Anılar

46 4 3
                                    

Ensemde şiddetli bir ağrıyla gözlerimi yavaş yavaş açmaya başladım, acaba bu sefer neredeyim. Etrafıma biraz baktığımda bir odadayım ve yatıyordum. Yatağın üstünde doğruldum ve oturmaya başladım, ben ne yapacaktım şimdi gidip onunla konuşmam lazım benimle ne gibi bir sorunu olduğunu bilmiyorum bile, yataktan kalkıp kapıya doğru ilerlediğim sıra kapı sert bir şekilde açıldı ve durmak zorunda kaldım gelen mirzaydı sert yüzünde bir mimik oynamadan bana bakmaya başladı,

"ben de tam senin yanına geliyordum." Oldukça
yorgun bir sesle, mirza dediğimi duymamış gibi yatağın karşısında bulunan sandalyeye yayılarak oturdu,

"benle ne derdiniz var." hafif yükselttiğim sesimle baskınlık kurmaya çalıştım

"ses tonunu ayarlayarak konuş konuşacaksan benimle gece."
Benim gibi sesini yükselterek.

"anlat o zaman artık kaç gündür salak saçma şeyler yaşıyorum senin yüzünden."
yatağın kenarına oturdum sakin kalmaya çalışıyordum, çünkü karşımdaki adam oldukça sinirli ve yapabileceklerini görmüştüm.

"hiçbir şeyden haberin olmadan bu yaşa gelmen ne kadar trajik gece." Benle alay etmeye mi çalışıyor ?
Vazgeçtim, sakin kalmayacaktım sanırım.

"yeter." bağırarak ayağa fırladım,  sinir krizi geçirecektim sanırım.

"benimle ne gibi derdin var bilmiyorum ama senin saçmalıklarınla uğraşmak istemiyorum, polise giderim sürünürsün cezaevlerin de."
Birden ayağa kalktı ve boğazıma yapışarak beni duvara attı çok sert sıkıyordu boğazımı.

"sana benimle o ses tonunu ayarla dedim."kükremesi zihnimin içini talan etmişti,  boğazımı bırakmasıyla yere düştüm ve nefesimi normalleştirmeye çalıştım. Kesik kesik aldığım nefeslerden,

"trajik bir çocukluğun var sanırım mirza."
Yavaş yavaş gözlerimi gözlerine sabitledim dediğim cümleden sonra gözlerini kapatmış belli bir süre durmuştu gözlerini açtığında,

"tanışma zamanı." saçlarımdan sürüklemeye başladı.
Küçükken canım acıyacak diye saçlarımı kimseye dokundurtmazdım, ikinci defa biri saçlarıma acımıyordu.

"allahın cezası bırak yürürüm ne yapmak istersen izin veririm yeter ki bırak saçlarımı."
hem ağlıyordum hem de engel olmaya  çalışıyordum. sürükleyerek dışarı  çıkardı bir kulübeye getirmişti beni.
dışarda çok fazla adam vardı artık konuşamadım sadece deli gibi ağlamaya devam ettim.
Beni sürüklemeye devam ederken mirza durdu ve adamlara, bağırarak;

"dönün lan önlerinize."
Anında  herkes başını yere eğdi, mirza hızlı adımlarla bir odunluğun önüne kadar geldi kapıyı açtı,
içeri fırlattı, saçlarımı bırakmasıyla saç diplerim yanmaya başlamıştı hızlıca odunluğun en köşesine bacaklarımı kendime çekerek ondan uzaklaşmaya çalıştım, mirza öfkeli gözlerini üstümden bir saniye ayırmadan;

"Araf"
Kükremesi yerimde sıçramama neden oldu, ardından içeri uzun boylu, koyu kahve saçlı yapılı bir adam girdi detaylı bakınca yüzüne gözünden yanağına kadar bir yara izi vardı,

"zincirleyin bunu."
Odunluktan çıkmasıyla Araf denilen adama korkarak bakmaya başladım gerçekten zincirleyecekti beni

" onu bu kadar sinirlendiren ilk ve tek kadınsın."  gülerek üzerime yürümeye başladı.

"senin de trajik bir çocukluğun olmuş sanırım bay yara izi." Ne kadar korksam da gülme sırası bana gelmişti
hem ağlıyor hem gülüyordum kesinlikle delirmeme çok az kalmıştı. Öfkeyle oturduğum yerden beni kaldırdı odunluğun ortasına sürükledi,

E S A R E THikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin