10. Bölüm • Her Şey Üst Üste

417 30 114
                                    

Masasının üstündeki dosyaları incelerken sıkkın bir nefes verdi Kenan. Hastasının test sonuçlarına odaklanması gerekiyordu ancak başında öyle fena bir ağrı vardı ki, herhangi bir şeyle ilgilenmesini imkansız hale getiriyordu. Dosyaya uzun uzun baktı, şakağının zonklamasıyla en sonunda pes etti ve geriye yaslandı. Alnına parmaklarıyla masaj yaparken bir yandan da bir hafta öncesini düşünüyordu.

Anne ve babasıyla yapmak zorunda kaldığı yüzleşme, tahmininden de zor gelmişti. Döndü hemen bir ağlama krizine girmiş, Muammer ise duygularını gizlemekte oldukça başarısız olmuştu. Göğsünde ağlayan annesinin sırtını sıvazlayan Kenan, babasının mırıldandığı özrü önemsiz bir şeymiş gibi savuşturmuş ve kardeşinin umut dolu tesellilerini dinlemekle yetinmişti.

O günden beri de evde çok garip bir hava vardı. Herkesin gözü üstündeydi, sanki her an düşüp bayılabilecekmiş gibi. İşin kötüsü Kenan kendini giderek daha da hasta hissediyordu. Artık dalgınlıkları ve halsizliği çoğu kişi tarafından fark edilmeye başlanmıştı. Neyse ki ailesi yanındaydı. Kardeşini düşününce tatlı bir gülümseme yayıldı yüzüne. Veysel resmen üstüne titriyor, ateşinin çıktığı her gece başında bekliyordu. Kenan onu ısrarla odasına göndermeye çalışsa da abisi hastayken odasında rahat rahat uyumaya gönlü razı olmayan Veysel o iyileşsin diye elinden geleni yapıyordu.

Kapısının tıklanmasıyla doğruldu. İçeri giren hemşire elindeki zarfı Kenan'a uzattı.

"Hocam size gelmiş bu."

Kenan kaşlarını çatarak zarfı aldı, üstündeki yazıyı okudu. Sağlık Bakanlığı'ndan gelmişti. Sıkkın bir nefes verip hemşireye başını salladı.

"Teşekkür ederim."

Hemşire gülümseyip çıktı odadan. Kenan zarfı açtı, içinden çıkardığı kağıdı düzleştirip okumaya başladı. Her satırda kaşları daha da çatılıyordu. En sonunda, derin ve isyan dolu bir iç çekişle zarfı fırlatırcasına masaya attı ve başını ellerinin arasına aldı.

"Tam da zamanı gerçekten ya..."

Yorgun mavi gözlerini kaldırıp zarfa dikti. Yazı, hakkında soruşturma açıldığını ve tamamlanıncaya kadar görevden uzaklaştırıldığını belirtiyordu. Davanın neden tekrar açıldığını biliyordu Kenan. Geçen sene girdiği ameliyatta masada kalan hastanın oğlu, onun suçlu olduğuna öyle inanmıştı ki ceza almamasına katlanamamış, tekrar soruşturma açılmasını istemişti. Ameliyatta gerçekten de bir hatası olmadığından, Kenan'ın içi rahattı; ama görevinden uzaklaştırılmak canını sıkmıştı.

Zaten kafasını dağıtabildiği kısıtlı şey varken, şimdi işe de gelemeyecekti.

Bir yandan dinlenebilmesi için güzel bir fırsattı, ama Kenan hastalığını yapabildiği kadar göz ardı etmeye çabalıyordu. Eh, evde otururken unutması pek de mümkün olmayacaktı. Kendini daha da hasta hissedecek, morali daha da bozulacaktı.

Üzüntüyle ayağa kalktı, çantasını toparlamaya başladı. Mesaisi dakikalar önce bitmişti... Yani bu, geçici bir süreliğine son iş günü olmuştu. Uzun bir süre uğrayamayacaktı buralara. Eşyalarını toparlarken kapının tıklandığını duydu ve başını kaldırdı. Veysel'i görünce, her şeye rağmen bir gülümseme yayıldı yüzüne.

"Abicim, hoşgeldin."

"Hoşbulduk." diye mırıldanan Veysel abisinin yüzünü inceledi ve kaşlarını çattı. "İyi misin sen?"

Garip bir şekilde, ne zaman sıkıntısı olsa Veysel bir bakışta anlayabiliyordu, bu yüzden de ondan herhangi bir şey gizlemek Kenan için çok daha zordu. Zaten gizlemek de istemiyordu. Sıkıntılarını kardeşiyle paylaşmak, derdini açmak onu her zaman rahatlatıyordu. İç geçirerek çantasını masanın üstüne bıraktı.

Günbatımı • Kenan Kaya & VeyKen (Gönül Dağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin