Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
E.B.G
𖥸
Aşk ölüm kadar kaçınılamaz bir gerçekliktir. Nefes almak kadar büyük bir zorunluluk. Çünkü aşk bağlılıktır. Ve her insan yaratılışı gereği bir şeye bağlanma iç güdüsü taşır. Kimisi tanrıya bağlanır, kimisi bir eşyaya, kimisi bir hayvana bağlanırken kimisi de bir insana.
En zoru insana bağlanmaktır. İnsanlar acımasızdır. Kalbinizi emanet ettiğiniz varlık bir insansa, emanetinizi size geri verdiğinde hasarsız olma ihtimali yoktur.
Aşk bir yüktür. Bazı omuzlara ağır gelir, taşınamaz. Taşıyamayan kaçar gider. Kalanın ise omuzları çöker. Çünkü o, ne kadar ağır gelirse gelsin taşımaya dünden razıdır.
Henry de Montherlant, aşk, ovaları kaplamış olan çok büyük ordulara benzer. Daha dün bütün görkemiyle orada dururken bugün bakarız, yerinde yeller eser, der.
Aşkın kaderi terk edilmektir. Aşkın sonu yalnızlıktır. Aşk geriye sadece çürük bir kalp bırakır. Evet, eğer aşık olmuşsanız kalbiniz çürümeye mahkumdur.
Denir ya aşk iki kişilik, yalan! Aşk bile bile delilik. Bide hayat müşterektir denir. Bu da yalan çünkü aşk acısı hep tek kişilik, der Cemal Süreya.
Aşk yalnızlığa mecnun.
Aşık olduğunu söyleyen insanların yanında hiç aşık oldukları insanı gördünüz mü? Ben görmedim. Aşka çatanlar hep terkedilmiş.
Benim gibi.
Ben geçmişte aşkın damağımda bıraktığı ilk tatlılığa kanmış ve sonra acı tadıyla tek başıma savaşmış bir kadınım.
Ben kalbi çürük, kalbinde korkak bir adamı çürüten kadınım.
Benim aşkım yanıp kül olmadı çünkü her kül yeniden yanmaya mahkumdur.
Benim aşkım çürüdü. Çürükler ise geri döndürülemezler.
Ben Nilüfer Ahu Zümrüt.
Beş yıl önce aşka çatıp yalnız bırakılan o kadınım.
𖥸
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutursanız ölürmüsüm doktor öyle söyledi...
