jisung için geldik.

Kadın-hemen bakıyorum... 138. Oda 5. Kat.

Lee jinsan-Teşekkürler.

Babam yine kolumdan çekiştirmeye başladı. Asansörün gelmemesini bekledik.

Lee jinsan-Adam akıllı konuşucaksın çocukla.

Kafamı salladım.

Lee jinsan-ben bi geçmiş olsun diyip çıkıcam bide okulda işlerim var sen eve kendin gelirsin.

Lee minho-Tamam

Asansör gelmişti, bindik bizimle beraber birkaç kişide bindi. Babam 5. Katın düğmesine bastı. Yanımda bir adam duruyordu sınırlı gözüküyordu. Tipini sikm tipinde de hayır yok bunun. Yamuk.

Asansör durdu 5. Kata gelmiştik. Adamda bizimle beraber indi ve bizim gideceğimiz yöne doğru gitmeye başladı. Lan bu yamuk herif jisung'a mı gidiyo.

Lee jinsan-Nerde bu 138. Oda.

Adam birden bize döndü.

? -Sizdemi 138. Odaya gidiyorsunuz?

Aha bu herif cidden jisung a gidiyodu. Lan abisi falan mı acaba şimdi beni döver falan biraz temkinli olmak lazım.

Lee jinsan-Evet sizde mi?

? -Evet. Oda şurda gelin.

Bizi bi odanın önüne getirdi. Oda numarasına bakıp içeri girdi.

? -Gelin.

Jisung

Yarım saattir bulunduğum odayı inceliyordum. Yeni yoğun bakımdan çıkmıştım heryerim acıyordu. Bu inceleme tabiki kapının açılmasıyla sona erdi. Kapıya baktığımda o herifi gördüm, al işte yine buldu beni.

Han yunjin-Vay jisung sana geliyordum da başka ziyaretçilerin de varmış.

Bunu deyince abimin arkasındaki 2 bedene baktım. Lan bu bay Lee ve oğlu minho değil mi. Niye burdalar lan bunlar.

Lee jinsan-Merhaba jisung.

Han jisung-Merhaba bay Lee.

Minho'ya baktım abime dik dik bakıyordu. Abim de benim bedenime, yapma artık ya başkalarının yanında yapma artık yeter. Birden yüzüme bakıp.

Han yunjin-Ee jisung, tanıştırmaya tenezzül eder misin acaba?

Tanıştırmıcam ulan, ben seni tanımıyorum siktir git.

Han jisung-Bay Lee tarih öğretmenim ve oğlu minho aynı sınıftayız. Bay Lee, abim Yunjin.

Bay Lee ayağı kalkıp abimle el sıkıştı. Ben olsam el sıkışmazdım.

Lee jinsan-Biz isterseniz bi çıkalım çocukların arasında bi olay oldu onlar konuşsun hem sizinle tanışmış oluruz.

Han yunjin-Tabi tabi çıkalım biz.

Lee jinsan-Geçmiş olsun jisung.

Han jisung-Teşekkürler bay Lee.

Bay Lee ve abim kapıya yöneldiler. Abim bana kısa bir bakış attı. Şimdi gelelim asıl meseleye. Yanımda minho oturmuş beni izliyordu. Bende bi ona bi etrafa bakıyordum.

Lee minho-Açıkla.

Han jisung-Neyi?

Hala bana bakıyordu benden çok fazla şey söylememi, bir teoriyi çürütme mi istiyormuş gibi bakıyordu.

Lee minho-Mesajları.

Han jisung-Bak ne yazıldıysa, hiçbirini ben yazmadım yada demedim tamam mı.

Lee minho-İnsan başka birine durup dururken iftira atmaz.

Han jisung-İftira atılan kişi ben isem durup dururken iftira atılır.

Susmuştu çünkü doğru söylüyordum bunu inkar edemezdi.

Lee minho-Cidden dedin mi demedın mi?

Lan yok diyorum yav yok bi anlatamadım.

Han jisung-Hayır. Hem bunu söylediğime dair elinde kanıt varmıydı senin. O kadar dayak yedim boşu boşuna olamaz bir nedeni olmalı.

Yüzüne bir sırıtış yayıldı. Sorunun cevabını biliyordum sadece sorayım dedim belki gerçekten kanıtı vardır.

Lee minho-O dövme kısmı yoktu başta. Sadece hesap sorcaktım senden ama birileri gaza getirdi.

Ağzım açık kalmıtı. Her canı istediğinde beni dövüyordu aslında şaşırmamak lazım. Önüme döndüm çok yorgundum bununla da konuşmak istemiyordum açıkçası.

Lee minho-Bu arada.

Kafamı ona çevirdim dinliyordum.

Lee minho-Abindi sanırım sana niye öyle bakıyordu.

Aha şimdi ne dicem "Ay aşko benim abim sapık şimdide canı beni çekmiş ondan bakıyodur. " mu diyeyim.

Han jisung-Bilmem farketmedim, sana öyle gelmiştir.

Lee minho-Peki.

Tekrar önüme döndüm artık özür dilesin siktir olup gitsin istiyordum. Abimin de hastahanede birşey yapamıyacağını bildiğim için sorun yoktu. Kapı birden açıldı içeri abim girdi.

Han yunjin-Evet çocuklar konuştunuz mu?

Lee minho-Evet.

Han yunjin-Minhocum baban gitti sen de git istersen zaten benim jisungla konuşacaklarım var.

Yo yo burda yapamaz, hiçbirşey yapamaz dimi. Yapar hem de çok kötü yapar. Minho gitme Minho gitmesin. Minho'ya baktım oda bana baktı ona yalvarırcasına baktım. Minho anlatmak istediğimi anlamış gibiydi.

Lee minho-Yok benim jisung'a borcum var ben bugün jisung'la kalıcam, siz gidebilirsiniz.

Abimin yüzündeki itici sırıtış gitmişti, onun yerine kızgın ve bozulmuş bi yüz ifadesi aldı.

Han yunjin-Yok minhocum ben kalırım sen git.

Lee minho-Hayır kalıcam siz gidin.

Abim sinirlenmeye başlamıştı, minho'da farksız değildi. Müdahale etmem gerekiyordu yoksa tartışma çıkabilirdi.

Han jisung-Abi Minho kalsın hem arkadaşım sohbet ederiz falan tamam mı sen yorulma hem eve git.

Iy bunları bu herife söylemek o kadar rahatsız edici ki anlatamam.

Han yunjin-Sen bilirsin.

Yanıma doğru geldi bana sarıldı, vay aq ilk. Ama amacı bu değildi. Ellerinden birini belime diğeri kalçama koymuştu acayip rahatsız ediciydi şuan. Kulağıma fısıldadı.

Han yunjin-Her türlü, her yerde, her an.

Sonra geri çekilip kapıya yöneldi. Minho'ya çok kötü bir bakış attı ve kapıyı çarpıp gitti.

Lennn bu sefer diğerlerine göre bi tık daha uzun oldu ama güzel oldu.
Bu jisung'un abisi çok piç sevmedim.

Okurken oy vermeyi yorum yazmayı unutmayınnn

Gözünde yağmuru gördüm  / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin