Alçin Yücel. Ünlem işareti bırakmak istedim ama Alçin' in hayatını yazarken hiç ünlem kullanmak istemiyorum. Hatta bunu yazmayayım başka bir tane yazayım dedim kendime ama en sonunda kara verip, bunu yazmayı tercih ettim. Ama hala biraz kararsızlık yaşamıyor gibi değilim. Bundan sonra Alaz'ın hayatı gelecek. Sonra patlasın olaylar. Bu kadar spoi yeter. Haydi bölüme koşun canlarım. Bu arada bölüm pazar günü gelecekti ama vazgeçtim. Söylemek istedim.
İyi okumalar, bol öpücükler!
(Alçin Yücel)
Ben Alçin Yücel.
Babamın ablamı öldürürken koltuğun arkasına saklanarak Alllah' a bu olanlar hemen bitmesi için dua eden Alçin.
Babamın iş yeri kapandığı için işşiz kalmıştı. O zamanlar gayet mutlu bir aileydik. Babam sürekli iş arıyordu. Bulamadıkça sinirleniyordu. Bu zaman da önce sigaraya, sonra alkole ve daha sonra ise kumara başlamıştı. Babam üst üste sürekli borçlandığı için evi boşaltıcaklardı. Elimiz de ne var ne yoksa hepsini alacaklardı bizden. Babam yine kaybettiği bir gün eve gelmişti. O zaman ablam evlenecekti. Gelinliğini yeni almış aynadan kendine bakıyordu. Adeta gözleri ışıldıyordu. Annemin dilinden 'maşallah' kelimesi hiç düşmüyordu. Ben de koltuğa büyülenmiş gözlerle ablama bakıyordum. Ani bir şekilde babam içeri girdiğin de anneme 'Hemen evi boşaltın!kıyafetleri valize geçirin! " dedi bağırarak. Annem yine kumarda kaybettiğini anlayınca babama aynı şekilde bağırmaya başlamıştı. Babam daha da sinirlenip annemin üzerine yürümeye başladı. Ben de korkuyla koltuğun arkasına saklanmıl Allah' a dua ediyordum. Bu olanların hemen bir son bulması için. Ablam ne olacağını anlamış olmalı ki babamın önünde durup onu durdurmaya çalıştı. Babam ani bit hareketle cebinden bıçak çıkartıp ona iki kere midesinin olduğu yerden bıçakladı. Ablam şok içinde babama bakıp ardından kana bulanmış gelinliğine baktı. Gözünden bir damla yaş düştükten sonra yere yığılıp kaldı. Sonrasını ben de hatırlamıyorum. Sadece babamın hapishaneye atıldığını biliyordum. Annem bir gün elimden tutup beni bir binanın önüne geldiğin de ona sordum " Neden buradayız anne?" diye sordum. Annemin verdiği cevap ise "Bundan sonra burada yaşayacaksın. O adamdan kalan hiç bir şeyi görmek dahi istemiyorum. Sen onun kanını taşıyorsun." dedi bana. Anlamayan gözlerle anneme baktığım da beni bırakacağını idrak ettiğim de ağlayarak eteğini tutup bırakmaması için yalvarıyordum. Daha fazla beni dinlemeden eteğini elimden kurtarıp arkasına dahi bakmadan çıkıp gitti. Peki daha sonra ne oldu biliyor musunuz?
Babam bir aylığına hapishaneye girdi ve çıktı. Sonra gitti annemden özür diledi ve tekrar bir yuva kurmak istedi. Tabii annem de bunu kabul edip tekrardan evlendiler. Kendi çocuğunu düğününe bir hafta kalırken öldürdü vr annem bunu yok saydı. Ondan sonra ne gelip beni aldılar yetiştirme yurdundan ne de halime baktılar. Şuan iki tane kız çocukları var. Biri on dört yaşında, bir diğeri ise on üç yaşında. Bazen beni hiç sordular mı diye merak etmiyor değildim de.
Gelelim Savaş' a, Gizem' e ve Alaz' a.
Bu teşkilata ilk olarak Savaş ardından Gizem, Alaz ve en son olaram ben gelmiştim. Geldiğim de dokuz yaşındaydım. Çeşitli eğitimler aldık hepimiz. Çoğunlukla eğitimler aynıydı. Yirmi yaşında aynı anda bir nevi mezun olduk. İlk görevimiz dün gibi hala aklımda.
Her zerresine kadar hem de.
İlk görevimizdi. Savunma bakanını tehdit eden Gürah Ersoy' un elinde ki dosyaları alacaktık. Rolümüz bir karavan şirketi işletiyorduk ve Gizem ile Savaş evli. Ben Gizem' in kuzeni ve Alaz ise arkadaşımızdı. Onun hisse payı daha çokmuş gibiydi. Tabii hepimizin ceketlerimize bağlı birer gizli kulaklık vardı. Gizem' in daha farklıydı. Kulak memesinde saf elmastan yapılan bir kulaklık vardı. Yine ona eş parça olarak ise saf elmastan ortada üç çiçek olan bir kolye vardı boynunda. Kolyesinde ki ortada ki çiçek kameraydı. Bizim bu kulaklıkları takmamızın sebebi ise amirlerimiz bizi yönlendiriyordu. Ben lavaboya gitmek için ayaklandım. Lüks restorantın lavabosuna girip konuşmaya başlamıştım. 'Çok sıkıcı' demiştim. Hep bizim ekip hem de amirlerimiz beni duyuyordu. Bir de ne olsun lavabo da muslukların bir yerinde küçücük bir kamera varmış. Güray' ın adamları yerleştirmiş. Ben biraz daha sızlandıktan sonra her şeyi açık etmişim. İçeriye bir adam girdi. Normal birisine benziyordu. Arkamdan boynumu sardı. İlk sorusu 'Kimsiniz?' oldu. Ben hiç bir cevap veremezken silahının namlusunu şakağıma dayamıştı. Tam o sırada Alaz gelip bir hışımla kapıyı açıp adamın beynini patlattı. O gündür Alaz' a karşı bir minnetim vardır. O gelmeseydi adam çoktan beni öldürmüştü. Sonrasın da ise Alaz hızla yükselmiş ve teşkilatta çok önemli bir yere gelmişti. Ona bir çok kez teklif verdiler konumunu daha üst seviyelere taşıyabilirdi ama bizi bırakmadı. Ah, aşkım.
Ahh, aşklarımmmmm!
Bilmiyorum buraya ne yazacağımı. Sınav haftasından yeni çıktık. Evet bende bir öğrenciyim. Belki yeni bölümü bu akşam yada yarın atabilirim. Yarın iki bölüm de gelebilir belki belli bir aralıkta.
Görüşmek üzere! Hoşçakalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLIMDA
Teen Fiction5 farklı kişi...5 farklı hayat...Gizem, Alçin, Helin, Alaz ve Savaş...Hepsi hayatın zorluklarıyla sınanmış... Şehirde dolaşan seri katilin peş peşe işlediği cinayetler üzerine uluslararası suçları çözen bir teşkilatın üyelerine katilin yakalanması...