Bölüm10:Kırık Kalpler Cehennemi

34 5 0
                                    

Şarkılar:

Madrigal:Geçme artık sokağımdan
maNga:Cevapsız sorular
Nilüfer:Dünya dönüyor

İyi okumalar...

🎶

İçine zorla getirildiğimiz bu dünyadan. Kendi isteğimizle çıkmaya çalışıyorduk.

Umutlarımı duvara çarptım. Bir kaç umut vardı bana kalan. Onları da başkaları söküp aldı kanlı elleriyle. Acıttı, canımı yaktı. Beni sağ bıraktı. Keşke öldürseydi. Öldürseydi de beni sağ bırakmasaydı. Ama öldürmedi. Beni nefessiz bırakmayı tercih etti.

Odaya girdiğimde babamın koltuğa oturmuş karşısına Emre beyi almış tavla attığını gördüm.

"Bereketli olsun."dedim ardımdan kapıyı kapatırken. Oynadıkları oyuna o kadar odaklanmışlardı ki beni bile görmemişlerdi. Çantamı masaya bırakıp ben de yanlarına oturdum. Tavladan ve o küçük taşlardan zerre anlamazdım. Babam bir kaç kere öğretmeyi denemişti ama ben inatla istemeyince o da vazgeçmişti. Biraz vakit geçirmek için gözlerimi tahtaya diktim ve olanı biteni anlayarak oyunu kapmaya çalıştım. Bir süre sonra oyun bitmişti ama ben de bitmiştim. Sürekli hareket halindeki taşları izlemekten başım dönmüştü.

"Aa, kızım sen ne zaman geldin?"dedi babam tavla kutusunu Emre beyin koltuk altına sıkıştırmaya çalışırken.

"Baba ne yapıyorsun Emre beye?"dedim şaşkınlıkla onları izlerken.

"Adettir kızım. Sen öğrenmediğin için bilmemen normal tabi."

"Başlıyacağım böyle adete."diye homurdandı Emre bey haklı olarak.

"Bunu da öğrenmesem bir şey olmaz harhalde."

"Oluyormuş demek ki."dedi babam artık rahat bir nefes alarak. Zaferini kutlamış olmanın mutluluğu vardı üzerinde.

Zaten ayakta bile zor kalabilen babam kalkmış bir de tavla oynuyordu. Bunun için ona başka zaman kızacaktım çünkü şuan çok mutluydu. Emre beyin de babamın zoruyla bunu yaptığını biliyordum ama yine de büyük dikkatsizlikti.

Babam da yorulduğunu anlamış olacaktı ki kalkıp yatağına gitmek için hareketlendi. Bir kaç adım atıp odanın ortasına gelmişti ki birden kalbini tutmaya başladı. Bir kaç saniye içinde de yere yığıldı.

"Tugay bey!"

Emre bey doktorluğun verdiği soğukkanlılıkla babamın yanına koştu ve yakalarını açıp kalp masajı yapmaya başladı. Ben ise anın şoku ile olduğum yerde donmuş olana bitene seyirci kalıyordum. Doktor kapıya doğru bağırarak "Hasta kalp krizi geçiriyor ekipmanları getirin çabuk."dedi. Beyaz önlüklü bir sürü insan bir kaç dakikada buraya toplanmıştı. İçlerinden biri nabzını kontrol ediyordu.

"Nabzı atmıyor."

Ne?

Nabzı atmıyor.

Nabzı atmıyor.

Nabzı atmıyor.

Babam ölecek mi?

Gözlerim karardı ve bir anda dünyadaki herşey silikleşti. Ama beynimdeki sesler susmak bilmedi. Yere yığılmadan önce duyduğum tek şey Yağız'ın adımı haykıran sesi ve beni düşmekten son anda kurtaran bedeniydi.

Gün batımından bir kaç saat önce...

Birbirine yapışan kirpiklerimi ayırmak için kendimi zorlamam gerekti. Gözlerimin bulanıklığı ve başımın dönmesi geçince etraftaki herşey yerine oturdu. Aklı başında bir şekilde ilk baktığım yer tavandaki can yakıcı lamba oldu. Kolumdaki hareketlilikle başımı sağ tarafa çevirdim. Hemşire serumumu kontrol ediyordu.

BU DÜNYADAN DEĞİL (İki Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin