Bölüm30:Her Bitişte Bir Başlangıç (SEZON FİNALİ)

18 3 0
                                    


Şarkılar:

Sezen Aksu:Kurşuni renkler
Cem Adrian:Zincir
Çağan Şengül&Cem Adrian:Ben sana veda edemem

🎶

Şimdi son bir sözüm var sana:
Gidiyorum. Bu kez "Elveda"

Biten bir şeyin tekrar başlamadığını çok gördüm. Bir çok kez buna şahit oldum. Ancak daha başlamadan bitmesi... Buna ilk defa tanık oluyordum.

Ben bu gün burada bir kızla tanıştım. Sanki yıllardır tanıyormuşum onu ve sanki yıllar boyunca hayatımdan hiç eksik olmayacak gibiydi. Öyküsünü o kadar çok merak ettim ki. Ancak o da beni o kadar çok tanıyormuş ki. Sanki bütün hayatımı yazan oymuş, yaşayan benmişim gibiydi. Gözlerime bakınca öyle bir anladı ki beni. Duygularımı hissetmekte öyle kıdemliydi ki... Kim diye düşünmeden edemedim. Yıllar boyu kafamdaki soru işaretlerinin perdesini aralayıp gitti. Bir günde hayatıma dahil olup, aynı günde çekip gitti. Hep yanında olacağım dedi. Hep beni gözetliyor olacağını söyledi. Öyle çok kafamı karıştırdı ki.

Karamel rengi saçları o kadar tanıdık gelmişti ki sanki her gün görüyor gibiydim. Öyle bir uğramıştı ki hayatıma geçerken, bir daha görsem onu bakışlarından bilirim.

Her şeyi en başından anlatmak gerekirse eğer babamın -o çok sevdiğim ama artık yanımda olmayan babamın- ameliyat gününe geri dönmem gerekir.

Hava güneşliydi. Hem de çok güneşli. Pırıl pırıldı. Bana geleceği müjdeliyordu sanki. Korkma babanın ameliyatı iyi geçecek diyordu. Korkma bundan sonra her şey mükemmel olacak diye fısıldıyordu kulağıma adeta.

Korkma o ameliyata Yağız girecek.

Korkma babanı sağ sağlim sana getirecek.

Odada durmuş babamla birbirimize bakıyorduk. Herkes buradaydı. Yanıma bana destek olmak için gelmişlerdi. Ayşe, Bilge, Özge, Şule Naz, Nihal, Ege, Gülay ve eski doktorumuz Emre bey'de. Yağız'ın asistanı olarak Emre bey girecekti ameliyata.

Gözümden süzülen bir damla yaşa engel olamadığımda babamın görmemesi için hızlıca sildim. Ancak çok geçti. Babamdı o benim. Görecekti her şeyimi. Elini uzatıp yanağımı okşamaya başladı babam. Savunmasız küçük bir çocuk gibi ben de eline yanağımı sürttüm.
Gözlerimi kapattım. Ve karşısında hâlâ yedi yaşındaki Ezgi gibi hissettim.

Tarihler 1 Kasım.
Kasımların acıttığını daha önce hiçbir yerden duymamıştım.

"Kızım. Korkma. Hiçbir şey olmayacak. Hem Yağız oğlum girecek ameliyata." Bakışları Yağız'daydı babamın.

"Aşk olsun Tugay bey. Ben burada bostan korkuluğu muyum?" Bu arkadan yükselen ses Emre beyden gelmişti. Ortama neşe katmaya çalışıyordu. Böyle matem havalarından pek hoşlanmıyordu anlaşılan.

Hepimiz biraz buruk bir şekilde güldüğümüzde babam söze girdi. "Sana da güveniyorum tabii ki oğlum." Babam böyleydi. Kendine yakın hissettiği herkes bir anda onun oğlu oluverirdi. Buna bir erkek evladının olmamasına yoruyordum.

"Aman nalları dikmek yok ha bey amca. Daha kızının mürvetini göreceksin." Ege'nin birinci cümlesine mi yoksa ikinci cümlesine mi takılsam hiç bilemedim. Böyle bir patavatsızlık olmazdı.

Onu pek kafaya takan olmadı. Duymadıklarından mıdır bilmem, umursamamayı tercih etti herkes.

İçeriye tekerlekli sandalyeyle bir hemşire geldiğinde zamanın çoktan geldiğini anlamıştım. Bakışlarında hep denizi gördüğüm babamın mavi gözlerine seyre daldım bi' süre.

BU DÜNYADAN DEĞİL (İki Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin