HAREM BÜYÜYOR

2.3K 8 0
                                    

Akşam üstü, zindan olarak kullanılan boş ve izbe evin soluk sarı duvarları bir kez daha aydınlanmıştı. Pınar bu kez umutlanmadı. Son bir saattir Yasemin ile tartışıyorlardı ve ikisi de bitkin haldeydi, ancak Yasemin'in kafasında hala, Sinem'in de bu iğrenç oyuna  dahil olup olmayacağı sorusundaydı. Bir kez daha nefeslenip çemkirdi.

" Al işte! Geldiler. Umarım Sinem'i bulamamışlardır diyeceğim ama muhtemelen bu temennim boşa çıkacak. Bittin sen kızım, gördüğün işkencenin iki katını elimden çekeceksin! "

Pınar cevap vermeden içeri giren Güven, söze dahil oldu.

" Senaryoyu tahmin edecek kadar deneyim kazanmışsınız bakıyorum. Suçunuzu biliyorsunuz tabi, hehehe. "

Az sonra Kâzım da, ağzı bağlı vaziyette Sinem'i tutarak getirdi. Kollarını arkadan kenetlemiş, yüzleştirmek ister gibi ite kaka Yasemin'in karşısına dikmişti. Mahçup bakışlarla arkadaşına bakan Yasemin, ardından Pınar'a çevirdiği yüzüne kin dolu bir ifade yansıtıp kaşlarını çattı. Pınar ise suçlu olduğunu düşünmüyordu, savunma yapmakta gecikmedi.

" Ulan şuna bak be. İyiliğini düşünüyoruz, kabahatli oluyoruz. Nankör orospu! Kim kime gösteriyormuş gününü, göreceğiz! "

Güven, ortamın gerginliğinin, istediği kıvama geldiğine ikna olur olmaz, kolları sıvadı. Bu kez planı çok daha farklıydı. Kazım'a dönerek;

" Onu şuraya yukarıdan bağla. Arkasına da Pınar'ı ekleyelim. "

Sinem'i, tavana sabit demirlerin ucundaki iplerle kolları dikey pozisyonda ve vücutları gerilmiş şekilde bağlamışlardı. Onun iki metre arkasına tek eli bağlı ve ayakları yere sabit olacak şekilde Pınar'ı da eklediler. Son olarak Yasemin'i izleyen Güven, aklındaki fantastik fikre dair bir kaç kelime mırıldandı.

" Ateş hazır, şimdi barutu ekleyelim. Jokerimiz Yasemin! "

Olduğu yerden çözdüğü Yasemin'i iterek Pınar'ın arkasına kadar getirip, onu da aynı pozisyonda bağladı. Pınar, Güven'in kafasından geçeni çoktan anlamış, bir kez daha sinirden çıldırma noktasına gelmişti.

" Şerefsiz piç kurusu! Oyuncağın mıyız lan biz, şuna bak! Bir de oyun kurgulamış kendince... "

" Eh, istemeye istemeye oynayacaksınız. İzle de gör. "

Yasemin'i de tek bileği tavana, ayakları da yere sabit olacak şekilde ekledikten sonra arkasını döndü. Dolabından bir metrelik iki kamçı çıkardı ve birini Yasemin'e uzattı. Sırada bu gerginliği tırmandırmak vardı.

" Sinem buraya nasıl geldi Yasemin? "

" Bu kaltağın yüzünden! "

Güven'in uzattığı kamçıyı serbest olan eliyle aldı ve bir süre baktı. Saatlerce kırbaçlanan vücudunun intikamını almak için yanıp tutuşuyor gibiydi.

Pınar gerginliğine karışık korkusuyla konuştu.

" Yapma! Anlamıyor musun kızım, bizi birbirimize düşürdüler işte. "

" Oyuna gelen ben miydim sen mi? "

Kaldırdığı elini, herhangi bir cevap beklemeden indirdi. Pınar, en yakın arkadaşım dediği Yasemin tarafından kırbaçlandığını kabullenmeye çalışırken ilk darbeyi tam arka basenleriyle kalçalarının bitim noktasına almıştı.

" Aaaaağğh!!! Bu kadar mı kinlendin kahpenin kızı! "

" Göstereceğim sana kahpeyi de kızını da!.. "

İkinci darbe, kalçaların üst kısmına inmişti. Pınar, keskince ciğerlerine çektiği nefesi çığlık çığlığa bağırarak soludu.

" AAAĞĞHHHHH!!! Bunun sonrası da var Yasemin!

" Kes sesini! "

Sanki kırbaçlanırken öğrenmiş gibi usta işi bir vuruşla, kırbacın kıvrılan ucunu, Pınar'ın hali hazırda çizgi çizgi kızardığı sol göğsünün üzerine doğru, ürpertici bir sertlikte çarpmış, saklamanın yankısıyla kendisi bile duraksamıştı. Pınar'ın soluklaşan sesi, sanki zevk alıyormuşçasına yankılanmış, Yasemin'i de keyiflendirmişti.

Güven istediği şekilde devam eden oyuna, bir kısa kamçı daha ekledi ve Pınar'ın eline tutuşturdu.

" Yasemin'den merhamet bekleme Pınar! Şimdi söyle bakalım, sıra kimde? "

" Sinem'de..."

EVLİLİK BELASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin