"San bu harika." İnanamıyordum. The Complex kasabadan yirmi dakika uzaktaki bi mekândı ve genellikle büyük isimlere ev sahipliği yapardı. Bilet alabilecek kadar planlı olduğum anlarda orada çalan birkaç grubu dinlemiştim."
"Sanırım hâlâ şoktayım. O kadar çok çalışmamız gerek ki. Yalnızca iki hafta var! Umarım batırmayız."
"Batırmayacaksınız."
"Eğer sen de orda olursan ben batırmam."
Bir iç çektim. "Gelmeyi çok isterdim ama biletler günler evvel bitti."Çok kötüydü. San'ı o kadar büyük bir sahnede izlemeyi çok isterdim. Neden Mingi'nin bana da bir bilet almasını istememiştim ki? Sanırım o ara para biriktiriyordum.
"Wooyoung. Geleceksin. Sen grupla birliktesin. Seni içeri sokabilirim" Söylediklerini sindirmem birkaç dakikamı aldı. "Bir daha söyle."
"Seni içeri sokabilirim."
"Hayır, ilk kısmı. İlk kısmı yeniden söyle."
San şaşırmış görünüyordu. " Grupla birliktesin..."
Mutlulukla bir iç çekerek kendimi yastığımın üzerine bıraktım. "Bunun kulağa ne kadar havalı geldiği hakkında bir fikrin var mı?" Kendi zavallılığıma gülüyordum. San da gülmüştü."Anlıyorum. Zaten müzikle ilgilenmeye başlamamın nedenlerinden biri de kızlara, Ben bir grupta çalıyorum diyebilmekti."
"Lütfen bunu hatırlatma.""İşte şimdi benim hayranım oldun Woo. Benim tek hayranım. Bu da bedava kulis giriş hakkı demek." Gülümsedim. "Sana hiç seni sevdiğimi söylemiş miydim?"
Yeniden güldü. "Seni tanımasam benimle sadece bir grupta çaldığım için ilgilendiğini düşünürdüm."
"Resmi hayranın olduğuma göre, bu seninle yatmam gerektiği anlamına gelmiyor mu?" Bunu masum bir espri olarak söylemiş olmama rağmen
San telefonun diğer ucunda birden sustu. "San?" dedim panikleyerek. "Hatta mısın?"Sonunda yeniden konuştu. "Cidden Woo. Böylesi bir görüntüyü konuşmanın bi yerinde böylece aklıma yerleştirmemelisin. Şimdi bundan başka bir şey düşünemiyorum"
Kıkırdadım. "Siz minik rockçılar ne kadar tek boyutlusunuz..."
"Korkarım haklısın. Elimden geldiğince öyle olmamaya uğraşıyorum." Kısa bir an için San ile birlikte olma düşüncesinin keyfini çıkardığımda bile nefesim kesildi. Tabii ki hâlâ korkuyordum ama dün geceyi ve onunla bunları yapmanın nasıl hissettirdiğini düşündüğümde tüylerim diken diken oldu.Bir anda kendi kendime ne kadar tahrik olduğuma şaşırarak nefes nefese konuşmaya başladım.
"Bu, işleri ağırdan almanın iyi bir fikir olduğuna emin misin?" Sessizlik. "Cidden Woo, beni öldürmeye mi çalışıyorsun?"
"Üzgünüm."
"Sorun değil. İyi bir fikir olduğunu düşünüyorum. Sadece bu süreci atlatmak biraz zor olacak, o kadar." Bir süre daha sessiz kaldıktan sonra yeniden konuşmaya başladı: "Olay aslında sensin Wooyoung. Sen çok özelsin. Biz çok özeliz. Ve ben işleri aceleye getirmel istemiyorum. Bir sürü zamanımız olacak..." Biraz daha sustu. "...Aslında aşırı duygusa biri gibi görünmek istemiyorum ama bana sanki sonsuza kadar vaktimiz varmış gibi geliyor. Sanki sonsuza kadar birlikte olacakmışız gibi." İşte şimdi cidden, tam anlamıyla, gerçekten gıilümsememe engel olamıyordum. "...Sen de böyle mi hissediyorsun?"Yine tedirgin bir an yaşanıyordu. Az önce söylediklerini ve bunun ne anlama geldiğini düşündüm. Sonsuza dek. Yani en azından bir ömür. Biriyle bu kadar uzun süre birlikte olmak ürkütücüydü. Yine de bir daha asla San gibi birini bulamayacağımı biliyordum.
O benim eşimdi. Dışarıdan bakanlar alayla bunun bir çocukluk aşkı olduğunu düşünebilirlerdi ama ben öyle olmadığını biliyordum. Sanırım korkmamın sebebi de buydu. İnsan ruh ikiziyle on yedi yaşında karşılaşmazdı ki. Hatta birkaç hafta önceye kadar ruh ikizi kavramına bile inanmıyordum. Ama içten içe yaşadığımız bu şeyin doğru olduğunu biliyordum. San'ı uzun süre beklettikten sonra dikkatli seçilmiş kelimelerimle cevapladım. "Ben de senin gibi hissediyorum."
"Gerçekten mi? Çünkü seni bunaltmak istemem. Gerçekten böyle mi hissediyorsun? Ben kendim bile biraz bunaldım."
"Ben de biraz korkuyorum ama melodram atik bir ergen gibi görüneceğimi bile bile hayatımın geri kalanını mutlulukla şenle geçirebileceğimi söyleyebilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trigger | woosan
FanfictionYalnızca bize ait bir büyü düşün. Toprağa düşen yıldırım kadar nadir... Ama bir araya gelip aşık olduğumuzda... işte o zaman bir daha karşılaşmamak üzere ayrılmamız gerekecek sevgilim.