Ceset

81 33 3
                                    

Yeni bölümle geldim aşk bahçelerim!
Beklenmedik şeyler yaşayacağız bu bölümde. Açıkçası ben bile yazarken heyecanlandım korktum. O zaman sizi çok tutmadan iyi okumalar dilerim!

Bölüm Müziği: Mabel Matiz-Müphem


Gözlerimi açtığım da bir konteynerın içinde olduğumu görüyordum ancak hiç birşey hatırlamıyordum.

Bana ne oldu? İşte en büyük, en önemli soru buydu.

Beynime yavaş yavaş herşey yükleniyordu ama bir sorun vardı. Olayları düzenleyemiyordum ama bir yandan da başımda keskin bir ağrı vardı. Susuzluktan boğazım kurumuştu, nihayet herşey düzgün bir sıraya yerleştiğin de bana ne olduğunu çözelbilmiştim. Ama kim ve neden beni bu kan kokan yere getirmişti?

Kan kokusu?

Evet kan kokusu ama nerden geliyor bu lanet olası koku? Cazip bir merakla etrafıma bakındım.Ama yoktu hiçbir yerde, en son arkama baktım. Gözlerim oradan başka bir yere bakmıyordu.

Kenetlenmişti...

Kendime geldiğimde tiz bir çığlık attım. Kan gölüne dönmüştü etraf. Ben bunu nasıl farketmedim?

Yeni bir çığlık daha attım. Uzuvları kopmuş bir ceset vardı. Uzuvlarından birinde bir yılan dövmesi vardı.

Tıslayan bir yılan...

Herşeyin hayal olmasını dileyerek gözlerimi birkaç kez kırptım.
Ama olmadı... "Hayal olmalı bu değil mi? Gerçek olamaz!"belki umuduyla gözlerimi ellerimle ovuşturmaya başladım.

Boş çabalar...

Gözlerim kenetlendiği yerden kurtulunca etrafa bakınmaya başladım. Sanki ruhum bedenimden ayrılmış gibiydi.

Konteynerın kilit vurulmuş olan kapısına gidip kiliti açmaya çalıştım. Başarısız olunca dal parçası gördüm yerde kan olmasını umursamadan kilide vurdum ama açılmıyordu. "Allah senin dr belanı versin kilit!" kilide de bela okuyunca bir kütüğün üzerine oturdum.

Saatler sonra

Aç, susuz ve yorgundum... Çantamda en azından biraz atıştırmalık vardı ama çantamı bulamıyordum. Kafamda karmakarışıktı.

Ayaklarım zemine mıhlanmış gibiydi. Konuşmak istiyor ama konuşamıyordum. Kalkmak istiyordum ama kalkamıyordum. Görünmez ipler tarafından bağlanmış gibiyim. Gözlerimin önü kararıyordu yorgunluktan. Zar zor ayağa kalkıp etrafa bakındım. Çantamı çiviye asılmış bir şekilde bulunda kolun üzerine basarak gittiğimi farkedince ufak bir çığlık attım. Aşağı bakmadan çantamı alıp kütüğe tekrar oturdum. İçini açıp iki pet şişeden birini alarak içtim. Kanaya kanaya içmek istiyordum ama ne olacağını bilmedğim için çok içmedim. Kraker paketini açıp olabildiğince az yedim. En azından biraz kendime gelebilmiş ve bu sefer daha çok dikkat ederek çantayı geri astım. Yerime oturmayıp etrafı incelemeye başladım.

Çabalarımın boşa çıktığını görünce daha çok sinirleniyordum. Annem, babam ne yapıyor acaba? Beni nerelerde arıyorlar acaba?

Beynim bile düşünmekten yorulmuştu. Gözlerimden uyku akıyordu. Uyumak istiyordum ama kan içinde değil.

...

Gözlerimi açtığımda herşeyin bir kabus olmasını dileyerek açmıştım. Ama hayat her zaman rüyalarımızda gördüğümüz birer kabus olmuyor. Hayat baştan aşağı bir kabustu. İnsanlar kendileri düzgün yaşayabilsinler diye herşeyi göze alabilirken ben nasış bunun sadece bir kabus olabileceğini düşündüm...

İnsanlar "Ne kadar adaletsiz bir dünya!" derler. İnsanlar dünyanın adaletsiz olduğunu söyleyip dururlar. Sosyal medyada bununla ilgili binlerce haber dönüyor.

Mutlaka Afrikalı çocuklarının birkaç fotoğrafıyla kolajlanmış videolarını görmüşsünüzdür. Bahse girerim o videolardan birinin altına "dünya adaletsiz" yada "tanrı onlara yardım etsin" yazarak kendinizce vicdanınızı rahatlaymışsınızdır. Bunu yaptığınızı biliyorum. Çünkü ben de yaptım. Attığım yorumların hiçbir anlamı olmadığını bildiğim halde o an sadece bunu yaptım. Tıpkı adaletin böyle sağlanmadığını bilen diğer herkes gibi.

Aslında bakarsanız adalet diye bir şey var mı, emin değilim.

Fakat öğrendiğim bir şey var. Eğer ortada bir kavram varsa o kavramı üstlenen insanlarda var. Adaleti üstlenen insanlar. O insanlar adaletlerini kendileri koyarlar. Onlara konulan kurallar ve sınırları yoktur. Kendi kurallarını ve kendi sınırlarını kendileri koyarlar. Onlar iblislerin ta kendileri...

Yanlızca birkaç ay önce cehennemin yanlızca ikinci hayatımızda var olduğuna inanıyordum. Ama artık buna inanmıyorum. Gerçek cehennem burası. Bu dünya. Ve gerçek iblisler aramızda dolanıyor. Her sabah yüzünüze gülümseyen bu insanlar. İşte gerçek iblisler onlar. Bunu şimdi fark ediyorum. Ama artık çok geç.

Korkuyorum. Çok korkuyorum. Duyduğum tüm sesler ve gördüklerim. Tüm bunlar cehennemden bir fragman gibi. Oysa şimdi gerçek film başlıyor.

Cehenneme hoşgeldiniz...

8 gün sonra

Tam tamına sekiz gündür buradaydım. Üstüm başım kan içindeydi. Artık kan kokusu midemi bulandırmıyor ve her gün uyandığım da her şeyin bir kabus olduğunu dileyerek açıyordum. Ama bu sabah öyle uyanmadım. Daha kötü ne olabilir ki diye uyandım.

Saat kaç?

Zaman dilimini yitirmiştim.

Burada hergün geceydi...

Burada hergün dipsiz bir kuyu gibi zifiri karanlıktı...

Burada hergün gün geçtikçe deliriyordum.

Burada akıl sağlığımı yitiriyordum.

Burada hergün ölüp diriliyordum.

Bitik ve yorgundum. Hiç birşey düşünemiyordum. Yemeğim yokla var arasındaydı zaten. Suyum pet şişenin dibinde kalan son bir kaç damlaydı.

Sekiz gündür burada cehennemi yaşıyordum...

Aslında hayır cehennemi yaşamıyordum...

Cehennemi yeni fark ediyordum.

Bana bu şekilde 'Cehenneme hoşgeldin...' diyorlardı.

Ben burda ölümü tadıyordum...

Gözlerim kapanmaya başlamıştı...
Bedenimi hissetmiyordum...







Evettt canlarım! Bölüm nasıldı?

Bu ve birkaç bölümden sonra daha uzun bölümler yazacağım.

Yeni bölümde görüşmek üzere! Öptüm sizleri💋💋💋

WhatsApp.  Kanalımız

https://whatsapp.com/channel/0029VaBYvJB1yT2440DEvR1T

SAKLIMDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin