Mingi sinirlerine hâkim olmak için kendini tüm gücüyle zorluyordu. Kendini hasta hissediyordu, fiziksel olarak hasta. Ve tüm bunların gerçek olamayacağı hissinden bir türlü kurtulamıyordu. Bu gerçekleşmiyordu, gerçekleşemezdi. Gerçekleşmesine izin verilmemeliydi.
Güncel haberleri dehşetle okudu. Eli bilgisayarının faresinde, beş saniyede bir basarak sayfayı güncelliyordu. İş şimdiden çok büyümüştü. Şimdiye kadar binlerinin ölmüş olduğunu zannediyordu; sellerde birileri hep ölürdü zaten. Keşke Dr. Lee bir şeyler yapmış olsaydı. O da aynı şekilde bilgisayarının başında, yanında oturuyordu. Fakat pek stresli bir hâli yoktu. Hatta neredeyse rahat sayılırdı. Yüzünde o hasta sadist gülümsemeyle arkasına yaslanmış oturuyordu.
"Her şey başlıyor"dedi huzursuz sessizliği bozarak.
Mingi konuşursa söyleyeceklerinden korkarak dilini ısırdı ve başını sallamakla yetindi.
"Ne etkileyici, değil mi?" dedi Mingi'nin ruh halinden habersiz.
"Eminim eğitimlerde böylesine bir bağlantı göreceğini hayal bile etmemişsindir. Teoriyi bilebilir, hipotezleri oluşturabilirsin ama bunu gerçek hayatta görmek bambaşka bir şeydir."
Sessizlik devam ediyordu.
"...Ve bu durum o kadar ilgi çekici ki. Biliyor musun bence bedenleri birbirlerine adapte olmuş olabilir. Buna inanabiliyor musun? Daha önce hiç böyle bir şeyi izleme fırsatım olmamıştı; yani başlangıç aşamasından adım adım gelişim sürecini. Bu eşleşme olağanüstü. Eğitim ders notlarının birçoğunu baştan yazmak zorunda kalacağız. Hâlâ öğrenilecek o kadar çok şey var ki..."Mingi daha fazla dayanamayacaktı. Onu bir dakika daha dinlemek zorunda kalacak olursa bilgisayarı o ukala kafasına geçirecekti.
"Siyeon bu YANLIŞ."
Siyeon'un gülümsemesi yokoldu. "Ne dedin sen?"Kendini kontrol edememiş ve kariyerini, geleceğini ya da cezasını durup bir saniye bile düşünmeden son birkaç gündür tüm hissettiklerini bir anda söylemeye başlamıştı. "Bu yanlış. Nasıl burada oturup hiçbir şey yapmazsın? Bunun olmasına nasıl müsaade edersin? Bu insanlık dışı, SEN insanlık dışısın. Bu zavallı insanlara ne yapıyorsun? Bunun zaten ne kadar zor olacağını bilmiyor musun? Biz müdahale ettiğimizde yani... Sense onlara birbirlerine daha fazla âşık olmaları için zaman içeriyorsun. Nasıl? Bunu nasıl yaparsın? Anlamıyorum"
Fareyi sertçe masaya bıraktı. "Eğer birileri öldüyse bu senin suçun. Onların kanı senin ellerinde. Bunu neden yaptığını bilmiyorum ama artık bir son bulmalı. Durmak zorundasın. Savunma Bakanlığım arayacağım ve..."
"Böyle. Bir şey. Yapmayacaksın."Siyeon'un sözleri Mingi'ninkileri tereyağı kesen bir bıçak gibi kesmişti. Sesindeki o soğuk otoriter ton, Mingi'nin tüylerini diken diken etti. Gözlerine bakma cesaretini bulduğunda bakışlarının buz gibi soğuk; yüzünün öfkeden kudurmuş olduğunu gördü. Çenesini hafifçe kaldırarak bakışlarına karşılık verdi.
"Bunu yapacağım Dr.Lee. Yapacağım." "Hayır yapmayacaksın."
"Yapmak zorundayım."
"İçinde bulunduğundurumu anladığını sanmıyorum Mingi." Öfkeli olduğu şüphesizdi ama sesi sakin ve rahattı ki bu da Mingi'nin daha çok sinirini bozuyordu. Sandalyesinde huzursuzca kıpırdandı.
"Sence gerçekten Savunma Bakanı senin gibi önemsiz birini dinler mi? Benim gibi bir varken hem de. Ben, şahsen, bu eşleşmeye müsaade etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Daha önce hiçbir çift arasında böylesine bir tolerans gelişmemişti. Buradaki potansiyelin farkında değil misin? Ya birlikte olmaları için bir yol bulursak?" Bir anlığına dalmış, gözleri birden ışıldamıştı. İşte o anda Mingi onun hakkındaki tüm o dedikoduları düşündü.... koridorda duyduğu söylentileri. Bir zamanlar o da bir eşleşme yaşamıştı. Bu yüzden firma için bu kadar önemliydi; onun 'içeriden' bakış açısı paha biçilemez diyorlardı. Fakat Mingi şu anda o kadar emin değildi. Bu derece... parçalanmış biri nasıl faydalı olabilirdi ki? Bu daha çok bir yük değil miydi?
"Bu işten çıkış yok, bunu biliyorsun. Sözleşmeyi onayladığında da biliyordun ve hayatın boyunca bizimle çalışacağına dair bir anlaşma imzaladın. Bu alandaki uzman ve senin terfi alabilmeni sağlayacak tek kişi de ben olduğuma göre çeneni kapatmanı öneririm. Yoksa bir ömür boyu veri girmeye mahkûm olursun."
Mingi ne söyleyeceğini bilmiyordu. Sözleşmeyi unutmuştu. Burada yapılan iş için tüm hayatını nasıl feda ettiğini. Ne kadar da aptaldı. Büyük bir sırrın parçası olacağından o kadar heyecanlıydı ki o büyük sırrı sevmezse olacakları düşünmek için bir saniye bile durmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trigger | woosan
أدب الهواةYalnızca bize ait bir büyü düşün. Toprağa düşen yıldırım kadar nadir... Ama bir araya gelip aşık olduğumuzda... işte o zaman bir daha karşılaşmamak üzere ayrılmamız gerekecek sevgilim.