5 farklı kişi...5 farklı hayat...Gizem, Alçin, Helin, Alaz ve Savaş...Hepsi hayatın zorluklarıyla sınanmış...
Şehirde dolaşan seri katilin peş peşe işlediği cinayetler üzerine uluslararası suçları çözen bir teşkilatın üyelerine katilin yakalanması...
Ben geldim aşklarım! İnanır mısınız 15 dakika boyunca bölüm adını düşündüm. Dedim ki acaba yapacaklarımı bu bölümde mi yapsam yoksa diğer bölümler de mi yapsam? Bilemedim gitti. Önce ki bölümlerle alakalı düşünceleriniz nedir? Okunmalar çok güzel ilerliyor en son baktığım da yüz kırk beş idi. Ama ne yazık ki kimse hala ne oy veriyor ne de yorum yapıyor. Buna çok üzüldüm açıkçası. Siz ne kadar oy verirseniz ya da ne kadar çok okunursa bir önceki bölüm benim moralim daha çok yerine geliyor. Ve bunun sayesinde daha hızlı bölüm atıyorum. Beni asla yalnız bırakmayan okurlarımı öpüyorum!
Bölüm Müziği : Dua-Güneş/Uzi
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Helin) Bazen gözümüzün önünde olan şeyler aslında hiçvar olmamış gibi yaşanıp gider. O esnada elinizdeolan tek şey gözünüzün önünde yaşanan şeylere kör olmaktır.
Bazen gördüğümüz herkes bir ilüzyon parçasından ibarettir. Onları görürüz bakarız ve sonra sonsuza kadar yok olurlar. Onları tekrar görmezsiniz. Sizin sahneniz için sokaktan geçen basit bir figürandır sadece. Gelirler geçerler ve sonsuza kadar yok olurlar.
Peki ya diğerleri? Onlar da herkes gibi bir ilüzyondan ibaret mi? Yoksa o kadar da basit değiller mi? Hani bazen bazı insanlar size bir çok anlamda tanıdık gelir ama kim olduğunu bir türlü hatırlayamazsınız ya. İşte o insanlar özeldir. Size tek bir kişiyi anlatırlar. Bazen simaları, bazen sesleri, bazen de sadece yaydiklari enerji. Konuşmazlar, yüzlerini göremezsiniz ama varlıklarını hissedersiniz. Sizi izlediklerini.
Kalbimiz kıyametimiz midir?
Dünya bedenimizde parçalar halinde dağılırken, depremler ellerimizi titretiyor, yangınlar boğazımızı yakıyor, hislerimiz sular altında kalıyor ve duygularımız heyelan misali yıkılıyordu. Bütün kötülükler birbirini devam ettirirken, deprem olan ellerimizde kaderimiz gülümsüyor, yangın çıkmış olan boğazımızda çiçekler yeşeriyor, sular altında kalan hislerimiz yeni hislerimizin tohumlarını ortaya çıkarıyor ve duygularımız heyelan misali yıkıldıkları yerde tekrar doğruluyordu.