"Sen kimsin ona dokunmaya cürret ediyorsun!"
Taehyung'un yemekhaneyi inletecek şekilde bağırmasıyla sessizlik hakim olmuştu ortama. Onlara bakmaya devam ederken bacaklarıma sardığım kollarımı çözüp dikelmeye çalıştım. Karnıma giren sancıyla ağzımdan kaçırdığım inlemem sessizliğe ses oldu. Beni duyan Taehyung geniş omuzlarından arkaya bir bakış attığında yerime mıhlanmıştım. Kaşları sinirle çatılmış, sevdiğim kahveleri kıpkırmızı kesilmişti. Ve yemin bile edebilirdim ki kırmızının yoğunluğundan irisleri gözükmüyordu. Saçları arkadan bağlı olduğundan anlındaki genişleyen damarlar kendini belli ediyordu. Çok korkunç duruyordu. Dudağımın kenarını istemsiz ıssırmıştım. Nefesim kesilmişti. Korkuyla yerde sürtünerek yavaşça geriye doğru kaydığımda Taehyung'un gözleri üzerimde dolanıyor, her hareketinde sertçe nefesler veriyordu. Bu gerçekle güç almak için yere değen ellerim titriyordu. O sırada masaların arasından kalkmaya çalışan adam süregelen sessizliği bozdu.
"Asıl sen kimsin orospu çocuğu?" diye acı içinde bağırdı. Onun bağırmasıyla Taehyung sanki dişlerinin arasında birşey çiğniyormuş gibi ağzını oynattıktan sonra büyük bir yavaşlıkla önüne döndü. Adamın birkaç saniye Taehyung'un gözleriyle buluşunca yavaşça yutkunduğunu gördüm.
"Ben yüzyılın deltası Kim Taehyung." dedi gür aynı zamanda tok bir şekilde. Sesi pürüzsüz çıkmıştı.
Titrediğimi hissetmiştim. Öyle bir yavaşlıkta söylemişti ki her kelimesi bedenimin titremesine yetmişti. Birkaç saniye sessizlikten sonra adamın arkadaşları büyük bir gürültüyle gülmeye başladı.
"Sikmişim deltalığını." dedi birisi. Taehyung'un boğazından derin bir hırıltı dökülürken kafası ağır ağır adama döndü. Öyle bir yavaşlıkta dönmüştü ki yutkunma ihtiyacı hissetmiştim. Adam birkaç saniye Taehyung'a baktıktan sonra tekrar gülerek konuşmaya devam etti. "Sen misin lan delta?"
Taehyung hiçbir mimiğin bile olmadığı sabit bir yüz ifadesiyle adama bakarken kurdunun içini parçaladığını hissediyordu. Adamın sözleri kurdunu sinirlendirmişti. Buz gibi bir sesle "Diz çok." demişti.
"Sen kimsin diz çöktüre-"
"DİZ ÇÖK"
Adamın cümlesi Taehyung'un kükremesiyle yarıda kesilirken kesik kesik nefesler almaya, bir anda gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Elleri acizce göğüsüne tutundu. Kalbim ağzımda atıyordu. Adam öksürük krizine girerken sulanan gözleri Taehyung'un kırmızı irislerine kaydı. Harelerindeki korkuyu seçti gözlerim. Tırnaklarımdan saç tellerime kadar ürpermiştim. Burnundan kan geliyordu. Sonra dayanamayıp kafası aşağı eğildi adamın sonra dizlerinin bağı çözülmüş gibi secde halinde yere çökmüştü. Kanım dondu. Taehyung'un kırmızı gözleri gördüğü görüntüden tatmin olmamış gibi yemekhaneye dönüp tüm heybetiyle bağırmıştı.
"HEPİNİZ DİZ ÇÖKÜN!"
Dediği şeyden sonra yemekhanedeki diğer adamdan farkı olmayan herkes sanki bu anı bekliyormuş gibi put misali tek tek diz çökmeye başladı. Bazısının burnu kanıyor, bazısının bedeni tir tir titriyordu. Donmuştum. Kalbim atmayı unutmuştu. Gözlerim korkuyla Jimin'i buldu. Dizlerinin üzerine çökmüş bedeni titriyordu. Gözlerinden yaşlar dökülürken, nefes alamıyor gibi yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım.
Yazardan..
Taehyung damarlarında kan niyetine dolaşan sinirle ayakta kendisine secde eden bedenlere bakarken içindeki kurdunun gördüğü görüntüden memnun kalıp biraz da olsa sakinleştiğini hissediyordu. Vücudu sinirle soluklanıyor, göğüsü aldığı sert nefeslerden dolayı inip kalkıyordu.
Gözleri büyük bir yavaşlıkta karşısında daha yeni vitasına dokunmaya çalışan, şuan da korkuyla yere kapanmış alfaya döndü. Kurdu onu gördüğünde bir şeytan gibi beyninin içine sızıp 'O senin vitana dokundu. Onu kendi kanında boğ Taehyung!' diyordu. Bedeninin hakimiyeti kurdundaydı. Ağır ağır yaklaştı kendisine secde eden bedene. Vitasına nasıl acımadan tekme attığı geldi gözlerinin önüne. Gözü dönmüştü. Ellerine aldığı saçları sertçe çekerek buz gibi bir sesle konuştu.
"Sen ona dokundun."
Bedenine vitasına vurulduğunu yedirmeye çalışıyor gibi konuşup kendisine korkuyla bakan alfanın saçlarına asılıyordu. O sırada adam hem kafasının acısından, hem de karşısında gözleri dönen deltanın salgıladığı feromonun yoğunluğundan gözlerinden yaşların dökülmesini engelleyemezken acizce yalvarmaya başladı.
"Çok özür dilerim efendim. Lütfen affedin beni."
Bir hata yapmıştı ve elinden yalvarmaktan başka birşey gelmiyordu. Bedeni zangır zangır titrerken korkusunun önüne geçemiyordu. Karşısındaki delta çok güçlüydü. İçindeki alfa kurdu delta karşısında korkuyla bir kenara çekilmiş kendisine hiç yardımcı olmuyordu. Bu yüzden de yeniden "Beni affedin." dese de Taehyung'un deltası sakinleşmiyordu. Onu öldürmesi gerektiğini söyleyip Taehyung'a rahat vermiyordu.
Taehyung'un gözleri bir katil soğukkanlılığıyla alfaya bakarken tuttuğu saçları sertçe bırakıp yüzünü buruşturmuştu. Alfa bu hareketle yalvarmanın bir umut işe yarayacağını düşünerek Taehyung'un ayaklarına kapanıp merhamet etmesi için bir şeyler zırvalamaya başlamıştı.
Taehyung'un kendisine yalvarılmasından nefret ettiğini bilmeden.
Taehyung ayaklarına kapanan alfayla iyice gerilirken ayağının birini kaldırıp adamın ensesine koymuştu. Alfanın ne kadar gururunun kırılacağını aldırmadan.
"Benim olana dokunmayı geç acımadan vurduktan sonra." dedi buz gibi bir sesle. Vitasına dokunulmasını kaldıramıyordu. Gözlerini yerde yatan bedene tekrar değdirdikten sonra yarıda kalan cümlesine korkunç bir ses tonuyla devam etti. "O küçük aklınla sana merhamet edeceğimi düşünerek ayaklarıma kapanıp yalvarman ne kadar da acı."
Alfa içinde oluşan ufacık bir umut tohumunun bu cümlelerle filizlenmeden solmasıyla büyük bir korku salındı bedenine. Acizce ağlamaya başladı. Boka battığını hissediyordu. Çünkü Kim Taehyung'un öfkesi arttıkça feromonlarının yoğunluğu da artıyordu. Bu gerçekle tüm bedeni titredi nefes almakta dahi zorlanan alfa. Ondan kurtuluşu yoktu.
Kim Taehyung ise içindeki kurdunun isteklerine daha fazla katlanamadan ayağıyla kafasına baskı uyguladığı alfanın vitasına tekme attığı bacağını kaptığı gibi hiç acımadan sertçe kırmıştı.
Alfa bacağında hissettiği dayanılmaz acıyla yemekhaneyi inletecek derecede bütün gücüyle bağırırken Taehyung onu aldırmadan göğüsünden ayağıyla sertçe ittirerek yemekhanenin tam ortasına gelip gür sesiyle konuşmuştu.
"Ben lideriniz Kim Taehyung!" diye bağırırken kırmızı gözleri bir kişiyi bile atlamadan secde halindeki bedenlere değerken en sonunda onu korkuyla izleyen vitasına gözlerini dikmiş konuşmasına sertçe devam ettmişti. "Bundan sonra bana ve benim olana karşı hareketlerinize dikkat edecek, yerinizi bileceksiniz."
Ve son.
Artık Taehyung'un deltalığını göstermenin vakti gelmişti diye düşünüyordum.
Ve birşey sormak istiyorum böyle 3. Bakış açısıyla yazmamı beğendiniz mi? Böyle yazmaya devam etmeli miyim?
Neyse iyi okumalar.
Sizi morluyorum. 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♡ Bianco e Nero ♡ // Taekook
FanfictionO gece siyah bütün benliğini beyaza teslim etti. TAEKOOK