sanırım bu fici bitirdikten sonra diğer ficleri yazmaya başlayacağım
her neyse satır arası yorumlarınızı bekliyorum 🥷🏻
🌘
Restoranın duvarlarından tutunarak ilerlemişti sarışın olan. Namjoon'un ölmesi düşüncesi yüzünden gözlerindeki akan yaşlar asla durmuyordu. Dizlerinde derman kalmamış neredeyse bayılmak üzereydi. Ryujin onu fark etmişti, müşteri masasından koşarak yanına geldi. Düşmek üzere olan Jimin'in kolundan tutarak onu omzuna yasladı. Jimin kendisine destek olanın Ryujin olduğunu biliyordu fakat yine de onu itmek aklına gelmiyordu.
"Neyin var?" dedi Ryujin endişeli sesiyle. Mutfak kapısından çıkan Jungkook'u fark etmişti. Jungkook'un yüzünde hiç bir mimik yoktu, Ryujin durumu garipsemeye ve ürkmeye başlamıştı. Normalde asla Jungkook ona böylesi boş gözlerle bakmazdı. Her zamankinden on kat daha korkutucu görüyordu.
"Hastaneye götür beni nolursun." dedi Jimin hıçkırıklarının arasından. Ryujin başını tamam anlamında sallayarak ona destek oldu ve ayaklarının üzerinde durduğuna emin oldu. Jimin'in Jungkook'u görmemesi büyük şanstı. Çünkü eğer onu görseydi şu anki sinir ve üzüntüyle krizler geçirip ona saldırabilirdi.
Jungkook, Ryujin ile Jimin'i bir başlarına bırakarak restorandan ayrıldı. Giderken Jimin'e verdiği buruşturulmuş mektubun yere düştüğünü görmüştü bu yüzden onu Ryujin'e verdi. Böylece Ryujin onu sağlam bir şekilde Jimin'e vermenin bir yolunu bulacaktı.
Ryujin'in arabasıyla şehir merkezindeki hastaneye geldiklerinde Jimin arkasına bakmadan acil girişine koştu. Koridorun sonunda kızarmış gözlerle kendisini bekleyen Yeji ile karşılaştı. Yeji hızla koşarak Jimin'in yanına gelmişti.
"Nerede? Durumu nasıl?" diye peş peşe sorular sormaya kalkışan Jimin'i sakinleştirmeye çalıştı. Jimin omuzlarında kendisini tutmaya çalışan Yeji'nin ellerini itmişti. Ryujin koridorun başında öylece kalmış ikiliyi izliyordu. Jimin fenalaştığı için başına koşan beyaz önlüklü hemşirelerin arasından turuncu saçlı olan kadını seyrediyordu. Saçlarını geriye savurarak duvarlara tutunuyordu. Jimin'i o hâlde görmek kötü hissettirmişti.
Ryujin'in adımları geri geri gitmeye başladı, Yeji ile tam bu zamanda karşılaşmak istemiyordu. Belki de her zamanki gibi hâlâ ondan kaçmaya devam ediyordu. Adımları geri geri giderken doktor önlüklü bir adama çarptı. Adam onu umursamadan Namjoon'un olduğu odaya koşmuştu.
Yeji koşan doktoru izlerken kaçmaya çalışan Ryujin'i fark etmişti. Ve o anda yaşadığı ne varsa hafızasından silinmiş gibi kaybolmuştu. Aklında kalan tek şey ise az önce gördüğü Ryujin'in koyu siyah saçları ve hüzünlü bakışlarıydı. Hemşireler Jimin'i bir sedyeye taşıdıklarında onu bırakarak Ryujin'in peşinden koştu. Bu sefer kendisinden kaçmasına izin vermeyecekti.
Kalabalığın arasından gözlerini Ryujin'e kenetledi böylece göz önünden kaybetmemeye çalışacaktı. Ryujin'in arkasına bakmayı reddederek koştuğunu fark etmişti turuncu saçlı olan. Belki şu an yaşadıklarının etkisiyle bir hayal görüyordu, fakat bu hayal bile olsa fazlasıyla gerçek hissettirdiğinden onu yakalamadan bırakmayaktı.
"Ryujin!" diye sesinin çıktığı kadar bağırdı. Sesi Namjoon'u öyle kanlar içinde gördükten sonra kısılmıştı. Acı dolu çığlığı hastanenin girişinde yankılanmıştı. Çoğu gözler dönüp ona bakıyordu ama Yeji'nin bunlardan haberi yoktu.
Dışarıda klasik bir yaz yağmuru yağıyordu, Wansan Gu şehrinde en popüler olan yağmurlarından biriydi. Mevsim fark etmez gece yağmurları fazla olurdu. Yine o gece yağmurlarından birine yakalanmışlardı. Bir şehir efsanesi bu yağmurun kötü olaylar sırasında yağdığını söylerlerdi, sehir efsanesinin haklı olduğunu anladı turuncu saçlı olan kadın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Litte Mouse ٭ Jikook ✓
FanficJeon Jungkook kendi kurduğu örgütüyle saldırdığı okullardan belirli sayıda öğrenci ve öğretmen katlediyordu. Asıl amacını kimse bilmiyordu fakat ne kadar darbe yerse yesin Jungkook'a karşı çıkan sıradan bir öğrenci tüm amacını öğrenmişti. Bu saldırı...