Sinirle söylenilen herhangi bir söz ne denli değiştirebilirdi bütün hayatını? Hangi uçurumlara sürüklerdi seni? Hangi yokuşları çıkarırdı sana? Bütün zorluklara göğüs germeni sağlar mıydı mesela? Doldurur muydu içindeki boşlukları yoksa nefesini mi keserdi keskin bir bıçak misali? Seni ordan oraya sürükleyip gereksiz bir çöp gibi bırakabilir miydi öylece?
Öylesine söylenilen bir söz bütün yaşantını alt üst edebilir miydi?
İnanmazdım ama öyle bir edermiş ki. Öyle çaresiz kalmıştım ki bir günde. Bu çaresizlik kıvrandırıyordu bedenimi. Koskocaman dünyanın içinde kendimi minicik, değersiz bir varlık olarak görmekten alıkoyamıyordum. Sanki herşey büyüdü de ben yanlarında yok olmuştum. Boş inaçlarımız mıydı bizi çaresiz bırakan? Yoksa bunlar bizim eseriz miydi? Bilmiyordum hiçbir şeyi. Neyi düşüneceğimi kestiremiyordum.
Öyle bir gerçekle karşı karşıya kalmıştım ki bu gerçeklik beni çıkmaza sokuyordu. İçimde bir yer durmadan sızlıyor beni yakıyordu. Çok değil 2 saat önce başlamıştı bu acı. Korkudan tir tir titrediğim dakikalarda bana söylenilen bir sözle yitirmişti benliğim kendini. Kulaklarımın bir kez duymasına rağmen sindiremediği Taehyung'un bana bakarak söyledikleri, bozuk bir kaset gibi tekrarlıyordu kendini.
"Bana ve benim olana karşı hareketlerinize dikkat edecek, yerinizi bileceksiniz!"
"Benim olana karşı hareketlerinize dikkat edecek, yerinizi bileceksiniz."
"Benim olana karşı."
Kafamda dolanan kelimeler nefesimi kesmeye yetiyordu. Göğüsümde bir ağırlık vardı, geçmiyordu. Nefes alamıyordum. Neydi bu bilmiyordum. Ağlamak istiyordum. Bir yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum. Bu acı öldürüyordu beni. Dibe çekiliyordum. İstemsiz dökülüyordu gözlerimden yaşlar. Sinirle söylediği tek bir cümleyle alt üst etmişti beni. Merak ediyordum. Gerçekten bana bunları yaşatmaya hakları var mıydı cümlelerin?
Beynimden vurulmuş gibiydim. Bir ağırlık çökmüştü üzerime eziliyordum altında. Bir kuş misali çırpınıyordu yüreğim. Sanki herşey birden üzerime geliyordu. Öyle derine batıyordum ki bu batma gerçek dahi olmasa da kulaklarımı uğuldatıyordu. Kaldıramadığım bir yükün altındaydım.
Sahi bir kalp en çok ne kadar yük kaldırabilirdi ki?
Ruhumdaki düğümlerin fazlasıyla sıkı olduğunu düşünürdüm hep. Kapkara, yaralarla dolu bir ruhum olduğunu. En büyük yükün bu olduğunu sanmıştım kendimce. Hiçbir zaman o düğümleri çözemeyeceğimi kendime inandırmıştım. Yanıtı olmayan bir soru olarak gelmiştim dünyaya, böyle ölecektim.
Fakat yanılmışım.
Şimdi kalbimdeki kocaman yükle yüzleşiyordum. Çok büyük sandığım dertlerim bu yükün yanında bir nohut tanesi gibi kalmıştı. İnanamıyordum. Derince soluklanıyor, kendime gelmeye çalışıyordum ama nafile bir işe yaramıyordu. Yaşadıklarımın üstesinden bir şekilde gelmiştim fakat kaldıramıyordum bu yükü. Kaçtığım şeye çekilip duruyordum. İnanamıyordum hâlâ bunları yaşadığıma. Düşündükçe aklımı yitireceğimi hissediyordum. Nasıl olurdu böyle birşey aklım almıyordu.
Benliğimi yitirmiştim. Korktuğum ne varsa karşımda duruyor, nefesimi kesiyordu. Anlamıyordum. Ben nasıl Kim Taehyung'un vitası olurdum anlamıyordum.
Öyle uç bir şeydi ki bu benim için. Öyle ulaşılmaz bir yerdi ki. Aklım almıyordu. Düşündükçe aklımı yitiriyordum. O kırmızı irislerindeki yoğun bakışları, korkuyla baktığım yüzümdeyken bir an bile düşünmeden benim olan demişti. Öylece kalakalmıştım. O an ne yapacağımı, ne düşünmem gerektiğini, adımı dahi herşeyi unutmuştum. Kal gelmişti vücuduma. Öyle bir titreme sardı ki bedenimi, yere oturduğumdan dolayı o soğuk mermerleri bile hissedemez hale gelmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♡ Bianco e Nero ♡ // Taekook
FanfictionO gece siyah bütün benliğini beyaza teslim etti. TAEKOOK