6-✮

53 6 4
                                    

Minho yanımdaki koltuğa yerleşti. Bana bakıyordu, dönük bir yüz ifadesi ile bakıyordu. Şuan gece olmuştu bile uykum vardı. Birşey söyleyeceklerim bile yarın söyler umarım.

Lee minho-Abin çok tuhaf.

Böyle birşey demesini beklemiyordum. Yoksa abimin bana karşı tavırları dışarıdan çok mu belliydi, kim bilir minho hakkımda ne düşünüyor.

Han jisung-Nasıl?

Lee minho-Bilmem sana karşı tavırları, bana göre tabii, rahatsız edici.

Boş boş bakıyordum. İnsanlar bundan rahatsız oluyordu. Gözümdeki dalgınlık hüzüne dönüşmeye başlamıştı. Önüme döndüm.

Lee minho-Yanlış birşeymi dedim???

Endişeyle sordu. Kafamı hayır anlamında salladım. Ama yüzümdeki hüzün, kendimden iğreniyormuş gibi olan ifadem herşeyi ortaya çıkarıyordu.

Minho oturduğu koltuktan kalkıp yatağıma oturdu. Hayır bu adam bana acıyordu, bana acıyacak olan en son kişi bile bana acıyordu.

Lee minho-Bana bakar mısın?

Bakmamakta ısrarcıydım. Bunları şuan onunla konuşmak istemiyordum, konuşmayacaktımda.

Han jisung-Birşeyim yok.

Söylediğime ben bile inanmamıştım şuan. Ellerini yanaklarıma koyup ona bakmamı sağladı.

Lee minho-Birşeyin var ve bu abinle ilgili, bunu anlayabiliyorum.

Sinirli bi şekilde söylemişti bunları. Birşeyim yok işte ya ne uzatıyosun.

Han jisung-Birşeyim yok diyorum minho!

Sinirle söyledim o ise bana yaklaşıp gözlerime odaklandı, bende onun gözlerine.

Lee minho-Gözlerindeki yağmuru görüyorum jisung...

Donup kalmıştım, ne diyeceğimi bilmiyordum. İçimdeki kırgınlık dışa vurmaya başlamıştı ilk defa birisi duygularımı öğrenmek, içimi dökmem için böyle uğraşmıştı...

Ama cidden anlatmak istemiyordum ve şuanki durum çok garip geliyordu, çok fazla duygu yaşanıyordu içimde:yaşanan herşeyden dolayı hüzün, insanların gözünde bıraktığım izlenim yüzünden kendimden iğrenme, karşında sürekli beni zorbalayıp bir anda dertlerimi ona anlatmamı isteyen biri yüzünden öfke, sabahtan beri doğru dürüst birşey yememem ve günün yorgunluğu. Nefesim daralmaya başlamıştı güçsüz düşmüş bünyem dahada güçsüzleşmişti.

Göz yaşlarımı tutamadım

Han jisung-Uyumak istiyorum.

Annesine yakınan küçük ağlayan bir çocuk gibiydim.

Lee minho-Tamam, tamam ama yarın konuşmamız gerekenler olucak.

Yanaklarımdaki ellerini çekti ve tekrar koltuğuna sindi, anlaşılan o da yorgundu ve uyumak istiyordu.

Yatağıma yayıldım sonra tekrar bacaklarımı ve kollarımı kendime çekerek sırtımı minho ya doğru verdim. Hemen uykuya daldım.

.

Minho

Sabah olmuştu. Jisung hala uyuyordu. Babama hastanede kalıcağımı söylemiştim çok şaşırmıştı, niye şaşırıyon dayım. Uyandığımda direkt telefona baktım, saat 8 olmuştu erkendi daha. Bugün pazardı okul yoktu.

(Zaman algınızıda siktm oh ne güzel)

Çok fazla mesaj gelmişti, ama yazanlardan tek biri dikkatimi çekmişti "shin senji" bu kız yazmaya nasıl hala yüz buluyordu. Aa doğru ona keseceğim bi hesap var hala. Hemen girdim mesajlara.

4+ okunmamış mesaj*

Minho
Duyduğuma göre jisung malını
hastahanelik etmişsin
İyi yapmışsın
Ağlıyodur şimdi o salak
Bu arada
Yılbaşında boş musun?
Belki bi kahve falan içeriz.

Seninle bi hesabımız var
Yalanların ortaya çıktı
Ve yılbaşında boş değilim git başkasına yürü

Mesajı atıp senji nin mesajlarını sessize aldım ve diğerlerin mesajlarını okumaya başladım. Bir yandan da jisung'a bakıyordum uyanır belki diye.

.

Saat 10 olmuştu hemşireler kontrol amaçlı jisung'a gelmişlerdi jisung'ta uyanmıştı bu sırada. Yeni uyanınca çok tatlı gözüküyordu evet tatlı gözüküyordu... Kendime geldim cidden saçma sapan ne düşünüyorum ya.

Hemşire-Tamam herşey yolunda ama bu günde misafir edeceğiz sizi.

Jisung-Hm hm. Peki saadece bir gün daha dimi.

Hemşire-Evet saadece bir gün, tabii extra birşey olmazsa.

Hemen sohbete atlayıp.

Lee minho-Tabikide birşey olmaz kapı gibi ben varım burda.

Hemşire ve jisung gülmeye başladı. Kardeş gülmesenize.

Hemşire-Neyse ben çıkayım, sizde sevgilinizi iyi koruyun güçlü beyfendi.

Hemşire çıkarken ikimizde şokta kalmış şekilde kapıya bakıyorduk. Lan karı bizi sevgili sandı. Bi kere yakışmıyoruz ne alaka, yada yakışıtormuyuz. Amaan yanlış anlaşılma işte neyse.
Jisung'a baktım hala donup kalmıştı ona baktığımı görünce kendine geldi.

Lee minho-E ben bi cafeye iniyim acıkmaya başladım, sen birşey ister misin?

Han jisun-Yok teşekkür ederim.

Lee minho-Tamam ben bi yarım saate gelirim birşey olursa ara.

Han jisung-Tamam.

Odadan çıkıp cafeye doğru yöneldim. Yiyeceğim şeyleri alıp bir masaya yerleştim. Tekrar mesajlara girdim.

3 okunmamış mesaj*

Shin senji
Minho ne saçmalıyorsun
Yalan falan söylemiyorum
Lütfen cidden yalan söylemiyorum

Mesajlar boştu aynı onun gibi yemeğimi bitirmeye koyuldum.

.

Jisung

Minho gitmişti. Hemşirenin söylediği şey, cidden sevgiliye mi benziyorduk? Yok be yakışmıyoruz bile. Ytağıma yaslanıp gökyüzünü izlemeye başladım. Birden kapı açıldı, Minho geldi büyük ihtimal. Yada abim...

Han yunji-Özledin mi beni abicim?

Gelme siktir git burdan. Ya sen öl yada ben ama yeterki aynı ortamda bulunmayalım siktir git.

Han jisung-Git burdan!

Han yunji-Beni zor durumda bıraktın bi özür borçlusun.

Bana yaklaşıp bacaklarıma dokunmaya başladı. İğreniyordum hem bu adamdan hem kendimden.

Han jisung-Bağırırım bak siktir git artık! Senden nefret ediyorum iğrenç herif git!

Çok fazla yaklaşmıştı. Çok sinirlendi söylediklerime.

Han yunjin-Seni şuan sikmezsem benim adımda Yunjin değil.

Şimdi bitmiştim şuanki durum çok kötüydü. Birden kollarımı birleştirdi. Üstümdeki battaniyeyi yere attı, hayır cidden yapmaz dimi yapmamalı, ama yapıcak biliyorum onu yapar yapmıştıda.

Off bu herifi siktim öldü.
Çok kötü hastayım yav kustum kusucam neysem oy vermeyi unutmayınnn

Gözünde yağmuru gördüm  / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin