Bölüm16:Sorumsuz Duygular

30 5 0
                                    

Şarkılar:

Kırık Pena:Bulutlara ağıt
Bağzıları:Gitme soğukta
Harun Koçak:Yanımda kal

İyi okumalar...

🎶

Kitaplar da böyledir. Zehir gibidir o. Çabuk kapar seni.

Her şey geride kaldı. Geride kalanlardık. Ve artık önüne bakmak da yok.

Haykırsam sesimi duyan da yok.

Sussam anlayan da...

En çok da anlaşılmamak yakıyor insanın canını. Çok sevmek ama anlaşılmamak. Daha küçükken minicik kalbime sığdırdım ben sevgimi. Anne sevgimi. Beni sevdiğine inandığım annemi.

Ama o beni sevmemişti değil mi? Anne sevgisinden mahrum bırakılmıştım. Her ne kadar babam hem anne, hem baba olsa da. Bir yere kadardı. Baba sıcaklığı başka anne sıcaklığı başkaydı. Bambaşkaydı.

O benim gözümde hep bambaşkaydı.

Annemin bilerek ölüme atladığını düşünmüştüm. Ama gerçekten ölmediğini düşünememiştim. Kendine yeni bir aile kurmasını, yeni bir kızı olmasını... Ben bunları hiç düşünememiştim.

Salak mıydım ben? Hiç arkasını, önünü düşünmeden hemen kabullenmiştim ölümü.

Daha altı yaşındaydım. Ne düşünebilirdim ki?

Gidip şikayetçi mi olacaktım?

Daha bu terimlerin ne demek olduğunu bile bilmiyordum.

Bu hikayede suçlu ben değildim.

Babam değildi.

Bu hikayedeki tek suçlu annemdi. Ve tabi bir de suç ortakları. O da varsa.

Bu romandaki suçlu bir anneydi.

Yağmur başladı. Tepemden aşağıya ıslattı beni. Yerimden kıpırdamadım. Bir milim bile öteme sığınmadım. Kapşonumu bile geçirmedim kafama.

Etrafımdaki insanlar koşuşturup kendilerine kuru bir yer ararken ben ortada durup sadece ıslandım. Tüm bu kaoslu ortamda ben durup yağmurda ruhumun temizlenmesini bekledim.

Başımı göğe kaldırdım. Yağmur damlaları yüzüme daha yoğun çarptı. Yanaklarımı acıttı. Sanki tokatladı beni cezalandırmak istercesine.

Rengini annemden aldığım kumral saçlarım suyun etkisiyle siyaha döndü. Umursamadım. Yağmura biraz daha yer açmak için geri savurdum saçımı. Rengini yine annemden aldığım kahverengi gözlerim doldu.

Başka bir kız çocuğu vardı yanında. Benim çocukluğumu alıp ona vermişti.

Sıcak bir yaş süzüldü yanaklarımdan aşağıya.

Ona hayatını adamıştı. Bana değil ona.

Ne eksiğim vardı benim o kızdan?

Hiç mi sevilmeyecektim ben? Benim kaderim bu muydu yoksa?

Bir sesle açtım gözlerimi. Tam önümde durmuştu araba. Yağız'ın arabasıydı bu.

Bu arabaya ilk o gün görmüştüm. İlk o gün oturmuştum koltuğuna. Babamın kanserini öğrendiğim gün.

Araba durduğu an Yağız indi tüm heybetiyle. Beyaz önlüğü hâlâ üzerinde duryordu. Apar topar mı gelmişti buraya? Mesajımı alır almaz çıkmış mıydı?

Ben hâlâ ona boş boş bakmaya devam ederken o koşar adım gelip tam önümde durmuş, hafiften bana doğru eğilmişti. Boyu uzun olduğu için bana erişmesi için biraz eğilmesi gerekiyordu zaten.

BU DÜNYADAN DEĞİL (İki Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin