Uzun, dolu dolu ve güzel bir bölüm ♡
Sondaki duyuruyu es geçmeyiniz lütfen. Keyifli okumalar 🌸
Dakikalardır kapının önünde bekleyen Muammer, saatin 8'i vurmasıyla pimi çekilmiş bomba gibi bağırdı: "La nerdesiniz, geç kalacaz!"
Kimse cevap vermedi. Öfkeyle tekrar eve seslendi Muammer: "Döndüüü! Veysel! Kenan!"
Saniyeler sonra, Kenan'ın odasının kapısı gürültüyle açıldı. Kaçarcasına dışarı çıkan Veysel, hızla peşinden çıkan abisine dönüp elini kaldırdı. "Abi beni bi' sal bak kurban olayım ya!"
"Oğlum inat etme lan bak gerçekten yakışacak." dedi Kenan ısrarla. Elinde, Veysel'in siyah takımına uygun bir kravat vardı. Veysel isyanla bir adım geri kaçtı.
"Ya giymeyecem diyom işte! Aaa!"
"Veysel." dedi Kenan sabırla. "Allah aşkına ne bu böyle çocuk gibi ya?"
"Sen daha kendin kravat giymiyon, bana niye giydiriyon?" diye savundu kendini Veysel. Kenan hafifçe sırıttı.
"Olmaz öyle, ben büyüğüm sizden. Bana ceket yeter. Hem sana daha çok yakışır kravat."
"Abi damat olan ben değilim Ramazan, hatırlıyon de'mi?"
"Hadi ya, valla mı?" dedi Kenan alayla. "E ben damadın abisi olmaya hazırlanmıştım o kadar."
"Valla Ramço seni memnuniyetle abiliğe alır da... Ben vermem." dedi Veysel, kaçamak bir sırıtmayla. Kenan'ın gülümsemesi genişledi ve gözleri parlayarak baktı ona. Ancak bu güzel anı Muammer'in sabırsız sesi böldü:
"Başlatmayın la kravatınıza! Hadi bağlayacaksanız bağlayın, geç kaldık!"
"Tamam baba ya."
Kenan bir kez daha kravatı Veysel'e gösterip sırıttı. Oflayan Veysel pes ederek başını salladı.
"İyi, tamam. Bağla. Bağla abicim."
İstediğini alan Kenan mutlulukla kardeşine yaklaştı ve gömleğinin yakalarını kaldırıp kravatı geçirdi. Güzel bir düğüm atıp zorlamayacak şekilde sıktıktan sonra yakalarını indirdi ve ceketini de düzelterek son kez göz gezdirdi kardeşine.
"Al bak, nasıl da yakıştı." dedi keyifle. "Yakışıklı güççük gardeşim benim."
"Abartma lan." diye güldü Veysel, bir yandan da başını eğmiş, üstüne bakıyordu. "İyi bari, düzgün bağlamışın."
"E herhalde." dedi Kenan sırıtarak. "Hah, anne? Hazır mısın?"
"Geldim oğlum geldim." dedi Döndü nefes nefese. İkisinin arasından geçip merdivenleri indiği sırada Muammer şükürle bir nefes verdi.
"Hey Allah'ım ya, valla biraz daha gelmeyeydin seni bırakıp gidecektik he Döndü!"
"Ay abartma Muammer, geldik işte." diye söylendi Döndü, ayakkabılarını giyerken. Annesiyle babasının atışmasını izleyen Kenan, Veysel'le muzip bir bakış paylaştı. Çok geçmeden dörtlü hazır ve nazır bir vaziyette, Münir Başkan'ın evine doğru yola koyulmuşlardı.
*****************
Akşam, garip bir şekilde, hiçbir aksilik olmadan geçti. Amcaoğulları da buna fazlasıyla şaşkındı. Veysel fısıltıyla Kenan'a asla bir sıkıntı olmadan geçemeyen düğün ve istemeleri anlatırken, Kenan gülmeden edemedi. Ancak en sonunda, akşamın en önemli anına geldiler.
"...Allah'ın emri, Peygamber Efendimiz'in kavliyle," diyordu Ciritçi Abdullah. "Kızınız, kızımız Asuman'ı; oğlumuz Ramazan'a istiyoz."
Kenan gülümseyerek Münir Başkan'ın vereceği cevabı beklerken, gözü hemen yanında oturan kardeşine takıldı. Veysel'in yüzündeki buruk ifadeyi gördüğünde hafifçe kaşlarını çattı; kardeşinin şu anda mutlu olması gerekiyordu. Veysel aslında gülümsüyordu, ama gözlerinde bir bakış vardı. Biraz özlem, biraz da acı dolu... Kenan çatık kaşlarıyla inceledi kardeşini. İkisi de öylesine dalmıştı ki, yalnızca Münir Başkan'ın "Eh, hayırlı olsun, Allah utandırmasın!" deyişini yakaladılar.
![](https://img.wattpad.com/cover/359878922-288-k548931.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günbatımı • Kenan Kaya & VeyKen (Gönül Dağı)
FanficBir güneşin batışı gibi daha da kötüye gitti her şey. Ama herkes, ufuktaki kızıllığın seyrine daldı ve kimse geriden gelen karanlığı görmedi.