Part 7 - Rus Ruleti

900 174 17
                                    


Jungkook'u durdurabilene helal olsun ne diyim

🌘

Sessizce birbirine sokularak ağlayan bedenler büyük olana öylesine zevk veriyordu ki dakikalardır gülümseyerek o bedenleri seyrediyordu. Sol yamacında dizlerinin üzerine çökmüş oturan Jimin'in bedeni soğuktan titriyordu. Jungkook onun titrediğini fark etmişti ama umursamamıştı.

Okul üniforması parçalanmış halde olduğundan giyse de göğsü açıkta kalıyordu küçüğün. Birkaç öğrencinin ve silahlı adamların gözleri Jimin'in çıplak üst bedenine bakıp durmuştu. Jimin üzerinde hissettiği bakışlarla oturduğu yere daha çok sinmiş başını eğerek kimse ile göz göze gelmemeye çalışmıştı. Utanıyordu kendinden ve şu an ki rezilliğinden.

Yavaşça bileğini kaldırdı, dakikalar önce kesilen bileği sızlıyordu. Gözlerini yazının üzerinde gezdirdi küçük olan. Kurumuş kan izleri bileğiyle bütünleşmiş çevresindeki morarmış izlerle bambaşka görünüm sergilemişti.

Jungkook, bileğini inceleyen Jimin'e baktı. Geriye dönüp baktığında kendine ait izler görmek ona zevk veriyordu. Jimin'in İnce bileğine bakarken de zevk almıştı. "Hoşuna gitti mi?" diye sordu eğilerek. Jimin birden konuşan Jungkook ile birlikte irkilmişti. Dönüp Jungkook'a baktığında onun keyifle kendisine baktığını fark etti.

Başını iki yana sallayarak "Yazın kötüymüş." dedi. Aslında ondan nefret ettiğini ve onu öldürmek istediğini söyleyecekken bu sözler dudaklarından çıkmıştı, kendisi de şaşırıyordu.

Jungkook kaşlarını çatarak Jimin'in bileğini sertçe kavradı. Kendi yazısının kötü olup olmadığını kontrol eder gibiydi. Jimin korkulu gözlerle büyük olanı seyrediyordu. Jungkook başını iki yana sallayarak yaranın üzerinde baş parmağını gezdirdi. Baş parmağı ile yaraya baskı uyguladı.

Jimin bileğinin acıdan sızlamasıyla kısık sesle inletmişti. Jungkook durumu garipseyerek küçüğüne baktı, dilini yanağında gezdirerek baş parmağı ile yaraya bir kere daha baskı uyguladı. Jimin tekrar acıyla inlediğinde Jungkook çıldırmışcasına kahkaha atmaya başlamıştı.

Koca salondaki tüm gözler dakikalardır ikisini izliyordu. Jimin'in arkadaşları Hoseok ve Seokjin üzgün gözlerle Jimin'in acı çekişine şahit oluyorlardı.

Taehyung seçtiği öğrencilerin nefes almadığından emin olmak üzere götürmüştü ve ondan bir daha haber alınamamıştı. Belki çoktan öldürmüştü belki de henüz bu işe girişmemişti. Jungkook'un Taehyung'a olan güveni sorgulanamazdı bile, bir görev verdiğinde Taehyung'un o görevi tamamlayana kadar karşısına çıkamayacağını çok iyi biliyordu. Bu yüzden rahattı.

Jimin'in şu an yalnızca üzüldüğü Yoongi'ydi çünkü seçilen öğrencilerin arasında o da vardı. Kimse onun götürülmesine engel olamamıştı, Jimin bile. Sahi Jimin neden en yakın arkadaşının ölümüne göz yumdu? Tartışmaya oldukça açık bir konu.

Jungkook kahkahalarını zor da olsa kesti ve Jimin'in bileğini iterek bıraktı. Küçüğün bileği itilme yüzdünden sandalyenin köşesine çarpmıştı, acıyla inleyerek bileğini tuttu. Küçük olan Jungkook'un yanında acıdan kıvranıyordu fakat büyük olanın umursamaz gözleri Namjoon'un üzerine çıkmıştı çoktan.

"İz bırakmak tamamen benim fikrimdi, Namjoon hyung öyle bakma bana." diyerek kahkaha attı gür ve ürkütücü sesiyle. Namjoon'un tam başının arkasında silah dayanmış haldeydi, harekete geçtiği an tetik sorugulanmadan çekilecek gibiydi.

Namjoon Jungkook'un gözlerinin içine bakarak "Pişman olacaksın." diye sinirle konuştu. Öğrencilerden farklı bir yere, sandalyenin üzerine bağlanmış öylece bekliyordu Namjoon. Ayağa kalkıp Jimin'i korumak istiyordu ama bu kadar silahlı adamın içinden bunu yapmanın imkansız olacağını da biliyordu.

My Litte Mouse ٭ Jikook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin