14. Bölüm • Zamanın İlacı

353 26 104
                                    

Aradan bir hafta geçti. Kış yerini bahara bıraktı, karların silkelendiği dallarda çiçekler açmaya başladı. Ancak Kaya ailesine bu güzel havanın zerre etkisi yoktu. Çünkü bir fertleri yoğun bakımda, yaşam mücadelesi veriyordu.

Uykusuz gözlerini kaldırıp yoğun bakım camına dikti Veysel. Günlerdir yalnızca üstünü değiştirmek için gitmişti evine. Annesi ve babası gündüzleri duruyor, geceleri Veysel'in zorlamasıyla eve dönüyorlardı. Arada aileden başkaları da geliyordu. Yalnızca Taner'i görmemişti Veysel, son kavgalarından beri. Şikayetçi de değildi. Şimdilik ne kadar uzak dururlarsa o kadar iyiydi.

Günlerdir bir yerlere yaslanarak uyumaktan tutulmuş boynunu ovdu, gözlerini yumup birkaç saniye derin nefesler alıp verdi. Her dakika, her saniye diken üstündeydi. Abisinin hayati tehlikesi ne zaman geçecek, ya da geçmeyecek mi diye düşünmekle geçiriyordu her anını. Sorunun bir cevabının olmaması ise daha acıydı. Elinde kalan binlerce cevapsız soruyla, bir hastane koridorunda bekliyordu.

Duyduğu ayak seslerini önemsemedi, geçip giden hemşirenin biridir diye düşündü. Ancak adımlar biraz ötesinde durdu ve biri ona seslendi:

"Veysel Bey?"

Veysel başını kaldırdı, abisiyle ilgilenen doktordu bu. Hızlıca ayağa kalktı.

"Buyurun Doktor Bey? Bir sorun mu var? Abim mi? Durumu mu kötüleşti?" dedi telaşla. Doktor elini kaldırdı.

"Durun, sakin olun lütfen. Kötü bir haber vermek için gelmedim."

Veysel duraksadı. Doktor hafifçe gülümseyip devam etti:

"Abinizin değerleri düzeliyor. Hayati tehlikeyi atlattı."

Bu haber üzerine Veysel şaşkınlıkla kalakaldı, gözüne yaşlar dolarken dudakları sevinç dolu bir tebessümle aydınlandı ve yutkundu. "Nasıl - nasıl yani, iyi mi? İyi olacak mı?"

"Merak etmeyin, gayet iyi olacak." dedi doktor gülümseyerek. "Yalnızca kanserden dolayı bağışıklığı güçlü değil maalesef, bu yüzden iyileşme süreci daha uzun ve hassas geçecek."

"Ama en sonunda tamamen iyileşecek de'mi?" dedi Veysel sevinçle. Doktor başını salladı.

"Elbette. Kendisini birazdan normal odaya alacağız, ailenize haber verebilirsiniz."

"Tamamdır, çok sağolun." dedi Veysel, içi içine sığmıyordu. "Valla Allah sizden razı olsun."

"Ne demek, geçmiş olsun."

Doktor uzaklaştı. Veysel camdan içeride yatan abisine baktı, hala makinelere bağlıydı belki ama artık yüzünün rengi yerine gelmişti, çok daha iyi görünüyordu. Gözleri dolu dolu gülümseyen Veysel yüzünü ellerine gömdü, kendini ağlamamak için zor tutarken fısıldadı:

"Allah'ım sana şükürler olsun... Abimi almadın benden, şükürler olsun sana..."

"Amcolu!"

Ramazan'ın sesiyle başını kaldırıp ona baktı. Veysel'in gözünden dökülen yaşları gören Ramazan yanlış anlayarak telaşla ona yaklaştı ve sordu: "Amcolu n'oldu? Ha? Bir şey mi oldu Kenan abiye?"

"Yok oğlum yok," diye güldü Veysel, bir yandan da gözlerini siliyordu. "Abim iyiymiş, normal odaya alacaklarmış şimdi."

"Vallaha mı?" dedi Ramazan, gözleri iri iri açılırken. "Amcolu doğru mu diyon?"

"He valla doğru diyom." dedi Veysel mutlulukla. Ramazan bir sevinç nidası eşliğinde onu kendine çekip sarıldı, ikisi de gülüyorlardı.

"Amcolu süper haber bu ya! Döndü yengemler falan çok sevinecek he." dedi Ramazan geri çekilirken. Veysel başını salladı.

Günbatımı • Kenan Kaya & VeyKen (Gönül Dağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin