10. bölüm

1.7K 133 73
                                    


Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın

Çoğu kişi beni çok küçük görüyordu. Bu da onların en büyük hatalarından biriydi.

Erdem asker olabilirdi ama onun da büyük bir hatası vardı. Oda beni bazen hafife almaktı. Şimdi olduğumuz durumdan gibi.

Atın sert toynak sesleri arazi de yankılanıyordu. Gözlerimle dikkatlice etrafı gözetliyordum.

Birkaç hafta önce bir adamı çiftliği gözetlerken yakalamıştım. Fark etmediğimi sanıyorlardı fakat benim bir savcı kızı olduğumu unutuyorlardı. Babam ve annem gibi iyi bir gözlemciydim bu bana büyük bir avantaj sağlıyordu.

Erdem'in de evi izledikleri bildiğini biliyordum. Bu yüzden beni evde tek bırakmak istemiyordu. Bu işin içinde kim varsa hedefi Erdem değildi.

Önümüze çıkan demir kapı ile atı yavaşlattım. Elimi ağzıma götürüp ıslık çaldım ve çalışanların dikkatini çektim.

Beni fark eden çalışanlar hemen kapı açmıştı." Hoş geldin Melek hanım."

Adımı nerden bildiklerini sorgulamadım çünkü geleceğimden haberleri olduğunu düşünüyordum.

Aramızda bir mesafe olmalıydı. Bu yüzden hanım çok uygundu. Kimse ile samimi olma gibi bir düşüncem de yoktu.

Kapıyı açan çalışana başımla selam verdim ve Angel' le içeri doğru ilerledik.
Bir elimle de angel'i sakın tutmaya çalışıyordum. Oda benim gibi gergindi.

"Hatun" Alper Bey'in yorgun sesini duydum. "Hatun olmuş mu?" Bir kaç fırça sesi geliyordu.

"Anne! Gözünü seveyim olmuş de artık!" İsyan dolu sesin sahibi çakma doktor bey'di.

"Yemin ederim askeriyede böyle sürünmedim ben!" Dedi Alp.

Görüş acıma gelen aile ile Atı durdurdum ve onları izledim.

Alper bey, Alp, Kaya ve kerem ellerindeki fırçalar ile halı yıkıyorlardı. Üzerlerine giydikleri şortların altları ıslanmıştı ve üstlerinde sadece atlet vardı. Bu görüntü ile içimde bir duygu hissettim.

Gözlerimle etrafı taradım bakanlar tabiki beni ilgilendirmezdi fakat sonuçta evli barklı adamlardı. O yüzden bakanları uyarmak lazımdı.

He he yani kıskandından değil öyle mi?

Bakan kimsenin olmadığını anladığım da gözlerimi onları elindeki kahve ile izleyen Helin hanıma çevirdim. Memnuniyetsizlikle halılara baktı.

"turşu da yapsa da salat da yapsan hıyar hıyardır diye boşuna demiyorlar."

Elindeki kahve den bir yudum aldı ve yüzünü buluşturdu. "Eren!" İçeriye seslendi.

Eren üzerin deki pembe önlükle koşarak annesinin yanına geldi.

"Efendim anne."

Yüzünü buruşturarak elindeki kahveyi Eren 'e verdi. "Git bana bir tane daha şekerli kahve yap. Ama bu sefer becer."
Eren açık kalan ağız ile annesine baktı.

Gülmemek için yanaklarımı içini ısırıyordum. Burda olduğumu belli etmek için boğazımı temizledim.
Bütün bakışlar bana döndü.

Helin hanım gülümseyerek ayağı kalktı ve yanıma doğru geldi. Onun yaklaşmasıyla çevik bir şekilde attan indim.

Elini uzattı. " Hoş geldin Melek." Dedi samimi bir sesle.

Aynı şekilde karışık verdim " hoş buldum Helin hanım."

Meleğin Çiftliği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin