ding dong ben geldim!
nerede kalmıştık yavrularım?🌒
Gözünü açmıştı küçük olan ama yalnızca görebildiği karanlıktan başka bir şey değildi. Gözünün bir parça bez yardımıyla bağlandığını anlaması geç sürmedi. Elleriyle gözünün üzerindeki bez parçasını çekeceği sırada ellerini, kaldırmayı bırak hareket dahi ettirememişti.
Bileğindeki zincir olduğunu tahmin ettiği soğuk demirlerin sandalyeye çarpışını dinledi. Sandalye fazla rahatsızdı sırtının arkasından beline yaslanılmış bir başka demir parçası daha vardı. Bunun ucu sivriydi, sırtına değdikçe acı veriyordu. Onun bir bıçak olduğunu düşündü.
Korkuyla ileri kaçmak istedi ama tüm vücudu bu sandalyeye mahkum kalmış gibi zincirlerle bağlanmıştı. Konuşmak istedi ama ağzındaki bez parçasını çiğnemekten başka bir şey yapamadı. Bezin tadı tıpkı motorun yanmış yağına benziyordu. Midesinin bulandığını hissetti.
Ağlama iç güdüsü onu tetikleyip duruyordu. Odanın içinde adım sesleri yükseldiğinde nefesini tutmak zorunda kaldı. Yürüyen kişi her kimse sinirini adımlarına yansıtıyordu. Sanki zemini delip geçmek ister gibi odanın içinde turladı.
Jimin gezen işinin kendi etrafında dolaştığını anladığında dişlerini sıktı. Bezi daha fazla ısırınca yanık motor yağı tükürüğüyle birlikte boğazından içeri kaymıştı. Kusmasına çok az bir süre kalmıştı. Bu sıvı midesine yol aldıkça boğazını yakıyordu.
"Günün birinde kendinden çok sevdiği arkadaşlarıyla okula giden bir küçük fare varmış. Arkadaşlarına o kadar değer veriyormuş ki onların asla kendisini yarı yolda bırakmadığına inanıyormuş." kırbaca benzeyen bir plastiğin sesi çıktı. Yere vurmuştu. Jimin korkuyla tekrar yutkundu, tükürüğüne karışmış sıvı bir kez daha boğazından içeri aktı.
"Yanılmış, kendisine dost sandığı diğer tavan arası fareleri onu ilk fırsatta satmışlar. Onu günlerdir aç kalan bir kedinin önüne atmışlar. Kedi dayanamamış tabii, küçük farenin hayatını mahvedene kadar onunla oynamış. Bilirsin kediler yemleriyle oynamayı sever. Tıpkı Jungkook'un kurbanlarıyla oynadığı gibi." kırbacı bir kere daha yere vurarak odada ince ses çıkardı.
Jimin gözlerini sımsıkı kapattı. Onun anlattığı her şeyin yalan olmasını diledi. Onun anlattığı uyduruk bir hikaye değildi bu Jimin'in bizzat yaşadığı bir hikayeydi. Henüz Jimin gerçekleri tam anlamıyla bilmiyordu bu yüzden hikayedeki o garipliği sezmişti.
"Kedi zaman geçtikçe faresine bir şeyler hissetmeye başlamış ama onun unuttuğu bir şey varmış. Bir fareyi başka kedilerden asla koruyamazmış. O kediler kim biliyor musun?" dedi tanıdık ses, soğuk parmakları Jimin'in terlemiş alnında gezindi. Jimin ona cevap olarak başını iki yana salladı.
"Küçük farenin kendine yakın gördüğü arkadaşları intikam için kediye evirilmişler. Bir diğer kediyi sen biliyorsun değil mi?" derken ki sesi oldukça tehditkardı. Ses tonundaki o acımasızlık Jimin'in kanını donduruyordu.
"Bilmen gerekir, yerine geçmeye çalıştığın kedi var hatırlarsan eğer küçük farecik." kırbacın deri kısmını Jimin'in çıplak bacaklarına sürttü. Sandalyeye bağlanmadan önce onu iç çamaşırları kalana dek soymuştu.
"Kim Taehyung. Yerine geçmeye çalıştığın patronuna bağımlı adam. Kediler kıskançtır. Jungkook yemini kıskandı fakat asla yemek istemedi. Ben de yemimi kıskandım onun gibi yiyemedim." kırbacın deri püsküllerini Jimin'in sırtına sürttü.
Birkaç dakikadır Jimin yutkunmamak için çalışıyordu. Ağzındaki bez onu yavaş yavaş zehirliyordu. Sırtına değen bıçak kemiklerine batıyordu. Gözleri o kadar sıkı bağlanmış ki gözlerinin bu sıkılıktan geriye kaydığını hissediyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Litte Mouse ٭ Jikook ✓
FanficJeon Jungkook kendi kurduğu örgütüyle saldırdığı okullardan belirli sayıda öğrenci ve öğretmen katlediyordu. Asıl amacını kimse bilmiyordu fakat ne kadar darbe yerse yesin Jungkook'a karşı çıkan sıradan bir öğrenci tüm amacını öğrenmişti. Bu saldırı...